Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, Ayasofya Camii'nde imam-hatip olarak görev yapacak.
Edinilen bilgiye göre Prof. Dr. Ay, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bugünden itibaren cuma ve cumartesi günleri için camide görevlendirildi.
Ay, camide, cuma günleri cuma, ikindi, akşam, yatsı ile cumartesi günü sabah namazını kıldıracak.
Daha önce Bursa Müftülüğü görevinde de bulunan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Ay'ın, Ayasofya'da bir yıllık görevlendirildiği öğrenildi.
“NE SES VAR NE MAKAM”
Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in 2008 yılında gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinde Kraliçe’nin mihmandarlığını yapan Prof. Dr. İlber Ortaylı, ziyarette Kur’an-ı Kerim tilaveti okuyan Prof. Dr. Mehmet Emin Ay için “Ne ses var ne makam” demişti.
Katıldığı bir programda Ortaylı, Ay için “Kur’an-ı Kerim tilaveti için Bursa Yeşil Camii’nden birisi seçilmiş, ancak dönemin Bursa Valisi Şahabettin Harput berbat etti. Gitti kendine göre birini bulup getirdi. Ortalık birbirine girdi. Bence çok ayıp bir şeydi bu. Hiçbir zaman unutmuyorum bunu. Hafızın işle hiç alakası yok. İlahiyat’tan bir hoca seçmiş. Ne ses var ne makam.” İfadelerini kullanmıştı.
“KRALİÇE’NİN SURATI EKŞİDİ”
Gerçek Gündem'in haberine göre Ortaylı, katıldığı başka bir programda da, “Kur’an-ı Kerim tilaveti okunması için o zamanki Bursa Valisi tutup kendi arkadaşını seçti. İlahiyat fakültesi hocası diye. Ben hayatımda bu kadar kötü Kur'an okuyan, tövbe estağfurullah, bir garip. Makam filan yok, bize hiç uymuyor ve Kraliçe’nin suratı ekşidi. Onu bile belli etmedi. Böyle bir gaf yapıldı yani. Bunun kayda geçmesinde fayda görüyorum.” demişti.
AY, ORTALI’YA YANIT VERMİŞTİ: “FETÖ ETİKETİ İLİŞTİRİLEREK SUNULDU”
Ay, Ortaylı’ya verdiği yanıtta, “Mesele, Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın, okuyuşumuzu beğenmeyişi değil. Kendi takdiridir deyip geçeriz. Burada asıl mesele, Sayın Ortaylı’nın yanlış bilgilere dayalı kanaatleridir ve medyanın, bu kanaatlerden oluşan haberi ’FETÖ’ etiketini iliştirerek sunmasıdır. Burada yanlış bilgilerin yol açtığı bir haksızlık vardır. Ancak bunu ne başkası ne de kendimiz için kabul etmemiz söz konusu olamaz. Burada konuyu ele alırken meseleyi şahsileştirmemek adına, olayı birinci kaynaktan ve tüm gerçekliğiyle ama üçüncü şahıs olarak hikaye etmeyi uygun görüyoruz.” ifadelerini kullanmıştı