DEM Parti Eş Genel Başkanı , partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
Bolu Kartalkaya'da Grand Kartal Otel'de 78 yurttaşın yaşamını yitirdiği yangın faciasına değinen Hatimoğulları, "Bu felaketlerin sebebi 'biz devleti şirket gibi yöneteceğiz' diyerek yurttaşı müşteri olarak gören, canını değersiz bir eşyaymış gibi gören iktidarın ta kendisidir" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a istifa çağrısı yapan Hatimoğulları, "Başta Kültür ve Turizm Bakanı olmak üzere bu felakette sorumluluğu olan bütün yetkililer derhal ama derhal istifa etmelidir." ifadesini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik başlatılan soruşturmaya tepki gösteren Hatimoğulları, "Kimse karnından konuşmasın. Olası rakiplerini yargı yoluyla yarışın dışına itmeye çalışmak hukuksuzluktur, antidemokratikdir. İktidara soruyorum; yakında insanlar konuşmaya başlamadan, daha düşünürken mi soruşturma açacaksınız? Zira size göre düşünen ve konuşan her insan tehlikelidir" dedi.
ÖCALAN'IN MESAJLARINI AÇIKLADI
DEM Parti heyeti ile terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın ikinci İmralı görüşmesinden bahseden Hatimoğulları, "Hepimizin merakla beklediği ikinci İmralı görüşmesi gerçekleşti. İmralı görüşmesinde neler konuşuldu, İmralı görüşmesinden çıkan yol haritası elbette ki Türklerin, Kürtlerin ve bütün halkların merakla beklediği bir konudur. Sayın Öcalan'ın yurttalarımıza gönderdiği selamı sizlerle paylaşmak istiyorum" ifadelerini kullandı.
Tülay Hatimoğulları ayrıca ikinci İmralı görüşmesinde Öcalan'ın mesajlarını şu ifadelerle aktardı:
"Öcalan görüşmede şunları ifade etmiş: Çalışmalarıma devam ediyorum demiş. Kamuoyunun merakla beklediği görüşmeye ilişkin 'Türkiye toplumunu ilgilendiren bazı önemli hususları da şu şekilde sizlerle paylaşmak isterim:
Küresel ve bölgesel ve ulusal krizlerin üst üste bindiği tarihsel bir dönemden geçtiğimizi değerlendirmiştir. Bu üst üste binmiş kriz döneminde Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi ile ilgili oyalama, zaman kazanma, bekle-gör politikalarına tevessül etmek Türkiye halklarına yapılacak en büyük kötülük olur demiş.
Bu kapsamda, meseleyi şiddet ve çatışma zemininden demokratik hukuk ve demokratik siyaset zeminine çekmeyi hedeflediğini bir kez daha bu görüşmede de ısrarla vurgulamıştır. 22 Ocak tarihindeki görüşmede mevcut sorunların ancak demokratik hukuk yoluyla kökten çözümünün önemle vurgulamış.
Sürekli beka kaygısı üreterek işçi ve emekçinin alın terini güvenlik politikalarına harcandığı, yoksulluğun derinleştiği, hukuksuzlukların sıradanlaştığı, sömürünün yaygınlaştığı, kadın ve çocuk düşmanlığının arttığı bu kısır döngüden çıkmanın yol haritasını sunmaya hazır olduğunu ifade etmiş.
Türkiye'nin bütün prangalardan kurtulmasının zeminini oluşturmaya hazır olduğunu güçlü bir şekilde dile getirmiştir.
Ayrıca son görüşmede heyetimize Bahçeli'nin yaklaşımının devlet aklıyla buluşması halinde barışa hizmet edecek tarihsel bir çıkışa vesile olacağını belirtmiştir.