İşte Sözcü Çelik'in açıklamalarından satır başları:
Cumhurbaşkanımız, Terörsüz Türkiye hedeflerine ulaşabilmek için gösterilen hassasiyetin azami düzeyde tutulmasını ve hassasiyetin korunmasını ve tüm birimlerin eksiksiz bir şekilde yerine getirmesini ifade etti.
Dün tabi insanlık tarihinin bugün en önemli katliamlarından birine imza atan Netanyahu şebekesinin ve bu soykırımı insanlık tarihinin en acı faturası olarak insanlığın önüne getiren bu katliam şebekesinin bu eylemlere başladığı 7 Ekim'in yıl dönümü. Burada bir kere daha ayın 5'inde İnsanlık İttifakı'nın parçası olarak İstanbul'da ve çeşitli illerde sokaklara çıkan ve İnsanlık İttifakı adına bu soykırıma karşı duran bütün vatandaşlarımızı, bütün sivil toplum örgütlerini bir kere daha tebrik ediyoruz. Şükranlarımızı sunuyoruz.
"İSRAİL'İN BARBARLIĞINI LANETLİYORUZ”
Aynı şekilde bizim kadın kollarımız da güçlü bir farkındalık yaratmak üzere bir eylem farkındalığı oluşturdu. Kadın kollarımızın bu kadar geniş katılımla, bu kadar etkili bir şekilde yaptığı bu faaliyet sebebiyle de özellikle annelerin verdiği mesaj olarak son derece kıymetli olduğunu ifade etmek isteriz. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Sumud filosu ile ilgili olarak vatandaşlarımız İsrail tarafından hukuksuz bir şekilde alıkonulan vatandaşlarımız ülkemize getirildi. Bunların karşı karşıya kaldığı muamele uluslararası hukuk açısından suçtur. Ve bu Netanyahu hükümetinin barbarlığının, hukuk tanımazlığının bir göstergesi olarak bir kere daha kayda geçmiştir.
“KATLİAM DIŞINDA İŞ BİLMİYOR”
Bunların her alanda zorbalık, barbarlık, katliam dışında bir iş bilmediği, bütün insanlığın önüne bu ajandayı dayakla çalıştığı bir kere daha görüldü. Dünyanın çeşitli milletlerinden kendi vatandaşlarımızın da içinde olduğu bu filo, Gazze'ye açlığı bir soykırım olarak dayatan bu insanlık dışı muameleye karşı insani değerleri, insan haysiyetini korumak üzere ortaya çıkmış bir iradedir. Günün sonunda fiziken engellenseler de Gazze'nin mesajını tüm dünyaya duyurarak, Gazze'nin mesajını Akdeniz'den tüm dünyaya yayarak amacına ulaşan bir eylem yapmışlardır. Şimdi benzer şekilde, biz İnsanlık İttifakı'nın parçası olarak Gazze'deki çocuklara, kadınlara, orada mahrum bırakılmışlara elimizi uzatmaktan hiç vazgeçmeyeceğiz diyerek, yoluna devam eden özgürlük filosuna da benzer bir İsrail barbarlığının saldırısı gerçekleşti.
Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesiz değerli milletvekillerimizi, vatandaşlarımızı, dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş değerli aktivistleri, İsrail her zamanki barbarlığıyla kaçırdı, alıkoyuyor. Bunu bir kere daha buradan AK Parti Genel Merkezi'nden en güçlü şekilde lanetliyoruz. Bu bir kere daha hukuksuzluğun ilanıdır. Bir kere daha Netanyahu Hükümeti'nin insani olan, medeni olan her şeye karşı düşmanlığının ilanıdır. Sayın milletvekillerimizi, vatandaşlarımızı ve o filoda bulunan İnsanlık İttifakı'nın bütün üyelerini derhal serbest bırakmalıdırlar.
“İŞLEDİKLERİ SUÇLARIN HESABU SORULACAK”
Bu işledikleri suçların hepsi eninde sonunda hesabı sorulacak suçlardır. Burada haksız ve hukuksuz bir şekilde, şiddet uygulayarak, tutukladıkları, alıkoydukları aktivistleri açlığa mahkum ederek, kötü koşullara mahkum ederek, bir kere daha aslında insanlık dışı karakterlerini göstermiş oluyorlar. Sumud Filosu'nun üyelerinin anlattıkları, ortada bulunan şeyin, birilerinin İsrail'in güvenliği diye sunmaya çalıştığı şeyin, aslında insanlığın bütün değerlerine düşman bir yaklaşım olduğunu bir kere daha göstermiştir. O sebeple bir an evvel hızlıca onların serbest bırakılması gerekiyor, bu hukuksuzlukların hepsi kayda geçiyor ve günün sonunda bütün kurumlarımız, Cumhurbaşkanımızın talimatıyla milletvekillerimizin, vatandaşlarımızın ve diğer ülkelerden aktivistlerin oradan çıkarılması için gereken iradeyi gösteriyorlar. Sumud Filosu'nun da olduğu gibi gönderdiğimiz uçak pek çok milletten aktivisti Türkiye'ye getirdi ve buradan ülkelerine gittiler. Şimdi de bir kere daha onlara en güçlü şekilde sahip çıkacağız. Tabi bu Birleşmiş Milletler toplantısında da görüldüğü üzere artık İsrail'in yanında durmak, İsrail ile ilgili bir cümle sarf etmek gibi bir yaklaşım, kim yaparsa onun için bir utanç vesilesidir.
CUMHURBAŞKANI AYLARDIR FİLİSTİN ÜZERİNDE DURUYOR
Birileri, bazı ülkeler dün 7 Ekim'in yıl dönümünde İsrail ile dayanışma adı altında İsrail bayrağı dalgalandırarak veya İsrail'e destek mesajları açıklayarak maalesef tarihten hiç ders almayan, tarihe ve insanlığa dair hassasiyetler konusunda ne kadar zayıf olduklarını gösteren bir yaklaşım gösterdiler. Bunların hepsi aslında soykırım sürecine destek veren imzalar olarak tarihe düşürmüş notlardır. Ama bunun karşısında Cumhurbaşkanımızın aylardır, yıllardır yaptığı çağrıyla mutabık bir şekilde Filistin Devleti'ni tanıyan, Filistin Devleti'nin bağımsız, hür, başkenti Doğu Kudüs toprak bütünlüğüne sahip bir şekilde var olması gerektiğini ifade eden devletlerin sayısının atması da büyük bir sevinç kaynağıdır. Bu giderek artan bir noktaya gelmiştir. Bunun daha da ileri noktalara taşınacağını değerlendiriyoruz.
MISIR’DAKİ TOPLANTIYA DEĞİNDİ
Bugün Mısır'da bir toplantı var biliyorsunuz. Burada Başkan Trump'ın planı çerçevesinde ateşkesin sağlanması, daha sonra da kalıcı barışa geçilmesiyle ilgili sürecin yol haritası üzerine çalışılıyor. Türkiye'de o toplantıda. Burada bu plan ortaya çıktığı andan itibaren Hamas'ın barış odaklı ve diplomasi boyutu son derece güçlü ve incelikli cevabının takdire şayan olduğunu ifade etmek isteriz. Başkan Trump'ın ateşkesin sağlanması ve barışın sağlanması ile ilgili başlattığı girişim çerçevesinde Hamas barıştan yana olduğunu, ateşkesten yana olduğunu, diplomasiden yana olduğunu hem bu soykırım katliamının bitmesi gerektiğini hem de bu çatışmaların bitmesi gerektiğini ifade eden gayet iyi kademelendirilmiş, iyi enerjisi iyi kurgulanmış, işçiliği üzerinde iyi çalışılmış bir cevap yayınları.