AŞKIN KİTABINI KİM YAZIYOR?

Aktüel dergisi bu hafta kapağına aşk edebiyatını ´Aşkı kadınlar okuyor, erkekler yazıyor´ başlığıyla taşıdı. Vatan yazarı Haşmet Babaoğlu karşı çıktı: ´Böyle iddiaların ardında birkaç ünlü ve çok satan yazarın kopardığı gürültünün yanıltıcı etkisi ve böyle bir cehalet yatıyor.´

Google Haberlere Abone ol
AŞKIN KİTABINI KİM YAZIYOR?

BABAOĞLU'NUN VATAN'DA YAYINLAAN YAZISI:

"Aşk"ı asıl kadınlar yazıyor...

Aşkı kadınlar okuyor, erkekler yazıyor...

Aktüel Dergisi'nin aşk romanlarını, aşk edebiyatını konu edinen kapak dosyasının başlığı böyle...

Doğru mu? Bir bölümüyle, doğru.

Ama ima ettiği, hatta iddia ettiği şey baştan aşağı yanlış....

Önce doğru olanın ne olduğuna bakalım.

Evet, aşkı kadınlar okuyor. Daha doğrusu, kadınlar okuyor...

Çünkü araştırmalar ve yayınevleriyle dağıtım şirketlerinin gözlemleri gösteriyor ki, ülkemizdeki edebiyat okurunun üçte ikisini kadınlar oluşturuyor.

Aktüel'in iddia ettiği şeye gelince...

Orada medyatik bir yanılsama var.

Bir görme bozukluğu bu. Dahası salgın ve yaygın bir hastalık bu.

Aşkı, aşk romanlarını, aşk yazılarını, genel olarak aşk üzerine edebiyatı sadece erkek yazarlarla bağlantılandırıyoruz.

Bazı erkek yazarlar "aşk yazarı" diye etiketleniyorlar. Sonra bu etiket büyüdükçe büyüyor, üzerlerine yapıştıkça yapışıyor. Romanlarındaki tarihi arka plan, siyasi serüven, polisiye gerilim hiç umursanmıyor.

Giderek medya, yazar ve okur üçgeni bu etiketi seviyor, kabulleniyor ve bu etiket üzerinden ciddi bir piyasa düzeni oluşuyor.

Sonra da garip bir önyargı zihinlere yerleşip gitgide kemikleşiyor: Neymiş, aşkı erkekler yazarmış...

Yok canım! Ne ilgisi var!

Aktüel Dergisi'nden bana sorduklarında da söyledim (ama o görüşlerimi derginin ilgili sayfalarında bulamadım.)

Kadın yazarlar her zaman ve derinlemesine aşkı yazıyorlar. Benim gözümde, modern edebiyatın en iyi aşk romanlarına, öykülerine imza atanlar kadınlar...

Fakat ne yazık ki edebiyat üzerine popüler önyargılar bir yerden sonra bilgiye değil, bilgisizliğe hizmet ediyor.

"Erkekler aşk yazıyor, kadınlar okuyor" gibi iddiaların ardında birkaç ünlü ve çok satan yazarın kopardığı gürültünün yanıltıcı etkisi ve böyle bir cehalet yatıyor.

Bana sorarsanız 20. yüzyılın en müthiş, en büyük, en sarsıcı aşk yazarı Margueritte Duras'dır. Duras ısrarla ve alabildiğine yakıcı bir üslupla aşk yazmıştır.

Sonra... Bizim adını çok sık işittiğimiz erkek "aşk yazarlarından hangisi Iris Murdoch kadar cesurca kadın-erkek ilişkilerini romanlarına konu etmiştir, merak ediyorum?

Murdoch'in eline bu konuda su dökebilecek çok az erkek yazar görüyorum ortalıkta.

Ve çok sevdiğim yazar Jeanette Winterson geliyor şimdi aklıma. Winterson'ın son romanlarındaki aşk, emin olun; aşka ömür, giysi ve ruh biçen erkek yazarların hiçbirinde yok...

Bizden örnek istiyorsanız, hemen 70'ler kuşağından Sevgi Soysal, Tomris Uyar, Pınar Kür'ü okuyun, ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Yine son kuşaktan hemen aklıma gelen isim Aslı Erdoğan. Nasıl da derin bir aşk ve kadın-erkek ilişkileri sorgusu vardır onun romanlarında!..

Galiba işin başka yanına bakmak gerek.

Belki de "kadınlar zaten yazsa yazsa, aşk yazar" diye düşünülüyor ve bu açıdan yapıtlarına özel bir dikkat gösterilmiyor. Belki alttan alta kadınlar "yazar" sayılmıyor...

Ve asıl olan şu ki, kadın okurlar erkekler "aşk" yazdığında "vayy be, adam beklenmeyen bir şey yapmış!" duygusuna kapılıyor.

Belki kadın okurlar erkek yazarlarla uzaktan uzağa erotik bir ilişki kuruyor.

Ne dersiniz? Bu noktaların üzerinde durmaya değmez mi?


Etiketler Haşmet Babaoğlu
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin