RATING TARTIŞMALARININ ORTASINDA BİR KADIN OLMAK!
Bu yazıyı yazıp yazmamayı uzun zamandır düşünüyorum aslında; gereği var mı ya da uğraşmaya değer mi diye.. Ama dün gece Habertürk’te yararlanan Sevilay Yükselir ile Olaylar ve Gerçekler programından sonra bu gidişe bir son vermem gerektiğine inandım.
Aslında içimden çok ağır sözler sarf etmek geliyor ama ben bir akademisyenim, bir iletişim hocasıyım ve işim aklı başında davranmak; hakaret etmeden, şiddet uygulamadan iletişim kurabilen "insan" lar yetiştirmek. Bu yüzden içimden gelenleri frenliyorum.. Sadece bir insan, bir hoca, bir eş ve belki daha önemlisi bir kadın olarak Fatih Altaylı’nın uzun süredir yazıp söylediklerine bir tepki vermem gerektiğini düşünüyorum.
Fatih Altaylı ve eşim Ali Atıf Bir arasında uzun süredir devam eden çeşitli anlaşmazlık ve tartışmalar var. Bunu zaten tüm basın ve okuyucular biliyor. Köşe yazarları arasında “düzeyli” tartışmaların yaşanmasının mesleğin gelişimi ve insanların doğru haber alma hakkına sahip olabilmesi açısından oldukça gerekli ve önemli olduğuna da inanıyorum. Ancak söz konusu tartışmalar, odağından uzaklaşıp yanlış yerlere saptığında hele ki toplumun sağlıklı bir biçimde kendini üretebilmesinin en önemli yapıtaşı olan “ailenin kutsallığı”na ve mahremiyetine zarar vermeye başladığında buna karşı çıkılması ve tüm basın mensuplarının bununla kendilerine yapılmışçasına mücadele etmesi gerektiği inancındayım.
Fatih Altaylı’nın kişiliği, gazeteciliği, aldığı eğitim ya da yeterliliğini tartışmak niyetinde değilim. Ancak iş, kendi kişisel hırslarını tatmin etmek ya da Ali Atıf Bir’i toplum gözünde rencide edebilmek adına şahsıma da gönderme yapılacak kadar gereksiz ve düşük bir tartışma düzeyinde geldiğinde bir kadın olarak söylenenlerden büyük bir rahatsızlık duyduğumu belirtme ihtiyacı içerisindeyim.
Fatih Altaylı, dün geceki televizyon programında “AGB ve rating sistemindeki tartışmalar” gibi şahsımla yakından uzaktan alakası olmayan bir alan üzerine konuşurken konuyu, sistemi bağımsız denetmen olarak 11 yıl denetlemiş olan eşim Ali Atıf Bir’e getirmiş ve “öğrencileriyle evlenmeleriyle tanınan bir adam” şeklinde bir ifade kullanmış. Kullanmış diyorum çünkü bu sözleri sarf ettiğini gecenin bir saati babamın üzüntü içinde telefona sarılıp beni araması ve “bu adam ne yapmaya, ne demeye çalışıyor, sen benim kızımsın ve bir yazıda ya da bir televizyon programında konu ile hiçbir ilgisi olmadan kızımın şahsına hakaret olan bir şekilde dile getirilmesinden çok rahatsız oluyorum. Eğer bu konuda siz bir şey yapmayacaksanız ben her türlü yasal mücadeleyi vereceğim artık yeter” demesi üzerine haberdar oldum.
Ve devamında bugün okula derse geldiğimde bazı öğrencilerimin “hocam akşam Fatih Altaylı’nın ettiği sözleri duyduk ve çok rahatsız olduk. Rating konusundaki bir tartışmanın ana ögesi Ali Atıf Bir hocanın eşi mi olmalı” dediklerinde akşamki üzüntü ve kızgınlığımı bir kere daha yaşadım.
Tüm bu nedenlerle öncelikle şu konuya açıklık getirmek gerekiyor. Ben Ali Atıf Bir ile evlendiğimde Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’ndeki akademisyenliğimin 4. YILINDAYDIM. YANİ 4 YILDIR HOCAYDIM. Doktora eğitimime devam ediyordum ve 27 yaşındaydım. Ve Ali Atıf Bir “DOKTORA” programının bir dersinde benim hocam oldu. Oysa Sayın Altaylı, “öğrencileriyle evlenmeleriyle ünlü adam ifadesiyle sanki 17 yaşındaki bir üniversite öğrencisiyle hocası arasında uygunsuz bir durum yaşanmış gibi bir algı yaratmaya çalışıyor. Kaldı ki insanların kaç yaşında aşık olup kimlerle evleneceğine karar vermenin kimsenin üzerine vazife olmadığını düşünüyorum.
2004’ten bu yana 4 yıldır devam eden mutlu bir evliliğimiz ve değer verdiğimiz bir aile hayatımız var. Sayın Altaylı’nın Ali Atıf Bir ile arasında geçen fikir tartışmaları esnasında benden kendine ait görüş ve duyguları olmayan ve hocası tarafından öğrenciyken ayartılmış bir kız çocuğuymuşum gibi bahsetmesini kabul etmiyor ve istemediğim halde kendimi bu tartışmaya dahil etmek durumunda hissediyorum.
Fatih Altaylı tarafından sarf edilen söz konusu ifadeler, içinde bulunduğum akademik camia, öğrencilerim ve en önemlisi ailem tarafından üzüntü ve şaşkınlıkla karşılanmıştır. Bir kadın olarak beni incittiği halde bu tartışmaya daha önce hiçbir şekilde müdahil olmamıştım. Fakat çevremin ve öğrencilerimin yanlış bilgilendirilmesi ve ailemin üzülmesi bu açıklamayı yapmama sebep olmuştur. Bundan sonra da bu tür tartışmaların içinde yer almak istemediğimi ve konu hakkında daha fazla yorum yapmayacağımı belirtir, ailenin kutsallığı ve mahremiyetini kişisel çıkarlar adına kirletmemek gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isterim.
Saygılarımla
Yard. Doç Dr. Çisil Sohodol Bir
