AB UYUM PAKETİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİK FEHMİ KORU´YU SEVİNDİRDİ

Meclis´e sunulan 6. uyum yasasında yalnızca "Türkçe´den başka dillerle kamu/özel radyo ve televizyonlarda yayın yapılabilmesine izin veren" maddede değişiklik yapıldı. Yeni Şafak yazarına göre, bu maddedeki düzenleme "Gerçekten mi" dedirtecek kadar önemli.

Google Haberlere Abone ol
AB UYUM PAKETİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİK FEHMİ KORU´YU SEVİNDİRDİ

Gerçekten mi?



Türkiye, Avrupa Birliği (AB) yolunda kendisinden bekleneni yapacak, demokrasinin önüne kanallar açmak üzere hazırlanan yeni uyum yasalarını çıkaracak mı gerçekten?



Aslında bu soruya ihtiyaç bırakmayan bir gelişme dün yaşandı ve bir süreden beri üzerinde hazırlıkları sürdürülen '6. uyum yasası paketi' Meclis'e sunuldu. Pakette, Türkçe'den başka dillerle kamu/özel radyo ve televizyonlarda yayın yapılabilmesine izin veren, terörle mücadele yasasında yer alan düşünceyi yasaklayıcı maddeyi değiştirerek propagandayı suç olmaktan çıkaran düzenlemeler var. Hükümetin, asker-sivil ilişkilerini demokratik bir düzleme çekmeye dönük hazırlıkları da sürüyor...



Birkaç madde değişiyor diye bu denli sevindiğimizi gören şaşırabilir. Oysa, yeniden düzenlenen bir-iki maddeden çok daha derin bir şeyler oluyor Türkiye'de... Yasa değişiklikleri o olan-biten olumlu gelişmelerin dışa vurumu yalnızca... Bu durumda olanın adını koymakta yarar var: Türkiye, neredeyse Cumhuriyet'in kurulduğu ilk günden buyana süregelen korkularını arkada bırakıyor...



Cumhuriyet, çöken bir imparatorluğun yıkıntıları üzerine ve Anadolu topraklarına zorla sığarak kurulduğu için, kendini hiçbir zaman güvende hissedemedi. Her ülkenin dostları ve düşmanları vardır; Türkiye Cumhuriyeti ise, tehdit değerlendirmesini, kimsenin kendisi hakkında iyi hisler beslemediği, dört bir yanının düşmanlarla çevrili olduğu temel kabulüne dayandırıyor. 50 yıldır NATO üyesi Türkiye, 40 yıldır AB üyesi olmaya çabalıyor; ancak, ülke güvenliğinden sorumlu olanları biraz deştiğinizde, NATO ve AB üyelerinin toprak bütünlüğümüzü içlerine sindiremedikleri görüşünün etkisinde bulunduklarını hissedebiliyorsunuz.



Herkesi düşman gören, müttefiklerinden bile korkması gerektiğine inanan bir insanın geliştirebileceği ne kadar psikolojik rahatsızlık olabilirse, Türkiye de, ülke olarak, aynı semptomları dışa vuruyor. Düşman sadece dışınızda olmaz, dış-düşman ülkenin içini de rahat bırakmaz... Bu sebeple, Türkiye, Cumhuriyet'in ilk yıllarından beri mücadele ettiği halde 'iç düşmanların' da hakkından gelemiyor. Sürekli düşmanlar her zaman baş ağrıtıyor; bazı düşmanlar ise geçici, ancak biri gitse bir diğeri mutlaka onun yerini alıyor. Dilimizde en çok kullanılan deyimlerden birinin "Su uyur düşman uyumaz" olması elbette boşuna değil.



Meclis'e sevk edilen ve sevk edilmesi beklenen uyum paketleri, Türkiye'nin 'korkuları' ile doğrudan ilgili konularda yasal düzenlemeler öngördükleri için önemli. "Türkçe'den başka dillerle yayın" denildiğinde akla ilk gelebilecek İngilizce ve Fransızca gibi dillerde yayın esasen yıllardır yapılabiliyor; ancak Türkiye'de konuşulan Türkçe-dışı dillere yayın izni getirilmesi bir yenilik. Terörle mücadele yasasında düşünceyi yasaklayan maddenin değişmesi de öyle. Darısı, diğer yasalardaki kısıtlamaların ve yanlışlıkların başına... İdarenin bütün tasarruflarını yargı denetimi altına sokan, demokrasi alanını genişleten, "Yasakçılık yasaktır" anlayışını yansıtan her yeni düzenleme, ülkenin çağdaş dünya ile mesafesini biraz daha kısaltacaktır...



Hükümet, AB yolundaki bu zorunlu adımları bile, ülkeye özgü şartlar yüzünden, bayağı tedirginlikle atabiliyor. İtirazlar geldiğinde, "TCK 312. madde bu işe yeter" gibi, fikri hâlâ suç sayan bir başka maddenin ardına sığınma kolaycılığının bundan başka bir anlamı olamaz. Terörle mücadele yasasında fikri yasaklayan maddeler hep vardı, terör önlenebildi mi? Kötüye kullanılabilir diye özgürlükleri sınırladık da ileriye mi gittik? Cezaevleri yazarlar-çizerlerin ikinci adresi olunca rahat edebildik mi? Hak ve özgürlükleri en geniş biçimiyle yaşayabilen, demokrasiye güvenen bir ülke olalım; belki rahat, huzur ve refahı o sayede yakalayabiliriz...



Bunca yıl özürlü bir demokrasiye alıştığımız, sözü-yazısı özdenetime tâbi bir ülkede yaşadığımız için, Meclis gündemine giren ufku genişletme amaçlı yeni düzenlemeler hepimizi şaşırtıyor. Rüyadaymışcasına, "Gerçekten mi?" diye soruşumuz bundan...



Bundan üç-beş yıl sonra, korkuların pençesinde yaşadığımız onca yıllık geçmişi değerlendirirken, "Boşuna korkmuşuz" diyeceğimiz ise şimdiden kesin. Korkularımızdan başka korkacağımız bir şey yok çünkü...

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin