Apaydın'da Ne Gördüm?
Doğrusu o zaman bu kadar tartışılabileceğini düşünmemiştim. Aylar aylar önce baharın son günlerinde Hatay'a ilk giden gazeteci grubu içindeydim. Reyhanlı'dan Cilvegözü'ne giden yol üzerinde çok da kolay bulunan bir yer değildi.
Epeyce bir soruşturma sonrasında Apaydın kampının önüne kadar
gitmeyi başardık. Bölgedeki köylüler bile oradan bahsederken "haa o
askerlerin kaldığı kampı arıyorsunuz" diyorlardı. Bölgede herkes
orada hassas isimlerin kaldığından haberdardı.
Ben, kameraman arkadaşım Selim Türk ile kapısına gittiğimde
Suriye'li bir gencin kullandığı beyaz bir araba kampın önündeydi.
İçeriden birilerini bekliyordu belli ki. Bize "siz giremezsiniz ama
ben isterseniz birilerini dışarı çıkartayım konuşmak için" demişti.
Nazikti.
Birazdan içeriden TSK mensubu yanlış hatırlamıyorsam, Albay
rutbesinde bir askerimiz kapıya geldi. Gayet nazik ve güleryüzlü
bir şekilde karşıladı. O zaman, Apaydın Kampı Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin denetim ve kontrolünde olduğunu düşünmüştüm. "Ahu
hanım rica ediyorum, hassas bir süreç. Mekanı yakından da uzaktan
da görüntülememenizde fayda var" demişti. Biz yine 1 km oteden az
da olsa görüntülemiştik.
Bizlerin yaklaştırılmadığı Apaydın Kampı'na Ortadoğu'da çok borusu
öten bir TV kanalının özel araçlarla götürüldüğünü, Türk Dışişleri
tarafından eskortla içeri alındığını, oradan uydu antenlerle Suriye
içindeki muhaliflere yayın yapıldığını çok sonra öğrendim.
Bütün yabancı gazetecilerin de kamplara Türk basınından daha fazla
götürüldügünü, bütün Batı basının isteklerinin ikilenmeden kabul
edildiğini, özel roportajlar ayarlandığını da birkaç gün sonra
öğrendim.
O günden bu yana Hatay'daki operasyonun ne anlama geldiğini
yorumlamayı bıraktım. Orada Türk basınının görüntüleri sildirildi,
kendi toprağımızda gözaltına alınma tehdidi yaşadık.
Onun için altı ay sonra başını bağlayarak Apaydın'a giren Rus
gazeteci ya da her neyse haberine hiç şaşırmadım. Kimbilir belki
biz de Arap hemşire kılığında filan girebilirdik. Esad rejiminin
müttefiki Rusya'dan bir kadın gazeteci bile örtünerek Apaydın'a
girebildiyse, herkes her kılıkta girebilirmiş.
Ahu Özyurt'un cnnturk.com.tr'deki yazısının devamı için