Sayım Çınar / sayimcinar@gmail.com
Berlin’de cinayetler işleyen becerikli bir katil. Zeus’un ağzından parşomenlere, insan kanıyla enfes destanlar yazan bir şair. İşlediği cinayetlerle unutulmuş tanrıları yeniden uyanmaya çağıran bir çılgın. İnsanlardan nefret ettiği için, Tanrı olmaya kalkışan bir ölümlü. Babasıyla hesaplaşmak için Olimpos’a çıkmaya hazırlanan bir çocuk...
Kayıp Tanrılar Ülkesi, Avrupa’nın en renkli, en kaotik, en çarpıcı kentlerinden biri olan Berlin’de başlayıp, Anadolu’da antik Pergamon kentinin surlarında son bulacak soluk soluğa bir serüven.
Ahmet Ümit’in Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkacak olan yeni romanı Kayıp Tanrılar Ülkesi, polisiyeyi, arkeolojiyi ve mitolojiyi harmanlayan usta işi bir roman.
Kayıp Tanrılar Ülkesi, 15 Haziran’da tüm kitapçılarda.
Kitaptan bir parça sadece MedyaTava'da
Ahmet Ümit, merakla beklenen Kayıp Tanrılar Ülkesi kitabından çok özel bir parçayı, MedyaTava'dan Sayım Çınar'a verdi.
İşte, sadece o bölüm;
"Unutmanın bedelini ödeyecek unutanlar!"
Unuttuğunuz yerden başlayacağım. Adımın silindiği son şehirden, son heykelimin parçalandığı son tapınaktan, son kâhinimin son kehanetinin son sözünden, sunaktaki son kurbanın tüten son etinden, sevgiyle, saygıyla, korkuyla yalvaran son kulumun son duasından.
Ne zamanın acımasızlığı, ne insanın vefasızlığı, ne ufalan taş, ne eriyen mermer, ne çürüyen ahşap, ne sözün çaresizliği, ne duanın kifayetsizliği; hiçbiri ama hiçbiri önleyemeyecek gelmekte olan hükümranlığımı. Yine şimşeklerle parçalayacağım gökyüzünü, yine yıldırımlar yağdıracağım ışıklı şehirlerinizin üzerine, seller içinde bırakacağım lanetli ülkelerinizi, hastalıklar tebelleş edeceğim başınıza, aptal krallarınızı kandırıp savaşlar çıkartacağım, yine besili balıklarla dolduracağım denizlerinizi, yine ballı yemişler bahşedeceğim bahçelerinize, altın rengi tahıllarla bereketlendireceğim tarlalarınızı, doğurgan hayvanlar bağışlayacağım ağıllarınıza. Eskisi gibi yeniden yakaracaksınız bana, yine korkuyla diz çökeceksiniz önümde, saygıyla sıraya gireceksiniz tapınaklarımda, adımı anarken titreyeceksiniz tepeden tırnağa.
Yeniden hatırlayacaksınız sizden ne kadar nefret ettiğimi, sizi ne kadar sevdiğimi, sizden ne kadar kuşku duyduğumu, size ne kadar güvendiğimi. Atalarınızın, dedelerinizin, babalarınızın unuttuklarını da hatırlayacaksınız birer birer. Ne kadar acımasız olduğumu da hatırlayacaksınız, ne kadar merhametli olduğumu da. Dizginsiz öfkemi de hatırlayacaksınız, sonsuz şefkatimi de. Sizi belalardan nasıl koruduğumu, dertlerden nasıl uzak tuttuğumu da hatırlayacaksınız, başınıza getirdiğim felaketleri de.