Mehmet Barlas/SABAH
Bizim mesleğin de "İleri gelenler"i ve "İleri gidenler"i vardır...
Nasıl her mesleğin "İleri gelenler"i ve "İleri gidenler"i varsa,
aynı durum bizim meslek için de geçerlidir.
Şu sıralarda bu durumun yansımalarını her an görmekteyiz.
İleri gidenlere örnek olarak sanal bir meslektaşımızı ele
alalım.
Kendisinin çalıştığı gazetede köşesi vardır.
Ayrıca televizyonda program da yapmaktadır.
Ama bir türlü kendi yaptığı işlere yoğunlaşmaz.
Diğer köşe yazılarının nasıl yazılmaları gerektiği üzerinde
kendince yol göstericilik yapar.
Kendi görüşlerine uymayan yazıları yazanları yerden yere vurur.
Bu da yetmez.
Televizyon programları yapan, mesela Başbakan'ı programında
ağırlayan meslektaşlarına da "Soru öyle sorulmaz, böyle sorulur"
diye fırçalar atar.
Her salataya maydanoz
Kendisi doğru dürüst salata yapmaya çalışacağına, her salataya
maydanoz olur.
Ve meslekte ileri gider.
Bu ileri gidenlere sevgili Rasim Ozan Kütahyalı'nın koyduğu "Moron"
teşhisini tekrarlamak niyetinde değilim.
Aynı şekilde yine Kütahyalı'ya ait olan "Başbakan'la görüşmek
birçok insan için orgazmik bir olay" cümlesini de
tekrarlamayacağım.
Bu ileri gidenlere önereceğim bir çözüm var.
- Bırakın yazarlığı, televizyon programcılığını ve "Eleştirmen"
olun.
Hem romancı olup, hem de diğer roman yazarlarının yapıtlarına "Bu
iyi, bu kötü" diye not vermek ahlaklı bir davranış mıdır?
Siyasetçi misiniz?
-Aynı meslekten insanları karalamaktan, aşağılamaktan
vazgeçemiyorsanız siyasetçi olun.
Böylece kendi düşüncenize sahip olmak ve bunu sunmak gibi bir
zahmetten kurtulur, rakiplerinizin söylediklerini yanlış bularak
günlerinizi geçirirsiniz.
- Bir spor dalında hakem olun.
Bu şekilde oyun oynamadan oyunun yönünü belirleyebilirsiniz.
Size yakın bulduğunuz oyuncuların faullerini görmezden
gelebilirsiniz.
Ama hem köşe yazarı olup, hem de diğer köşe yazılarına "Öyle
yazılmaz, böyle yazılır" diye yaklaşmak, hem televizyon programcısı
olup diğer programcıları "Öyle sorulmaz böyle sorulur" diye
aşağılamak kural dışıdır.
Evet-hayır oyunu mu?
Her mesleğin ileri gidenleri yüzünden Türkiye'nin sivilleşmesi ve
demokratikleşmesi yolunda önemli bir dönüm noktasını oluşturan
Anayasa değişikliğinin oylanacağı referandum belirli kesimin
gözünde Erkan Yolaç'ın "Evet-Hayır" oyununa döndürüldü.
Her kuşakta fazlaca üreyen ileri gidenlerin, geçmişte bu ülkeye
hizmet etmeye çalışanlara çektirdikleri yetmemiş gibi, aynı
aymazlık şimdi de sahneleniyor.
Halkın oyuyla seçim kazanmış olmak "İleri Gidenler Mahallesi"
sakinleri için, hâlâ ayıplı bir konum.
Yatlarda doğum günü kutlayanlar havuzlu villa takıntılı
siyasetçileri pompalayıp "Hayır"a kadeh kaldırıyorlar.
Kısacası ileri gidiyorlar.