ALİCE´İN GİDİŞİNE EN ÇOK HAŞMET BABAOĞLU ÜZÜLDÜ

Digiturk´te izleyici ile buluşan ´Alice´ adlı kanalın yılbasından itibaren yayınına son verilecek. Vatan gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu ´Alice´e duygulu dolu bir yazıyla veda etti.

Google Haberlere Abone ol
ALİCE´İN GİDİŞİNE EN ÇOK HAŞMET BABAOĞLU ÜZÜLDÜ

Alice'nin harikalar diyarına veda!

İnsan buna üzülür mü, diyeceksiniz biliyorum. Üzülür tabii. Hafif hafif, ara ara üzülebilir.

Televizyon ekranını açıp uzaktan kumandada Digiturk'un 54 no'lu kanalına bastığı her seferde sol köşede çıkan logoya bakarak "ayrılık vaktine az kaldı" diye düşünüp canı sıkılabilir insanın.

İtiraf edeyim ki, bende öyle oluyor.

Neden mi bahsediyorum?

Alice kanalının yılbaşından itibaren ekranda yer almayacağını öğrendiğimden beri içine girdiğim ruh halinden bahsediyorum.

Alice.

Adı da ne güzel, değil mi?

Bu kanal eve Digiturk bağlattığımdan beri beni "harikalar diyan"nda dolaştırıyordu. Ona kalpten bağlıydım.

Hasbelkader futbol da yorumluyorum ya, eşim dostum Digiturk kanalları içinde Lig TV'ye özel bir önem verdiğimi düşünüyorlardı. Profesyonel gerekler açısından belki öyleydi ama işin aslı başkaydı. Sevgili kanalım hep Alice oldu...

Beni çok yakından tanıyanlar evin kapısından girince ilk iş, MTV veya VH1 müzik kanallarını açtığımı sanıyorlar. Akıllarından geçeni anlıyorum, haklılar.

Ama gerçek başka...

Hangi saatte olursa olsun, evimin kapısından girip koltuğun veya sehpanın üzerindeki uzaktan kumandaya uzanabildiğim ilk anda Alice'nin numarasına dokunuyordum.

O ıslak taşların üzerine bir kovadan dökülen elmaların, domateslerin görüntüsü en sıkıntılı günlerimde beni kaç kez hayata yeniden bağladı.

Sicilya'da metruk bir villanın kapısına uzanan yoldaki akasyaların kokusu sanki ekrandan çıkıp burnuma kadar geliyordu.

Bir odun fırınına sallandırılmış bakır kapta ağır ağır pişen sütlü buğday, Napoli'nin bir ara sokağında işe gidenlerin ellerine tutuşturulan ev işi pizzalar, Cenova yakınlarında bir balıkçı barınağının önüne kurulmuş masanın üzerinde pişirilmeyi bekleyen kabukları kıpkırmızı böcekler.

Sonra bütün sükûnetiyle Toskana kırları, bütün cıvıl cıvıllığıyla Madrid gecelen, bir çatı katına sığıştırılmış yatak odasını saray kadar büyük gösteren mimari beceri ve zevkin baş döndürücülüğü.

Hepsi beni büyülüyor, tedavi ediyor, eğlendiriyordu.
Mesele hangi yemeği yapalım, hangi yatak örtüsünü alalım, duvarlan ne renk boyasak meselesi değildi. (Şimdi Alice'nin yerine gelecek olan Home TV'nin "meselesi" biraz böyledir!)

Alice'de mesele güzellikti.

Hayata durup bakmaktı.

Durup bakınca görülenlerin mucizevi niteliğiydi.

Şu son bir yılda ne çok şey kopup gitti hayatımdan.

Alice'de durmadan tekrarlanan konuları her seferinde bir sinema filmi izler gibi izlememe burun kıvıran sevdiklerim de dahil bunlara.

Şimdi gitme sırası demek ki Alice'ye gelmiş.

Çünkü başka çaresi yok.

İtalyan lezzet ve güzel yaşam kanalı Alice aslında bir yıldır sadece İtalyan izleyiciye yayın yapıyor ve interaktif özellikler taşıyor. Medyatava.net'ten öğrendiğime göre Digiturk üyelerinin beğenisini göz önüne alarak özel izinle bize bir yıl daha Alice izleme imkânı vermiş. (Az buz "güzellik" değil yaptıkları, sağolsunlar!)


Artık son haftalardayız anlayacağınız.

Yakın çekimde sihirli taşlar gibi gözüken baklalara, Fransa taşrasını sarıp sarmalayan lavanta tarlalarına, bir bardak Capuccino'nun üzerinde git gide büyüyen köpüğün göz alıcılığına, esspresso'ya elmas muamelesi yapan acayip ciddi Romalı garsona, o çatısı al kırmızı, duvarları bembeyaz evin penceresinden içeri giren ve beni her seferinde sarhoş eden güneşe.

Hepsine son kez bakıp belleğimize kazıyacağımız haftalar bunlar, aklınızda olsun.

Teşekkürler Alice ve hoşça kal!

Etiketler Haşmet Babaoğlu
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin