Real Hipermarketler Zinciri’nin sponsorluğunda, Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK Vakfı) ve Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV)’nın işbirliği ve Başbakanlık Tanıtım Fonu ile Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle 19–28 Ekim 2007 tarihleri arasında gerçekleştirilen ülkemizin en önemli kültür sanat etkinliği 44. Uluslararası Antalya Film Festivali, Türkiye, Avrupa ve Asya ülkeleri başta olmak üzere, yurt içi ve yurt dışından davet edilen ünlü konuklarıyla, ülkemizde olduğu kadar dünyada da ses getiren bir organizasyon olarak sinema tarihine geçti.
Film gösterimleri, sinema sektörüne yön veren dünyaca ünlü sinema otoriterlerinin katıldığı etkinlikleri, sinemanın genç yeteneklerine verdiği destek, uluslararası film marketi, ulusal ve uluslararası yarışmaları ve dünyaca ünlü konuklarıyla Antalya’da bir sinema ve kültür şöleni niteliğinde gerçekleşen festival, basında olduğu kadar festivali izlemeye gelen konuklar tarafından da övüyle adından söz ettirdi.
İşte 44. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin düşündürdükleri…
GÜNERİ CIVAOĞLU - GAZETECİ
Antalya Altın Portakal Film Festivali giderek uluslararası festivallerin standardına yaklaşmakta olan bir organizasyon. Önemli ivmeler kazanarak çıtayı her yıl daha da yükseltiyor. Filmlerin seçiminden ulusal ve uluslar arası konuklarına dünya çapında bir festivale yakışır düzeye ulaştı. Mekanların ve ortamın sağlanmasından, çalışmaların ciddiyetine kadar pek çok boyutta önemli bir etkinlik olarak görüyorum. TÜRSAK’ın buradaki payı çok büyük. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel de bu alanda önemli bir adım attı. TÜRSAK’a ve sinemanın önemli grularına, “siz yapın, ben de size olanakları sağlayayım” dedi. Gerçekten olanakları çok iyi sağladı. Ailesi, kökenleri, entellektüel kökenleri ve sinema birikimiyle çok önemli katkıları oldu. İki yıldır festivale geliyorum ve gerçekten manevi tatmin hissediyorum. Ayrıca dünyanın ve Türkiye’nin sinema sanatı anlamında buluşmaları da burada oluyor. Avrasya Film Marketi’nin kurulmuş olması da çok önemli. 70-80 film, 15’in de de üzerinde senaryo satıldı. Festivalin bir başka önemi de, büyük bütçeli filmlerin yanı sıra, küçük bütçeli filmlerin de yer alması, onlara da dikkat çekilmesi. Bu sinema sanatına teşviktir ve ben bu anlamda da festivalin Türkiye için önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, Türkiye’den ve Almanya’dan iki filmin Oscar’a aday adayı olması ve geçen yıl festivale katılan Helen Mirren’in Oscar kazanması da dikkat çekilecek bir konu. Burada şunu söylemek gerekir ki, Antalya Oscar için uğur getiriyor.
FATİH AKSOY-YAPIMCI/YÖNETMEN
Son iki yılır ilk defa festival zamanı Antalya’ya gitmek istedim. Geçmişte en iyi film ödülü kazanmıştım. O zaman bile sabah gidip akşam dönmüştüm. Bu yıl ciddi anlamda Antalya Film Festivali’nde tam zamanlı katılmak istedim. Türkiye’de çok etkili bir festival oldu. Böyle giderse çok yakında uluslararası alanda önemli bir festival olacak. Marketiyle ve diğer etkinlikleriyle de uluslar arası alanda etkili olacak. Festival artık Antalya’nın değil Türkiye’nin festivali haline geldi.
CEM YILMAZ-OYUNCU/YÖNETMEN
Antalya Altın Portakal Film Festivali, Türkiye’nin yüz akı bir festival. Bu organizasyonu yapabilmek, başarabilmek için insanüstü bir çalışma yapmak gerekiyor. Ama bunun kıymetini bilmek için insanüstü çabaya gerek yok, insan olmak yeter. Üç senedir gözümle gördüğüm bu güzellikleri yaratan TÜRSAK’ı desteklemek her sinema insanının vazifesi olmalıdır.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER - YÖNETMEN
Bu yıl bir çok uluslar arası festival gezdik. İçlerinde a plus festivaller de vardı. Ben organizasyon ve içerik olarak bu kadar kusursuz bir festival görmedim. Hem içerik, hem organizasyon mükemmeldi. Türkiye’nin yüz akı bir festival oldu. Festivalin dikkat çekilecek bir yanı daha var. Festival süresinde oluşturulan atölyeler ve atölyelere gelen, yetkinliği tartışılmaz ustalar öğretmenler, festivali sadece yarışma havasından çıkarıp bir nevi okul ve üretim atölyesine de dönüştürdü. Eminim bir çok senarist, senaryolarının yapısal bir çok sorununu bu atölyelerde çözdüler ve uluslararası süzgeçten geçirme şansını buldular. Ben de bunlara katıldım. Yabancı yapımcı ve yatırımcıların insanlarla buluşması da festivale ayrı bir saygınlık kazandırdı. Genelde festivaller laylaylom gibi algılanır, ciddiye alınmaz. Festival tüm ciddiyetiyle de takdire şayan bir organizasyon oldu.
FADİK SEVİN ATASOY - OYUNCU
Altın Portakal Film Festivali ve bünyesinde üç senedir düzenlenen Avrasya Film Festivali, Türk oyuncularının hem kendi filmlerini seyirci ile paylaşabilmesi için, hem de dünya sinemasındaki filmleri takip edip, sektörel anlamda neler olduğuna vakıf olabilmesi için son derece iyi organize edilmiş dev bir olaydır. Türk Sineması’nın geleceği adına önemli adımların atıldığı bu festivalde dünyaya göğsümüzü gere gere dolaşabilme şansını yakalıyoruz. Biz genç oyunculara festivalin sağladığı imkanlar dolayısıyla şahsım adına Türsak’ a teşekkür ederim.
Ayrıca, bu yıl 44’ncüsü yapılan Altın Portakal Film Festivali ve bünyesinde düzenlenen 3. Avrasya Uluslar arası Film Festivali dünyadaki örneklerine taş çıkartacak profesyonellikteydi. Hem yurtiçinden hem yurtdışından gösterilen filmler yerli ve yabancı tüm katılımcılar için gerçek bir şölen oldu. Birçok ilk'e imza atıldı. Angelle'nin filmi "Birkaç Şehvet" Altın Portakal Film Festivali'nde ilk defa sansürsüz gösterildi ve sinema sanatı adına dünya starları ve eleştirmenleri tarafından da büyük bir gıptayla karşılandı. Dünya Sineması'nın en önemli yönetmenlerinden Francis Ford Coppola festivalimize katılarak ülkemize övgüler yağdırdı. Kısacası, sinemanın kalbi Antalya'da attı. Türk filmlerinin kıyasıya yarıştığı festivalde herkes nasibine kavuştu. Bütün bu profesyonel yapının içinde benim Türsak Vakfı'na sizin aracılığınızla bir teşekkürüm olacak. Sunumdan bir gece evvel ağır bir rahatsızlık geçirdim. Başta Engin Bey olmak üzere tüm vakıf çalışanları işlerini ve önemli konuklarını bırakıp telaşla yanıma gelerek ambulansa kadar bana eşlik ettiler ve sabaha kadar hastanede başımdan ayrılmadılar. Bir yanda dev bir organizasyon, bir yanda benim hastalığım. Bir kez daha Türk insanının misafirperverliğini ve insaniyetine bu festivalde tanık oldum. Otele döndüğümde otel personelinin dev buketiyle karşılaştım. Benim için bu festival sadece filmlerin gösterimi ve sinema konuşulmasının da ötesinde, insani çaba, duyarlılıklar ve iyi niyetle yapılan bir festival amacını taşımaktadır.
FARUK BAYHAN- KANAL 1 GENEL MÜDÜRÜ
Şunu söyleyeyim, Türkiye’de uluslararası nitelikte dünya çapında nerdeyse büyük bir organizasyon yapılıyor. Hayatımızda tesadüfen Los Angeles’ta ya da başka bir yerde gördüğümüz bu festivale katılıyor. Biz meslek hayatımızda ulaşamadığımız, konuşamadığımız insanlarla festival aracılığıyla görüşüyoruz. En iyi filmleri seyrediyoruz. Türk filmlerinin en iyi şekilde değerlendirildiği ortamlarda yapımları seyrediyoruz. Organizasyon tıkır tıkır işliyor. Sonunda ufak bir şeyle organizasyonu vurmaya çalışıyoruz. Bu hoş değil. Antalya Belediyesi olsun, AKSAV, TÜRSAK olsun, canı yürekten kutluyor, tebrik ediyorum. Yıllardır pek çok festivale katılıyorum. Antalya artık uluslararası bir festival oldu ve böylelikle ben içimdeki ezikliği ve eksikliği de gidermiş oluyorum. Ülkemde de böyle bir festival olmasının gururunu yaşıyorum. O onu dedi, bu bunu dedi gibi şeylerle festival karalanamaz.
SELDA ALKOR- SİNEMA SANATÇISI
Farklı bir festival izledim bu yıl. Alıştığım ya da yıllardır yaşadığım festivalin üç adım önündeydi bu yıl ki festival. Ama neticede o günleri yaşamış olmanın neticesinde bugünlere gelindi. Gurur duydum. Biz o günlerin sıkıntılarını yaşamamış olsaydık, sanıyorum bugün biraz daha zor olurdu.
Benim için güzel bir festivaldi, çok sevdim. Gençlerin iştirakinden mutluluk duydum. Değerlendirmeler güzeldi. Jüri üyelerimiz başlı başına saygı duyduğum isimler. Bunun dışında ben kendi dönemimin insanlarının biraz daha fazla davet edilmesinden yanayım. Onlar bugün faal olsun ya da olmasın Antalya Film Festivali’nin yüzleridir. Ayrıca Engin Bey’e ve ekibine gayretlerine ve yarattıkları güzelliklere teşekkür ediyorum. İnşallah çok daha güzel ve farklı güzelliklerdeki festivalleri birlikte yaşarız.
SAADET IŞIL AKSOY-OYUNCU
Bu filmle yurtdışında birkaç festivale katılmıştım. İlk defa bu kadar dolu dolu yaşadığım bir festival oldu. Filmleri yoğun şekilde takip ettim. Çok güzel bir organizasyondu. Hiçbir aksaklık olmadan ilerledi her şey. En keyif aldığım festival oldu.
ÖZGÜ NAMAL - OYUNCU
Orada olduğum sürece de söyledim, sonrasında da söyledim, gelişen ve iyi bir festival. Yerel bir festivalden çıktı, uluslararası bir festival oldu Antalya Film Festivali. Gurur verici buluyorum. Organizasyonun temizliği, filmlerin çokluğu ve kalitesi açısından dünya festivalleriyle yarışacak düzeydeydi. Ben bu yıl çok fazla festival gezdim. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, en iyilerinden biriydi. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
ALİ AKDENİZ - YAPIMCI
Öncelikle geçen seneye oranla çok daha organize, her şeyin tıkır tıkır işlediği bir festivaldi. Bundan sonra yoğunlaşılması gereken asıl mesele, uluslar arası markette yabancı ortaklıkları daha çekici hale getirebilmek ve ortak yapımlar üzerine yoğunlaşabilmek. Tohumları iki yıl önce atılan bu organizasyonun meyvelerini vermesi, Türk Sineması için büyük bir avantaj olacaktır.
ABDULLAH OĞUZ – YAPIMCI/YÖNETMEN
Organizasyon anlamında çok iyiydi. Festival süresince gösterilen yabancı filmler de çok iyiydi. Shekhar Kapur, Francis Ford Cappola gibi dünya çapındaki yönetmenlerle bir arada olmak süperdi. Bir tek Almanya’yı Oscar’da temsil edecek olan “Yaşamın Kıyısında” filminin ulusalda yarışmasına bir anlam veremedik.
NURSEL KÖSE - OYUNCU
Organizasyon çok güzeldi. Antalyalı’ların konukseverliği beni çok mutlu etti. Ödül almaktan da büyük onur duydum. Gelecek yıllarda da Antalya’da Altın Portakal heyecanını yaşamak istiyorum.
YILMAZ ERDOĞAN – SENARİST/YÖNETMEN/ OYUNCU
Çok başarılı bir festival. Organizasyon mükemmel. Hiçbir aksaklık yoktu. Böyle bir finali asla hak etmedi. Yüzlerce insan sinema adına bir araya geliyor ve her şey mükemmel gidiyor. Ama sonunda bir sorun icad ediliyor. Bunu meydanın haber ihtiyacını karşılayamadığından ürettiğini düşünüyorum. Birbirimizi örselemeden, filmler hakkında, filmlerin kalitesi hakkında tartışmamız gerekir. Festival nereden nereye gidiyor, bunları tartışmamız gerekir. Festival buna zemin yaratıyor ama bunlar konuşulup tartışılmıyor. Konuşulması gereken, sektörün durumu, filmlerin niteliği… Ama bunlar konuşulmuyor.
LEVENT ÜZÜMCÜ - OYUNCU
Şunu söylemeliyim ki, festival en başta Antalya’nın sıcaklığıyla buluşuyor. Önemli olan, Antalya’da 44 yıldır yapılması, şu an festivali yapan insanların Antalya’nın sıcaklığıyla buluşması, bugüne kadar Türkiye’de yapılan en büyük ve en uzun soluklu, profesyonel bir organizasyon olması... İki yıldır bu dev organizasyonun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
YUSUF SEZGİN-SİNEMA SANATÇISI
Mükemmeldi. Her sene başarılarına başarı katarak, TÜRSAK’ın çalışmalarıyla mükemmel bir festivale dönüştü. Avrupa’daki festivallerin düzeyine ulaştı. Her yıl, dış yapım festivallere yakışır şekilde bir ivme kaydediyor. Çok güzel ve başarılı bir festival geçiyor. Tabi bu da TÜRSAK’ın sayesinde oluyor.
BURAK HAKKI-MANKEN/OYUNCU
Festivalde çok fazla kalamadık ancak kaldığımız iki gün içirisinde de organizasyon komitesinin ne kadar başarılı olduğunu gördük. Çok iyi filmler seçilmişti. Eşim Sema’yla birlikte sinema dolu iki gün geçirdik. Ödül törenine de katıldık. Organizasyon dört dörtlüktü. Her şey mükemmeldi diyebilirim.
CANSEL ELÇİN-OYUNCU
Organizasyon mükemmeldi. Film programı çok iyiydi. Hem jürideki görevimi yapmak, hem de bu kadar iyi filmi bir arada bulmuşken kaçırmamak için yoğun dizi çekimlerim arasında 3 kez gidip geldim. Yani Antalya Film Festivali benim festivalim oldu. Üstelik Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne ilk kez katıldım. Festivalin başarısı yalnız beni değil, Fransa’dan katılan oyuncu ve yönetmenleri de çok şaşırttı.
Biliyorsunuz ben Fransa’da yaşıyorum. Ve Fransa’da bile tanışamadığım yönetmenlerle Antalya Festivali’nde tanışmak; ayrıca Zeki Demirkubuz gibi çok sevdiğim yönetmenlerle sinema konuşma fırsatı bulmak benim için büyük bir fırsat oldu. Hayranı olduğum yönetmen Abdellatif Keciche ile Antalya’da tanışmak ise benim için büyük sürprizdi
Festivalde izlediğim filmler gerçekten birbirinden güzeldi. Bando’nun Ziyareti ve Davulcu filmleri hakikaten beni çok etkiledi. Bir de Persopolis’den çok etkilendim. Sanki benim hayatımı anlatıyordu. Biliyorsunuz ben de küçük bir çocukken okumak için Fransa’ya gittim. Bu filmde sanki kendi hayatımla yüzleştim. Türk filmlerinden de çok beğendiklerim oldu. Ve bence çok doğru bir jüri ve doğru sonuçlar vardı. Yani bence ödüller de doğru adreslere gitti. Yumurta’yı seyrederken çok heyecanlandım. Çünkü ben Tireli’yim. Yumurta’yı izlerken de doğduğum kasabaya sinematografik bir yolculuk yaptım.
ZAFER ALGÖZ-OYUNCU
Bu organizasyonun Türk Sineması’na çok büyük bir katkısı var. Kusursuz bir organizasyondu. Ulaşımdan hizmete… 10 gün içinde Türk ve dünya sinemasının en iyi filmleri seyredildi. Bir çoğunu seyretmek için fırsat bulamadık.
Ayrıca, sinemada yeni, genç ve taze soluk getiren birçok filmin ve yönetmenin bu festival sayesinde şans bulduğunu gördük. Ödüllerde ise jürinin yaptığı değerlendirmeye saygı duymak lazım. Çünkü biz, kendi aramızda birkaç arkadaş, bir filmden çıktığımızda da farklı görüşler içinde olduğumuzu görüyoruz. Ulusal filmlerimizi de 9 kişilik bir jüri izledi ve kendi kararlarını verdiler. Saygı duymak lazım.
Antalya Festivali dünya çapında dev bir ismi Türk Sinema dünyası ile buluşturabilecek kadar güçlenmiş bir festivaldir.
10 dakikalık bir röportaj için dünya medyasının peşinden koştuğu Coppola’yı Antalya’da ağırlamak ve ona onur ödülü verirken, bizim medyamızın istediği soruları sorabilme fırsatı yaratmak Antalya Festivali’nin bu gün geldiği noktayı gösteriyor.
Festivalde küçük meseleleri çıkaranlar uluslararası alandan değil bizden isimler oldu.
Fakat gözlemlerimde şuna üzüldüm ki, yine küçük dünyaları ile festivali gölgeleyen meseleleri yaratan yine bizden isimler oldu. Uluslararası medya ve konuklar festivalin olağanüstü başarısından söz ettiler ve Antalya’dan büyük bir memnuniyetle ayrıldılar..
Gerçekten de, bu kadar büyük ve dünya çapında bir festivalin, konuşulacak birbirinden değerli filmleri, atölyeleri, ortak yapım için atılmış adımları varken, Festival Başkanı üzerinden kurulan, hem de festivalin son günü basında yer alan kötü senaryo hepimizi rahatsız etti. Hepimizden şunu kastediyorum, bu organizasyonda ödül alan veya almayan, filmleriyle yer alan tüm sinemacılar böyle bir durumda. Başkanın arkasında olmanın Türkiye’deki kültür ve sanatın gelişmesinin arkasında olmakla eş anlamlı olduğu bilinmelidir.
Bu düşünceyle yapılan saldırıları arkadaşlarım adına da esefle kınadığımızı söylemek istiyorum.
Biz Türk Sineması’nın dünyaya açılmasından söz ediyoruz. Bazı insanlar ise hala “lokal olsun bizim olsun” düşüncesindeler. Ama bu festivalin oluşumuna katkıda bulunan, başta Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel olmak üzere Festival’in Başkanı Engin Yiğitgil’in her zaman yanındayız ve hepimiz bu festivali giderek festivaller dünyasının bir markası haline getirmek için sonuna kadar ve sonsuza kadar azimle çalışacağız.