BANU ALKAN’IN RAKİPLERİ HEP “LOKAL BEYİNLİ” Mİ?

Ekranların reyting canavarı Banu Alkan, üstsüz bikinisiyle açtığı yaz sezonunu yarıda keserek aramıza geri döndü. Çarşamba sabahı “Dobra Dobra”nın konuğu olan Alkan, program boyunca kendisine “Afrodit muamelesi” yapmamakta direnen Cenk Eren’le sürtüştü durdu. Seda Sayan’ın “her zamanki lokal beyni”yle hareket ettiğini ileri süren Banu Alkan’ın var saydığı gerçeklerin ne kadar gerçek olduğunu bir de Atilla Aydoğdu irdeledi.

Google Haberlere Abone ol
BANU ALKAN’IN RAKİPLERİ HEP “LOKAL BEYİNLİ” Mİ?




BİRİNCİ BANU-CENK MEYDAN MUHAREBESİ


Çarşamba sabahı Arto’yla beraber FOX’taki “En hakiki öz” Dobra Dobra’ya konuk olan Banu Alkan’ın Cenk Eren’le giriştiği “Birinci Meydan Muharebesi’ni anlatacaktım bugün. (Umarım en kısa zamanda ikincisi, üçüncüsü gerçekleşir de benim gözüm gönlüm açılır.) Dün söz vermiştim hatırlarsanız. Genelde yapmam ama bugün solumdan mı kalktım nedir, dün size verdiğim sözü tutuyorum. Ama önce kötü haber; Banu Alkan yineyeniyeniden aramıza döndü dönmesine de -ne zaman gitmişti hatırlayan varsa bana da söylesin- bu sefer yanında “mütemmim cüz”ü Bahar Alkan yok. Oysa ki “ben ve benim gibiler –insanlarla dıştan bakıldığında benzerlikler gösteren, fakat özünü tanıdığınızda insanlıktan nasibini almamış olduğunu fark edebileceğiniz bir yaratık türü yani-“ Banu hanım kadar Bahar hanımın da hayranıyız. Bahar hanıma en son Şenay Düdek henüz Kanal D’deki “Daha az öz daha az hakiki” Dobra Dobra’da olduğu günlerde rastlamıştık. Zat-ı alileri köşeye sıkıştığında Şenay Hanım’a hemen bel altından vurmaya kalkışmıştı. Sanırım Bahar hanımın o gün telefon başında zaptedemediği sağlı sollu kroşeleri, çarşamba sabahı gelip kendisini bulmuş. Biz de bu yüzden sadece ablasıyla yetinmek zorunda kaldık. (Ne kadar elem verici bir durum Yarabbi! Sen bize sabır ver.)


O sabah Bahar hanım da programda olsaydı mesela, Cenk Eren’le Banu ablası arasında program boyunca süren meydan muharebesinin galibi kesinlikle “Alkan Sisters” olurdu. (Bahar hanımın sağlı- sollu kroşelerini hesaba katarak konuşuyorum.) Ama işte Bahar hanım gelmemişti stüdyoya, Banu hanım da bu yüzden programı epey hasarla kapatmak zorunda kaldı. Gerçi Cenk Eren de çok fazla üzerine gitti diyemeyiz Banu hanımın. Her cümlesini Banu hanımı aslında nasıl takdir ettiğini, bazı durumları kendisine neden yakıştıramadığını, bu yüzden “dobra dobra” konuşmak zorunda kaldığını belirterek bitirdi. Belki Banu hanıma benim kadar ilgisi olsa; onun söylediği her cümlenin altını değil, üstünü üstünü çiziverirdi. Şöyle ki...



TÜRKİYE’DE RAKİP Mİ VAR? HERKES ALT TABAKA


Banu hanım program boyunca adı birkaç kez kendisiyle birlikte anılan Ahu Tuğba hakkında “O 1974’de, bense 1982’de film çekmeye başladım” dediğinde; ben olsam Cenk Bey’in yerine hemen 1976 tarihli “Taksi Şoförü” filmiyle, 1978 tarihli “Onsuz Olamam” ve “Bakire” filmlerinin afişlerini seriverirdim Afrodit’in gözlerinin önüne... Hafıza-ı beşer, Banu hanım söz konusu olunca 3 dakikada bir şaşar biliyorsunuz. Türkan Şoray’ın kendisinden 25 yıl önce sinemaya atıldığını ileri sürdüğünde de bu yüzden susmaz; hemen Türkan Şoray’ın ilk filminin 14 yaşında çevirdiği “Köyde Bir Kız Sevdim” olduğunu hatırlatır, 1976’dan 1960’ı çıkarınca arada 16 yıl kaldığını hesaplayıverirdim. Cenk Eren’in yerine ben olsam yani...


Çarşamba sabahı bir kere daha anladım ki “Afrodit’e coşkuyu bol keseden veren kişi”, henüz 16 yaşındayken kendisine “Big Daddy” olarak talip olmuş kişi yani rahmetli Gürbüz Hanefi’dir. Allah aşkına söyleyiniz; Kadir İnanır’ın bir filminde başrol alarak sinemaya atılmışsınız, ancak daha sonra çeşitli ‘erotik’ filmlerde beşinci altıncı derece rollere düşmüşsünüz, Adnan Şenses, Ümit Besen ve Ferdi Tayfur ile arabesk/ taverna filmlerinde “kötü kalpli eş” rollerinde oynamaya razı olmuşsunuz, sonra size tapan biri geliyor karşınıza ve diyor ki size; “Türkiye’de senin rakibin yok, herkes senin alt tabakan”...


Siz ne yaparsınız bu durumda? Ben hemen kanatlanıp Hawai’ye, oradan havalanıp Bali adasına uçar, Hollywood semalarından süzülerek Eyfel Kulesi’nin tepesine konuverirdim. Zaten Banu hanım da aynısını yapmış.



HER ZAMANKİ LOKAL BEYNİYLE....


O gün anladığım bir başka şey de şu oldu: Deniz Baykal’ın koltuk sevdasından vazgeçme ihtimali, Banu hanımın Taşkafa sevdasından vazgeçme ihtimalinden daha yüksektir. Zira birkaç ay öncesine kadar “11 yıllık kocası” olduğunu varsaydığı Murat Taştandemir’le olan birlikteliği Banu hanımın gözünde artık 12 yıla terfi etmiş. Ömür biter, Banu hanımın aşkı bitmez. Ama nato kafa, nato Taşkafa! Anlayan nerde?


Banu hanımla Cenk Eren arasındaki didişmenin zirve noktasında ise 2000 yılında Kral TV Müzik Ödülleri töreninde yaşanan (gerçi yaşanıp yaşanmadığı, yaşandıysa neresinin yaşandığı pek de belli olmayan) olaylar yer aldı. Hani şu “Acaba Hilal Cebeci’de olduğu gibi Cenk Eren’e de Yeşim Salkım hanımefendi mi kazandırttı?” diye sorduğumuz, bu sorunun cevabını ise yine Yeşim Salkım hanımefendiden “Ama Cenkciğim sen hak etmiştin” şeklinde aldığımız ödül var ya; işte o ödül. Banu hanımın iddiası şudur ki; o gece ödülünü onun ellerinden alan Cenk Eren kendisine demiştir ki “Bu ödül asıl sizin hakkınızdı Banu Hanım”... Ödül nedir diye sorarsanız; “Yılın en iyi çıkış yapan erkek sanatçısı ödülü”... Ben bu konuda tamamen Banu hanımın tarafında yer alıyorum ef’em. Zira erkeği kadını, eskisi yenisi, sineması müziği... Türkiye’de Banu hanımın rakibi mi var ki? Herkes alt tabaka, herkes rezil rüsvan... Ödüller de doğal olarak; hep Banu hanıma, hep Banu hanıma... Gelin görün ki bu durumu ne “her zamanki lokal beyni”yle Seda Sayan’ın anlaması mümkün, ne de geri kalan cümle alt tabakanın... Anlasa anlasa bir Murat Taşdemirci anlardı Banu hanımı; ama o da dediğim gibi bir süredir nato kafa, nato Taşkafa!



ATİLLA AYDOĞDU http://www.atillaaydogdu.blogspot.com/



Etiketler Seda Sayan Cenk Eren
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin