Berrin KARAKAŞ/RADİKAL
Zincirleri koparıp gelmişiz
İstiklal Caddesi’nde akşam vakitlerinde karanlık giysiler içinde
yüzlercesi arasından, uzaktan bir kadın gördüm. Çiçekli elbisesi,
kırmızı hırkası, uzun boyu, iri gövdesiyle kadının, güzelleşiverdi
kalabalık, renklendi birden. Canlanıverdi bedbin ve modern ruhlar…
Üç gün sonra dünya kadınlarının 8 Mart’larını kutlamaya İstanbul’a
gelmiş Vanlı kadın dengbejlerin ilk konserleri öncesi provalarına
gittiğimde, baktım ki aynı kadın orada. Meğerse o, dengbejlerden
biri Mukaddes’miş. Kadın sesinin şarkı olmasını ayıp sayanlara
inat, eskilerden Meryem Xan gibi, Eyşe Şan gibi zincirleri koparmış
da gelmiş…
Gazin, Mukaddes, Saide ve Elif, hatırlatmaya gelmişler Van
depreminden kalanları,yardım poşetlerinin içinden çıkan taşları,
jopları, montların cebine koyulmuş küfürlü mektupları, 1915’ten
beri olanları, Mezopotamya’nın kederini, neşesini, şehvetini,
aşıkların kara yazısını, sazla sözle hatırlatmaya… Paul Ricoeur’dan
ödünç alarak söylersek, geleceği vermeye gelmişler. Değil mi ki
“geçmiş geçip gitmiş değildir, geleceğin teminatıdır. Ve insanlara
belleklerini geri vermek, onların geleceğini de vermektir. Onları
yeniden zamanın içine oturtmak…”
Van’da Kadın Sanatçılar Derneği/ Komela Jinen Dengbej’in kurucusu
53 yaşındaki Gazin, çocukluğunda pek çokları gibi Erivan
Radyosu’ndan dinliyor dengbejleri. Saat 4’le 6 arasında kendi
topraklarında duyamadığı dilinden klamları, stranları radyonun
içindeler sandığı dengbejlerden dinliyor. Susika Sima’dan, Eslika
Kadir’den… 1915’te sürgün edilmiş Ermeni, Yezidi Kürt dengbejlerden
dinliyor yaşananları. Dinlediklerini söylemeye gelince,
sessizleşiyor dünyası. “Evlenince susuyorum” diyor. Sesini
kimselerin duymayacağı bağlarda, bahçelerde, dağlarda, söylüyor o
da…
“Eskisi kadar olmasa da hâlâ ayıptır kadının dengbejliği. Böyle
yaparak bizi koruduklarını sanıyorlar ama yaptıkları özgürlüğe
zarar veriyor” diyor Mukaddes. Hemen ardına da ekliyor: “Zincirleri
kopartıp gelmişiz…” Mukaddes 43 yaşında. 12 yaşında, kendisinden
çok yaşlı bir adamla evlendirilmiş. “Ancak yaşayan bilir” diye kısa
kesiyor hikâyesini. İstanbul’a oğluyla birlikte gelmiş. Oğlu memnun
annesinin dengbejliğinden. “Eskide kaldı o baskılar, biz artık
başka bir savaş veriyoruz” diyor.
Çocukken Erivan Radyosu’ndan dinlediği stranlardan birini benim
için çeviriyor Gazin. Ermeni Meryem’le Ali’nin aşkını, valinin
Meryem’e aşkını anlatıyor. Bir kadın dengbejin sesine yakışır
şekilde gelişiyor hikâye, Meryem Ahdamar’a kaçırıyor Ali’yi. Ki
genelde, erkeklerdir kaçıran kadınları. Sonra bir annenin ağıt
olmuş sesini anlatıyor: Yedi sene sonra askerden gelen oğlu
annesini uyandırmaya kıyamaz, sabah görüşürüz der ve karısının
yanına yatar. Gece gelininin yanında gördüğü adamı nasıl öldürsem
diye düşünürken anne, bir bıçak bulur, gücü yetmeyince kendi
bedenini bıçağın üzerine bastıra bastıra öldürür oğlunu.
“Peki” diyorum “aşkın şarkılarını söylüyorsunuz da siz nasıl
yaşadınız aşkı?” “Yaşatmadılar ki” diyor Gazin. “Biz sese âşığız”
diyor sonra. “Ama 10 yaşına girdin mi sesin erkeğe gitti mi dayak
vardı” diye ekliyor ardına Saide. 14 yaşında Tatvan’dan Van’a gelin
gitmiş Gazin, “İlk iş köydeki elbiselerimi söktüler mahalleli laf
etmesin diye” diyor. Mukaddes’in tarifiyle “Adile Naşit’inkiler
gibi olsun” diye. 14 yaşında bir çocuk karşımda Gazin o an.
Rengârenk Kürtlüğünü kucağına almış söküyor. Parça parça ‘modern’
leşiyor, karalar bağlamış kalabalığa yakışsın diye…
Elbiselerin sökülüp ‘yenilendiği’ yerde gelenekler de elbiseler
gibi sökülüp gidiyor zamanla. “Biz eskiden 8 Mart’ta bilmeden
kutlarmışız Kadınlar Günü’nü” diyor Gazin. Bütün genç kızlar
yalancı gelin olur kapı kapı gezerlermiş. Topladıkları
yumurtalardan, bulgurlardan, yağdan yemek yaparlarmış bir evde. 8
Mart’ta şubat bitti mart geldi diye bütün kadınlar bir aradaymış.
Acı olan bu yok edişin devam ediyor oluşu. Depremle birlikte
okumaya Mersin’e gitmek zorunda kalmış çocukların çektiklerini
anlatıyor Saide. Okulda dilinden edilmiş kızının yaşadıklarını
anlatıyor Gazin. Sonra deprem için yaptığı besteyi mırıldanıyor:
“Son baskın deprem, sohbahara hazırlanırken, kara bir bulutla
yağmur depremle geldi, bütün buraları yaktı, çocuklar analar
ağlıyordu, ellerinden gelmiyordu bir şey, çadırların altında yandı
çocuklar….”
Depremde evleri, dernekleri yıkılıp gitse de en büyük deprem
“Kürtlerin bu depremi hak ettiği” söylemleri onlar için. “Biz
bunlara, o Müge Anlı’lara bestelerle cevap vermişiz” diyor
Mukaddes. Sohbetin sonlarına doğru 8 Mart mesajlarını verirken
kadınlar, öğreniyorum ki Van Bostaniçi Belediye Başkanı Nezahat
Ergüneş Ferah Konteyner Kenti’nde yapılacak 8 Mart kutlaması için
bildiri dağıtırken gözaltına alınmış. Kadınlar bunu da ekleyecekler
müzikledikleri klamlarına elbet. Ve 27 yaşındaki Elif’ten 45
yaşındaki Saide’ye hepsinin temennisi böyle gelmiş olanın böyle
gitmemesi. “Gelecek sene özgür, rahat
yaşamak istiyoruz. Bu dünya hepimize yeter. Dünya çok büyük, dar
değil. Herkesin ana dilini konuştuğu özgür bir dünyada yaşamak
istiyoruz” diyor Gazin. Mukaddes de diyor ki “Bir yıl 12 aydır,
kadınlara bir gün mü verilir, bütün günler erkeklerin midir geri
kalan?”
Kadın dengbejleri dinlemek için
Tarih: 8 Mart, Perşembe Saat: 16.00-18.00,
ücretsiz. Yer: Mimar Sinan Üniversitesi,
Fındıklı Kampüsü (Van ve dengbêjler
konulu fotoğraf sergisi açılışı)
Tarih: 9 Mart, Cuma Saat: Öğleden sonra, ücretsiz Yer: İTÜ,
Etnomüzikoloji Bölümü, Maçka Kampüsü
Tarih: 9 Mart, Cuma Saat: 20.00, 20 TL
Yer: Seyr-i Mesel, Beyoğlu Adres: Muhtar
Mah. İmam Adnan - Nane Sk. No: 5 K: 4
Tarih: 11 Mart, Pazar Saat: 21.00, 20 TL
Yer: Gitar Cafe, Kadıköy Adres: Caferağa Mh,
Sakızgülü Sk. Taranto Apt. No: 7/1