“Evlilik kadınların ve erkeklerin sersemliğinin kesiştiği noktadır”
Selahattin Duman’ın köşe yazılarından derlenen, Hüseyin Avni Danyal’ın oynadığı “Dumanaltı Aşklar” evlenmeye dördüncü kez niyetlenen bir adamın kadınlarla ilişkisini anlatıyor. Aynı kadınla iki kez evlenen Duman ve beş kez evlenen Danyal kadınların 30, erkeklerin 40’tan sonra evlenmesi gerektiğini düşünüyor
Oyuncu Hüseyin Avni Danyal’ın Selahattin Duman’ın köşe yazılarından yola çıkarak evlilik ve kadınlar üzerine bir tiyatro oyunu sahneleyeceğini duyunca her ikisiyle “karşı cins” üzerine bir söyleşi yapalım dedik. Vatan gazetesi yazarı Duman’ın Esentepe’deki ofisinde gülmekten çene kaslarımızı epey çalıştırdık röportaj günü. Yazılarından bilindiği üzere Duman çok matraktır ama Danyal’ın da ondan aşağı kalır yanı yoktu. İki ismin evlilik, boşanma ve kadınlar hakkında düşünceleri aşağıda... “Dumanaltı Aşklar”ın prömiyeri 18 Ocak Salı akşamı saat 20.00’de Kenter Tiyatrosu’nda.
* Oyunun adına atıfta bulunarak sorarsam, evlilik erkeği duman
mı eder?
Selahattin Duman: Erkeği de kadını da. Bu devirde evlenme yaşına
bir sınırlama getirebilsem kadını 30, erkeği 40’tan önce
evlendirmem. Evlilik kadınla erkeğin sersemliğinin kesiştiği
noktadır. Kadınlar 8 yaşından beri düğününü planlar. Oğlan ise
yalnızca skor peşindedir. Kızlar bir erkeği gözüne kestirir.
Evlenince de erkeği değiştireceğine inanır. Halbuki erkek değişmez.
Erkeğin olgunlaşması 50 yaşını bulur. Adam olması, paylaşmaya
hazırlanması, kadının değerini anlaması için bu yaşa gelmesi
gerekir. 50 diyorum ama ihtiyatla söylüyorum. Şimdiki evliliklerin
kısa sürmesinin iki nedeni var. İlki kadının çalışma hayatından
ötürü bağımsız olması, ayaklarının üzerinde durarak hedeflerini
erkeğin üzerinde tutması. İkincisi de erkeğin “Zaten ben bununla
yattım. Kıçını başını gördüm, daha ne yapacağım?” diye
düşünmesi.
Hüseyin Avni Danyal: 30 ve 40 yaş meselesine ben de katılıyorum. Oyunda evlilik ve boşanma ilişkisi şöyle geçiyor: “Evlilik boşanmanın ön koşuludur” diyoruz. Boşanmak için önce evleneceksin!“Hayatın boyunca bu hıyarın çorabını yıkayasın diye mi okuttum seni?”
* Ömür boyu süren evliliklere haksızlık etmiyor musunuz? Ölene
kadar yıllarını birlikte mutlu, huzurlu geçiren çiftler de var.
Hüseyin Avni D.: Tabii ki var. Babam öleli 12 yıl oldu, hâlâ
babamın adı geçti mi annemin gözü doluyor. Annem Trabzonlu bir ev
kadınıdır, ilkokul mezunudur. Ama bir gün çok evlenip boşanmam
hakkında öyle bir saptama da bulundu ki... “Sizi ne berbat etti,
biliyor musun? Yeni nevresim takımları” dedi, “Eskiden tek bir
yastığa başımızı koyardık. Yeni nevresimler icat edildi, yastıklar
ayrıldı, bu memlekette evlilikler bitti oğlum.”
Selahattin D.: Nadir de olsa ömür boyu süren evlilikler var. Belki uyumdandır ama sıra dışıdır. Geçenlerde bir yazı yazdım, dedim ki “Görücü usulünü kanunla zorunlu hale getirmeli”. Çünkü kız çocuk kocasını kendi seçtiğinde mutlaka sersem çıkıyor erkek. Halbuki anne-babası müdahale edip “Kızım bundan bir şey olmaz” yorumunu yapsa... Hele o anne var ya o anne. Erkeğin röntgen filmini çok güzel çeker. Onun onayladığı evlilikler daha uzun sürer yemin ediyorum. Gerçi bunlar eskidendi. Şimdiki anne-babalar kızlarına “Hayırlı olsun, sizin mutluluğunuz önemli. Birbirinizi sevdiyseniz bize söz düşmez” diyorlar.
“Türkiye’de seri katil çıkmıyor’ diyorlar. Sen evlilik
müessesesini parça parça etmişsin”
* Kızınız sizin görücü usulünü desteklemenize ne diyor? Aynı
fikirde mi?
Selahattin D.: Benim kızım akıllı. Eskiden bir flörtü vardı, çok
tutkunlardı birbirlerine, evlenmeyi istiyorlardı. Yaşları küçüktü
daha. Çektim karşıma, başladım söylenmeye: “Kızım seni Londra’ya
okumaya gönderdim. Hayatın boyunca bu hıyarın çorabını yıkayasın
diye mi okutuyorum seni!” Düşündü ve babasına hak verdi. Evlilik
fikrinden vazgeçti.
* Kaç kere evlendiniz?
Hüseyin Avni D.: Ben beş kez evlendim.
Selahattin D.: Ben aynı kadınla iki kere evlendim. Hüseyin kardeşim beş kez evlenmiş ama benimki daha büyük sersemliğe giriyor.
* Röportaj “Evlilik kötüdür” mesajıyla bitecek böyle
giderse.
Selahattin D.: Biz kurumun eksiklerini göstererek evliliği
yüceltiyoruz aslında.
Hüseyin Avni D.: 48 yaşındayım. 12 yıldır bekarım. Ama asla “Asla bir daha evlenmem” demem. Yine evlenebilirim. Evlilik dosyasını kapatmış değilim. Peş peşe evlilik yaptığım dönemlere bakınca anlıyorum ki o yıllarda benim evlilik dışında işim yokmuş hayatta, hep o işi yapmışım. Boş adamın işiymiş evlilik. Kadın ilgi ister. Benim şu sıralar kadına ilgi gösterecek hiç zamanım yok. İşlerim hafiflerse ileride nikah olabilir.
Selahattin D.: 36’ya kadar mı beş evlilik yaptın?
Hüseyin Avni D.: Evet. 22’de başladım 36’ya kadar devam ettim. 35 yaşından sonra olaya daha farklı bakmaya başladım. Gençliğin tecrübesizliğiyle yaptım o evlilikleri. Şimdi olsa hayatta gerçekleşmezdi hiçbiri. Benim arkadaşlarım sık evlilik yaptığım yıllarda benimle “Hüseyin bir kadınla yatmak için illa belediye haber verir” diye dalga geçerdi.
Selahattin D.: Sonra Türkiye’de seri katil çıkmıyor diyorlar. Sen evlilik müessesesini parça parça etmişsin!
Hüseyin Avni Danyal
“Bülbül yuvası saçtan ötürü evlenmekten caydım arkadaş’
diyemedim”
“Evliliğimin bir tanesinde düğün öncesi gelini kuaförden almaya
gittiğimde saçını görünce vazgeçmeyi çok istedim. Benim tanıdığımı
sandığım o kişinin saçını o hale sokacağını tahmin edemedim. Onu
gördüğüm an aklımdan geçen tek cümle vardı: ‘Ben ne yaptım!’ Ama
prosedürler bitmiş, aileler olaya girmiş. ‘Ben bu bülbül yuvası
saçtan ötürü caydım arkadaş’ diyemezdim, diyemedim.”
“Evlilikle ilgili 40 yazı seçtim. Sonra teker teker eledim”
n Siz daha önceden tanışıyor muydunuz ki ortak bir projeye
kalkıştınız?
Hüseyin Avni D.: Hayır. Bundan önce oynadığım tiyatro oyununun
kadrosu kalabalıktı. Provaları organize etmekte zorlanıyorduk. Tek
kişilik bir oyun sahnelemenin benim için daha avantajlı olacağını
düşündüm. “Hangi oyun olabilir?” diye kafa patlatırken bir
arkadaşım Selahattin abinin yazılarının sahneye uygunluğundan
bahsetti. Hakikaten de öyle. Dilinde görsellik var, anlatımı
sahneye çok uygun. Telefon açtım, karşı karşıya geldik. Kankası
gazeteci Kemal Yıldırım bir eleme yaparak köşe yazılarını bana
yolladı. Evlilik ve kadınlar üzerine çok güzel saptamalar yapmıştı.
Kadın-erkek ilişkilerine farklı açıdan bakıyordu. O yazılara
yoğunlaştım. 40 yazıya indirdim. Sonra daha da azaldı rakam. Gökhan
Erarslan ve Ferhat Ergün da oyunlaştırdı.
Selahattin D.: Hüseyin’i hiç tanımıyordum. Eğer bir antipati
duysaydım olmazdı bu iş, açık açık söylerdim. Hani şu evlilik
programlarında söyledikleri gibi, ikimizin elektriği tuttu. Hem
sinemaya hem tiyatroya uzun yıllarını adamış bir arkadaşımızın bana
değer vermesi hoşuma gitti, onur duydum.
Selahattin Duman
“Okurlarımın yüzde 90’ı kadın. Yazdıklarıma hiç kızmıyorlar”
“Benim kimseye uymayan standartlarım, hiçbir kurala uymayan
davranışlarım vardır. Yakınlarım bana zararsız deli muamelesi
yapar. Cezai ehliyetim yoktur. Kadınlar ve ilişkiler hakkındaki
yazılarımdaki fark da bundan ileri geliyor. İstediğimi yazıyorum.
Okurlarımın yüzde 90’ı kadın. Onlarla ne kadar dalga geçersem
geçeyim içten içe onlardan yana olduğumu hissediyorlar. Hiç
kızmıyorlar bana. Benim yıllar önce deli ve azgın dönemimde çok
kadını gözleme fırsatım oldu. Eve sabahları giriyordum. O
gözlemleri yazılarımda kullanıyorum. Oysa artık umre vaktim
geldi.”
“Soyumuzdan Mozart mı çıktı baba? Bırak soyumuz kurusun!”
“Ben ikinci boşanmadan sonra evlenmedim. Ailede tek erkek yeğenim
var, o da evlenmiyor. Kızım da. Babam bunların evlenmemesini benden
biliyordu. Evliliğe karşı yazılar yazıyor, çocukları bu zehirliyor
diye düşünüyordu. Vefat etmeden önce “Oğlum bu çocuklar
evlenmiyorlar. Soyumuz kuruyacak” dedi. Benden şu cevabı aldı:
“Bizim soyumuzdan Mozart mı çıktı, Rembrandt mı çıktı baba? Varsın
soyumuz kurusun!”
Elif Berköz Ünyay / www.milliyet.com.tr