"BEN ACIDAN KIVRANIRKEN..."
Sonra, saat 18.00’da Medguriye’den çıkıp Sarayova’ya doğru yola koyulduk. Yağmur yağmaya başladı. Arkadaşlar oldukça sevinçli idiler. Boşnak, Karadeniz ezgileriyle coşup şarkılar söylerken, benim sırtıma bir ağrı geldi. Gittikçe enseden, sırta ta omiriliğin aşağısına kadar indi. Kıvranıyor, kimseye bir şey söylemiyordum. Sonra yemek için Jablenica’da kuzu çevirmecide durduk. Kuzu çok lezzetli ancak çok da tuzluydu. Sırt ağrımı arkadaşlara söyledim, üşütmüşsündür dediler. Ahmet Erdur kulunç yakaladığı belirterek ovdu, sonra onun sırtıma vurmasını istedim. Ağrı bir türlü dinmiyordu. Bir an önce Sarayova’ya varmak niyetiyle otobüse bindik. O sırada Nihal Şaylan hanım ağrı kesici olarak Parol verdi, ancak bana mısın demedi. Bir türlü Sarayova’ya varamıyorduk. Ben acıdan kıvranırken, Işık hanım sırtıma ağrı kesici merhem sürdü. Olmadı.
O sırada Nihal hanım, “bende tansiyon aleti var bir ölçelim” dedi. Ölçünce 22,5/13 çıktı.
“Hoca çok kötü durumda” dediler. Sitare İstanbul’dan ünlü kalp damar cerrahi Prof. Dr. Ergun Demirsoy’u aramış.
“Her an beyin kanaması geçirebilir, ya da inme inebilir” deyince, cankurtaran çağırmışlar. İki tane dil altı kapril emdirdiler.
Sonra çantamdan bir Benipin-8 yutturdular. Ne var ki tansiyon düşmüyordu.
Biz Saraybosna’ya ulaştıktan 45 dakika sonra cankurtaran geldi. Tansiyonumu ölçtüler, 20/10. Elektromu çektiler, “kalpte sıkıntı yok” dediler. Oysa bir hafta önce, Kuşadası’nda geçirdiğim kalp sektesi sonucu, üç damarımın biri %95 tıkalı çıkınca İzmir’de ivedi olarak Doç. Dr. Ahmet Taştan, bir stent koymuştu. Ne var ki sol karotis de (şah damarı) %75 tıkalıydı. Orası için Coraspin-100 ile Karum kan sulandırıcıları alıyordum.
Cankurtaran içinde bir iğne vurdular. Gelinimiz Maya’nın ısrarıyla hastaneye yatırılmak üzere cankurtaran yürüdü. Ne var ki yolda, durdu. Tramvay bir kişiye vurmuş, hareketsiz, kanlar içinde yatıyordu. Beni yataktan indirip oturağa oturtup onu yatağa taşıdılar. Benim için çağırdıkları can kurtaran 30 dakika sonra geldi. Aynı sorular. Damar yolu açmak için epeyce kolumda damar aradılar bulmadılar. Saat akşam 11.30 olmuştu. Sonunda sol koldan bir damara girip damar yolu açtılar. Yatağa yatıp paldır küldür yola koyulduk. Bosna Hersek’te can kurtaranlar Türkiye’deki gibi ciyak ciyak alarm çalmıyorlar. Sessiz gidiyor. Hastaneye girdik, beni oturağa oturttular. Bir süre orada bekledim. Sonra odaya aldılar. Tansiyon ölçtüler, 22/10 idi. Düşmüyordu. Bir genç doktor hanım, bir Daris erkek hemşire ile stajer İlhana adlı kız vardı. O benimle akıcı bir İngilizceyle konuşuyordu. Elektro çektiler. Olumsuzluk görmediler. Ancak düşmeyen yüksek tansiyon beyin kanaması yapabilirdi. Tansiyon için yüksek doz bir iğne daha vurdular. Sırt ağrılarım sürüyordu, onun içinde bir ağrı kesici vurdular. Bir süre daha gözetimde kaldım. Sonunda tansiyon 13/7,5’a düştü. Sırt ağrım azalmıştı.