‘BANU-BAHAR ALKAN KARDEŞLER’ YENİ SEZONU AÇTI

Bugünlerde herkes Şenay Düdek’e takmış durumda... Önce Tuğba Ekinci, şimdi de Banu Alkan ve mütemmim cüzü Bahar Alkan... İşin ilginç yanı; yapılan hakaretlerin, edilen terbiyesizliklerin, aba altından sopa göstermelerin yapanların yanına kar kalması... Hatta hemen ertesi günü “Dobra Dobra”nın konuğu olmazlarsa o kişiler siz asıl o zaman şaşın. Atilla Aydoğdu yazdı...

Google Haberlere Abone ol
‘BANU-BAHAR ALKAN KARDEŞLER’ YENİ SEZONU AÇTI

Hey be! Ömür dediğin su misali, akıp akıp duruyor. (Bir testim bile yok, anlıyor musun? Gel de gülümse!) Medyatava’da yazmaya başlayalı bir ay olmuş bile. Dün dönüp şöyle bir bakayım dedim “N’apmışım, kimlere 40 Satır sallamış, kimleri 40 Katır’ın kuyruğuna bağlamışım şu bir aylık sürede”...
Gördüğüm manzara bir yandan oldukça elem verici (Semra Hanımlar, Meriç Erkanlar, bizim ‘böcü’ dizilerimiz -öcüyle böcek kırması sayılırlar- gırla...) diğer yandan da oldukça matrak bir durum arzediyor. Yahu ben üç yıl önce de bynları yazıyordum, bugünde ve sanırım daima bunları yazacağım.
Ama bir kişi var ki, o olmazsa inanın ekranların tadı madı yok. O kişi.... O kişi... Açıklıyorum... Banu Alkan değil... Banu Alkan değil... Banu Alkan’ın kız kardeşi Bahar Alkan. Dün sabah yataktan yeni kalkmış, “Bakalım bugünkü Dobra Dobra mönüsünde kimler var?” diye beklerken program başlayıvermesin mi? Konuklar arasında Ferhat Güzel var... Süpper!!! Demek ki salaklığıma doyamayacağım (Yaa, neden konuşurken ‘doyamıycam’ diyoruz da yazmaya gelince harf israfından hiç çekinmiyoruz? Sanırım tek sebebi var o da Hakkı Devrim abimiz... Aaa bak ‘ağabey’ yerine şimdi de ‘abi’ dedim. Ama Allahtan, söylendiğinin aksine her daim ‘hâlâ’yı şapkalı yazarım, ‘yazmıyosun kardeşim’ diyenin alnını karışlar, üzerine de bir Ferda Anıl Yarkın oturturum, ona göre ha!) (Önceki parantezi kaçırdık ama başka bir şey daha geldi aklıma. Şimdi ben bu yazıları basında yer alsın diye yazmıyorum ki.... Demek ki ben rahat rahat internet Türkçesi kullanabilirim. ASL, mrb, nbr diye yazmadığıma şükredin. Şükretmezseniz sizi 3 defa suya götürür susuz getirir onun da üstüne bir Ferda Anıl Yarkın oturturum. Tamam mı? Tamamdır, tamam...)
Al işte, yine unuttum neden bahsettiğimi... İşin yoksa birkaç önceki cümleyi ara bul. Ben alışkın değilim ki yazdığım cümleyi sonra bir de okuyayım. Zor iş be yazarlık. Yazmakla kalamazsın, bir de kendi yazdıklarını okuman gerek. Aman şarkı söylemem gerekmesin de ne gerekirse razıyım bu şartlar altında. Evet hatırlatıyorum; Perşembe sabahı Dobra Dobra’nın konukları arasında “Bir Dilek Tut”un koçlarından Ferhat Güzel ve ‘coach’larından Semiha Yankı yer alıyordu. Konularımız arasında ise Banu Alkan’ımız, Banu Alkan’ımızın kolları arasında bir adet şalımız ve Banu Alkan’ımızın dilinin ucunda Hülyayagülbenedemeteebruya söylediği (iki ileri- bir geri) laflar vardı. Yarabbim! Daha ne isteyeyim ki senden? Bundan güzeli Şam’da kayısı muhtemelen...


BİR HAVUZ DENEYİ OLARAK SUYUN MEMELERİ KALDIRMA KUDRETİ
Banu Alkan geçtiğimiz günlerde “bir havuz deneyi olarak suyun memeleri kaldırma kudreti”ni icra etmişti hatırlarsanız. (Sen hatırlamazsın Kadircim, ben sana yarın ofiste anlatırım. Kadir’in kim olduğunu ileriki bölümlerde size aktarıcam. Ama şimdilik O, LOST dizisinden gelen anlık bir görüntü mahiyetinde. Köşe yazarı dediğin evinden, çevresinden, sülalesinden birini dolamalı ki diline işin keyfi çıksın. Di mi ama?) Ay, aman çatlıycam. Gelemedim bir türlü Bahar Alkan’a... Efendim, Banu Alkan, kendisi hakkında konuşulur da o programa telefon bağlanmaz mı? Absoutely... Definitely... Ayrıca hem ‘of course’, hem de ‘sure’... (Ayşe Arman’ın ‘Congratulations’ından kopya çektim. İnşallah çakan olmaz.) Banu Alkan tahmin ettiğiniz üzere ve 2+2’nin her daim 4 etmesi misali beş dakika geçmeden Dobra Dobra’ya bağlandı. Ben de ekranlara tabii ki... Bundan sonrasını pek hatırlayamıyorum zaten, mutluluktan kendimden geçmişim. Sanki bir ‘Junkkie’yim de uyuşturucuyu bıraktıktan aylar sonra damardan şırınga yapıyorlar gibiydi. Olaylar da şimşek hızıyla birbirini izledi ilk cümleyi müteakiben. Önce Ferhat Güzel’e neden kendisini savunmadığının hesabını sordu Afrodit. Yok yok Afrodit’imiz o bizim, Afrodit pek sönük kalıyor. Hemen bir dakika sonra da Semiha Yankı’yla birbirlerine edilmedik laf bırakmadılar karşılıklı olarak. Eee, sen der misin Semiha Yankı Semiha Yankı “Banu Alkan benden 3-5 yaş büyüktür ben de 49 yaşındayım” diye... Afrodit’imize her şeyi de, yeter ki yaşını elleme... (Bir de Taşkafa’sı vardı eskiden ki anladığım kadarıyla hâlâ bir umut taşıyoruz içimizde, Taşkafa’mız geri dönecek diye. Gerçi her seferinde bu Taşkafa dönüp dolaşıp Afrodit’in heykelden kafasına tosluyor ya, hadi hayırlısı...)


ALOOO ŞENAY DÜDEK ŞENAY DÜDEK, KİME DİYORUM BEN
Sonrası cümbüş! Anlatmakla olmaz (ki ben deniyorum en azından, takdir ediyorsunuzdur umarım) izlemek lazım! Karşılıklı olarak “Şenay Düdek Şenay Düdek...”ler mi ararsınız, “Banu Alkan Banu Alkan...”lar mı bulursunuz, “Banu’cum” lafına karşılık “Ne Banu’cumu... Banu Alkan... Koskoca Banu Alkan...”lara mi kıvırırsınız dümeni; seçim sizin, atış serbest. Ama ama ama... Asıl bomba artık sinirden telefonu elinde tutamaz hale gelen ablasının imdadına yetişen Bahar Alkan tarafından patlatıldı. Zira bunun az biraz öncesinde Şenay Abla (bir kere telefonda görüşmüşlüğümüz vardır, bu yüzden ‘abla’ demekte beis görmüyorum kendisine. Savaş Abi’ye de aynı sebeple ‘abi’ derim. Ama durun, o herkesin Savaş Abi’si olduğuna göre, sanırım herkesle en az bir kere telefonda konuşmuş olmalı. Vay be! Mantığa bak. Bak dedimse bakın, yoksa geliyor Ferda Anıl Yarkın...) o anda kendisine iletilen bir telefon mesajını okumuştu... Ki o mesajda Banu Alkan’dan Banu’cum olarak değil “Banu Alkan O...su” diye bahsediliyordu. Bu cümleleri duyan ‘Alkan Sisters’ altta kalır mı dersiniz? Vallaha ben bir Banu Alkan’ın kendisine söylenen bir lafı yutmasına inanmam, bir de CHP’nin başından Deniz Baykal’ın gideceğine... Zira hayatın olağan akışına aykırıdır bu iki durum. Ben bunu bilir, bunu söylerim.


HANİ ÇİFTLİKTE KUZU SAĞACAKTIK?
Daha geçen cumartesi gecesi Tuğba Ekinci’nin “bel altı darbeleri”ne maruz kalan Şenay Abla, bu kez de Bahar Alkan’ın “Şenay Düdek Şenay Düdek o zaman biz de herkesin gizli kapaklı işlerini ortaya dökeriz” tehdidiyle sarsıldı. Ama Şenay Düdek olmak kolay iş değil. Ben şimdi cuma günü, hadi ona yetişemediler diyelim, en geç pazartesi günü Banu’lu Bahar’lı Alkan Sisters’ı Dobra Dobra’da görmeyi umuyorum. Şenay Abla’cım Şenay Abla’cım (ikileyince daha etkili olduğunu öğrendim programı seyrede seyrede) ne olur gelirlerse beni de çağır “Dobra Dobra”ya. Geçen yıl davet ettiğinizde gelmediğim için eşekler kadar pişmanım. Ne olur... Ne olur... (Yineleme efektini yinelemiş oldum böylece.) Ben çok merak ediyorum hakikaten Bahar Alkan diye biri var mı? Varsa Banu Alkan’dan kendisini ayıran özellikleri nelerdir? Acaba o da ablası gibi 30’lu yaşlara demir mi atmıştır hasretlik denizinde? Yoksa yoksa Banu-Bahar Sisters da tıpkı bir zamanlar iddia edildiği üzere Janet-Michael Sisters gibi aslında iki ayrı kişi değil de tek bir kişi midirler? Banu Hanım, Ünlüler Çiftliği’ne “Kuzuları sağmaya geldim” diyerek adım atmıştı ya, ben hiç unutmadım. Kendisine de sormak nasip olur böylece “Acaba süt veren o kuzular hangi dağın arkasında geviş getiriyorlar?” diye...
Aaa bak şimdi aklıma geldi; ben hem iyi geviş getiririm -ki lafı ağzımda uzata uzata bir türlü yutamıyor oluşum buna kanıttır-, hem de çok iyi süt veririm. Tek kusurum kuzuluk dönemlerimin epey geçmişte kalmış olması. Ama Ferhat Güzel gibi bir ‘koç’ da olamadım henüz. Acaba koyun mu olsam bundan böyle? O zaman Deniz Baykal’la baş başa mes’ud bir istikbali garantiledim demektir.
aydogduatilla@gmail.com

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin