Emekli Büyükelçi Vefa Ocak vefat etti

Emekli Büyükelçi Vefa Ocak hayata veda etti. Haberi, diplomasi muhabiri Semih İdiz, sosyal medya hesabından duyurdu.

Google Haberlere Abone ol
Emekli Büyükelçi Vefa Ocak vefat etti

Emekli Büyükelçi Vefa Ocak, hayatını kaybetti. Emekli Büyükelçi Ocak, dün hayatını kaybetti. Haberi, diplomasi muhabiri Semih İdiz, sosyal medya hesabından "Üzüntüm sonsuz. Can dostum (Em.B.E.) Vefa Ocak'ı kaybettik. Huzur içinde yat güzel insan" mesajıyla duyurdu.

Kendi kaleminden: Vefa Ocak kimdir?

English High School For Boys ve Robert Academy’deki yıllarımı yaşarken galiba onların gerçek değerinin bilincinde değildim. Şimdilerde ise retrospektif düşündüğümde -müfredatıyla, öğretmenleriyle, öğretme yöntemleriyle, yoldaş öğrencileriyle ve somut fiziki unsurlarıyla- içinde bulunduğumuz ortamın, eğitim yanında kişilik evrimi açısından, sadece İstanbul’da değil dünyanın herhangi bir kentinde ‘mükemmelin en iyisi’ olduğunu algılıyorum.

Akademide öğretmenlerin ‘gözbebeği’ bir öğrenci olmadığım kesindi. 1965 mezuniyeti sonrasında Robert College giriş sınavını kazanamadım. Kış aylarını Elmadağ Hilton Oteli’nde resepsiyonda çalışarak geçirdim. 1966 sınavını kazanarak Business Administration eğitimine başladım. Junior yılında ABD’de University of Maryland’a aktardım ve yüksek tahsil aşamasını orada tamamladım. Türkiye’ye dönüp Polatlı Topçu Okulu ve lisan kurası marifetiyle Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’nda askerlik hizmetimi yerine getirdim. Hemen ardından Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başladım. Birkaç ay sonrasında İzmir Alsancak’ta NATO Landsoutheast Karargahı’nda bir uluslararası sivil memuriyete naklettim.

İzmir’de kusursuz güzel bir dönem geçirdim. Ülkenin bu muhteşem bölgesini tanıdım. Ferzan ile evlendik. Kızımız Elif doğdu. Büyüdük, genişledik.

İzmir’deki üç yılın ardından Bakanlığa döndüm. Merkez görevi çerçevesinde geçici olarak Brüksel’de NATO Parlamanterler Asamblesi Sekretaryası’na gönderildim. Sekiz ay kadar sonra Ankara’ya dönüp kısa bir dönemin ardından New York’ta Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği’ne atandım. ‘Political, Military and Security Affairs’ alanında faaliyet gösteren Birinci Komite’de çalıştım. Koca koca Büyükelçilerle. Dünyayı kurtardığımızı farzettik.

New York’ta üç yılın ardından 1984 yılında Bağdat Büyükelçiliğimize nakledildim. Orada iki yıl kaldım. Saddam’lı Irak’ta Irak-İran savaşının Irak kanadını ailece yaşadık. Tüm zorluklarına rağmen bu iki yılın birikimi, daha sonraki iki Körfez Savaşı’nın temel mantığı açısından bende hala çözemediğim çelişkiler oluşturdu.

1986’da Bakanlığa dönüp Sicil Şubesi Müdürü oldum ve iki yılın ardından Londra Büyükelçiliği Müsteşarı olarak tayin edildim. Bir yıl sonrasında New York Başkonsolos Yardımcısı görevine nakledildim. İkinci kez New York’ta yaşayabilmek tüm ailemizi mutlu kıldı. Türkiye’den kaçırılmış antik eserlerin geri kazanımı, Quincentennial of 1492 ve Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu alanlarında çalıştım.

New York’ta üç yılı takiben iki yıl süre ile Ankara’da İstihbarat Daire Başkanlığı yaptım. Ardından Viyana Büyükelçiliği Elçi-Müsteşarlığı’na tayin oldum. İki yıl sonrasında Federal Almanya’da Karlsruhe Başkonsolosu görevine nakledildim. Keza iki yıl süren bu dönemde vatandaş-devlet ilişkilerimiz açısından -Türkiye’nin şu son yıllardaki gidişatını daha bilinçli olarak izleyebilmeme zemin oluşturduğunu şimdilerde daha berrak algıladığım- birtakım gözlemlerim oldu.

1998-2002 arasında Ankara’da Amerikalar Bölgesi Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürüttüm. Ardından Havana’ya atandım.

Küba dönemi ben –ve tabii tüm ailem- açısından çarpıcı bir kazanç oldu. Bir ‘aydınlama dönemi’ gibi. Bazı yönlendirmelerin etkisiyle nelerin ve kimlerin -hangi devletlerin ve hangi toplumların- varlıklarının dahi hiç farkında olmaksızın yaşayıp gittiğimizi idrak ettim. Devlet Başkanına küçük ismiyle hitap edilebileceğine şahit oldum. Bize yetenin ona da yetebileceğini gördüm. Farklılaşmaların makul boyutlarda tutulmasının mümkün olduğunu farkettim. İçine doğduğumuz toplumun gerçekten bir parçası olunabileceğini ve mutlu olabilmenin çok değişik yollarla mümkün kılınabileceğini anladım. Maslow’un ihtiyaçlar piramiti bir tarafa konulup yerine bir başkasının ikame olunabileceğini gözlemledim.

Dünyayı algılama yeteneğimde bana yeni pencereler sunan beş muhteşem yılın ardından Ankara’ya dönüp bu defa 2007-2009 arasında Amerikalar Genel Müdürü görevini yürüttüm. 2009 Ağustos ayında Saraybosna’ya atandım.

Bosna Hersek’te iki yıl geçirdim. Bu çok ama çok özel ülke ile birlikte Hırvatistan ve Sırbistan’ı ayrıntılarıyla tanıdım. Aynen Küba’nın Fidel’i gibi, dönemin koşulları çerçevesinde Yugoslavya’nın Jozef Broz Tito’sunun ülkesine ve halkına neler kazandırmış olduğunu -1990’ların Balkanlara getirdiği acılar ve ayrışmanın ardıl süreçlerine bizzat şahit olarak- idrak ettim.

2011 Ağustos sonunda kanuni yaş haddine erişerek devlet memuriyetinden emekli oldum. Bu defa önerilen dört yıl süreli bir uluslararası memuriyet kontratını kabul ederek Eylül ayında İslam İşbirliği Örgütü’nün Cidde’deki merkezinde ‘Genel Sekreter Başdanışmanı ve Kabine Direktörü’ ünvanıyla yeni bir görev üstlendim. Ne var ki bu tercihimin -umduklarımla bulduklarım arasındaki farklılıklar nedeniyle- yanlış bir karar olduğunu birkaç ay zarfında idrak ettim ve izleyen süre boyunca gerek Örgüt gerek Genel Sekreteriyle doku uyuşmazlığımın ürettiği tırmanma sonucunda -22 aylık travmanın ardından- istifaen bu müesseseden ayrıldım.

‘Yanlışı düzeltmek’ yetmedi. 43 yıldır ayrı olduğum İstanbul’a döndüm. Geniş aileme kavuştum. Yine yetmedi. Sadece beş gün sonra, üç yıldır evli olduğu sevgili damadımız Soner ile sevgili kızımız Elif’den benzersiz bir ‘Hoşgeldin Hediyesi’ aldım. Pamir Torun doğdu. Ve akabinde ‘Emekli Dede’ sıfatımla Tarabya-Filiz düzenine geçtim.

Etiketler büyükelçi vefat
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin