AYÇA ŞEN, DÜKKANI BÜYÜTTÜ. ARTIK RADİKAL ANA GAZETEDE YAZIYOR

Radikal Cumartesi yazarı Ayça Şen, bundan böyle haftada iki kez gazetede yazacak. İşte Şen'in bugün yayınlanan ilk yazısı: "Kimse buraya göz koymasın. Burası benim. Noterde üzerime yaptırdım. Seneye kat çıkmayı düşünüyorum..."

Google Haberlere Abone ol
AYÇA ŞEN, DÜKKANI BÜYÜTTÜ. ARTIK RADİKAL ANA GAZETEDE YAZIYOR

Ayça ŞEN / RADİKAL


Ehe ehe ehe...


Gördüğünüz gibi dükkânı büyüttük. Şimdi burayı biraz dekore etmek gerek. Ne zamandır köşe sahibi olursam diye evde biriktirdiğim birkaç bebek kartpostalı vardı, onları raptiyeler, belki üst tarafa nazar boncuğu filan asarım. Bitpazarından kötü durumda bir berjer koltuk almıştım, ona da ekose bir kaplama yaptırırsam şu yan tarafa da koyabilirim. Başucuna da bir okuma lambası astım mıdı, okura en azından altı ay yazar havası verebilirim. Sonrasında buluruz bir şeyler. Evet, bu berjer fikri hoşuma gitti.
Değerli Radikal okurları, size bir şey itiraf etmek istiyorum: Benim fikirlerim çok hoşuma gidiyor. Bakınız göreceksiniz, sizin de benim fikirlerim çok hoşunuza gidecek.
Hay Allah! Keşke ilk yazımız daha anlamlı filan olsaydı. İçim sıkıldı şimdi.
Ama bir şey diyeyim mi size, gözleriniz kısılıp ağzınızı açmış, sanki hapşıracakmış gibi bir yüz ifadesiyle, az sonra önyargıya intikal etmeye karar verecek olan huzursuz davranışlarınızı görür gibi oluyor, kendimi biraz baskı altında hissediyorum.
Bakınız, bendeniz fazla siyasetten anlamam. Hatta, fazlasıyla anlamam. Modadan da anlamam. Mesela şeyden de anlamam... Eee... Şu an tam olarak hatırlayamıyorum.
Her neyse, belki de anlıyorumdur. Şansım şimdiye kadar hep yardım
etmiştir bana. Yani yazı yazmaya başladığımda neredeyse okuma yazma bilmiyordum. ‘Dahi’ ve soru eklerini
ayrı yazmayı, yazılarım yayımlandıkça öğrendim. Hâlâ da ünlemin yanına üç nokta mı gelir yoksa iki mi, onu da bilemiyorum. Kezâ ülkemizin aydınlarından biri geçenlerde satırbaşlarında korkunç olduğumu ama suçun bende değil, Türk basınında olduğunu söyledi. Yutkunmadım. Ben hiç alınmam böyle şeylere. 
Ancak şimdi madem artık resmi olarak gazetede köşe yazarı olduk, hemen kendimi ciddiye almalıyım. Buna da ilk olarak politika yazılarıyla başlamalıyım. Arkadaşlara çok havam olacak gibime geliyor ve içim karıncalanıyor.
Öncelikle bakanların ismini öğrenmeliyim. Birkaç kişininkini biliyorum. Öbürlerini de ilk başlarda bir kâğıda yazıp duvara bantlarsam bu iş çocuk oyuncağı. Büyük ihtimalle fikir yazılarım çok saygı uyandıracağından, bu isimleri bir an önce ezberime almalı, yeri gelince taak diye ismi oraya koymalıyım. Tabii eleştirel olmak çok mühim. Bunun için ilk önce bakış açısı geliştirmem gerek. Bu da bana zor gelmiyor sayın okur. Samimi söylüyorum; bir arkadaşımın düstur edindiğim sözü vardır: Bu dünyada herkes haddini bilseydi, dünyada hiçbir şey üretilemez, keşfedilemez, farklı fikir ve düşünceler ortaya çıkamazdı. Ne kadar da doğru değil mi? Ama gördüğünüz gibi birileri sürekli birilerinin hakkını yiyor ve mesela o arkadaşım yazı yazmalıyken onun yerine ben geçip oturuyorum.
Kimse buraya göz koymasın. Burası benim. Noterde üzerime yaptırdım. Seneye kat çıkmayı düşünüyorum. Şuraya belki ufak bir bahçe yapar, hıyar ekerim. Benim değil mi; çiçekler ekerim, tavuk da beslerim. Acaba komşular rahatsız olur mu? Komşu dedim de, Türkiye’nin komşularını sayabilirim: Suriye, İran, Neptün, Plüton. Ama sanırım
Plüton artık cüce gezegen sayılıyormuş. (Astronomide iddialıyım.)
Ah! Şimdi bir çay demleyeyim, şöyle gün batımını bir izleyeyim.
Hiiiii! Ay ne kadar heyecanlı, belki telefonlarımı da dinlerler! Bir an önce arkadaşlara ‘Telefonlarım dinleniyor olabilir’ deyip hava atmalıyım.
Acelem var, hoşça kalın.



Sıradaki Haber İçin Sürükleyin