DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan bir kez daha Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etti.
DEM Parti'den yapılan açıklamada, Buldan'ın çözüm arayışlarına ilişkin gelinen son aşama konusunda Demirtaş ve Mızraklı'yı bilgilendirdiği, bir kez daha görüş ve önerilerini aldığı ifade edildi.
DEM Parti yapılan açıklamaya göre, İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Selçuk Mızraklı'yı ziyaret etti. Buldan’ın çözüm arayışlarına ilişkin gelinen son aşama konusunda Demirtaş ve Mızraklı'yı bilgilendirdiği belirtilerek bir kez daha görüş ve önerilerinin alındığı kaydedildi.
Görüşmede, Demirtaş ve Mızraklı’nın bütün güçleriyle sürece destek vermeye devam edecekleri, selam ve sevgilerini ilettikleri ifade edildi.
DEM Parti İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı'yı ziyaret etmiştir. Buldan, çözüm arayışlarına ilişkin gelinen son aşama konusunda Demirtaş ve Mızraklı'yı bilgilendirmiş, bir…
— DEM Parti (@DEMGenelMerkezi) February 13, 2025
NE OLMUŞTU?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "DEM Parti, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşsün" çağrısının ardından 28 Aralık'ta DEM Parti milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Van Milletvekili Pervin Buldan İmralı'ya gitmişti.
İmralı görüşmesinin ardından TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ve Van Milletvekili Pervin Buldan ile yerine kayyum atanan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ten oluşan DEM Parti heyeti, Meclis'teki partileri ziyaret etmişti.
DEM Parti İmralı heyeti, daha sonra Öcalan'ın talebiyle 11 Ocak'ta Edirne Cezaevinde tutuklu bunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret etti.
Görüşmenin ardından açıklama yapan Selahattin Demirtaş, "Demokratik çözüm ve barış için çaba sarf eden Öcalan'a desteğim tam" açıklamasını yapıp , Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e teşekkür etmişti.
Demirtaş, görüşmenin ardından sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
"Büyük bir fedakarlık ve ciddiyetle çalışmalarını sürdüren heyetimize de teşekkürlerimi sunarken ayrıca kendilerine, partimiz DEM Parti'ye, özellikle İmralı Tecrit Adası'nda demokratik çözüm ve barış için büyük bir çaba sarf eden Sayın Abdullah Öcalan'a güven ve desteğimin tam olduğunu belirtmek istiyorum.
Bu dönemin en hassas konusunun kamuoyu desteğidir. Bu nedenle seffaflık son derece önemli ve gereklidir. Heyetimizin, şeffaflığın gereği olarak Meclis’teki siyasi partileri bilgilendirmesi, önümüzdeki günlerde de sivil toplum örgütlerini, siyasi ve toplumsal çevreleri bilgilendirecek olması değerlidir. Ayrıca barış dilinin tüm çevrelere hakim olması da önemlidir. Bu konularda konuşan herkes tehdit, şantaj, aşağılama dilinden ve provokatif söylemlerden uzak durmalı, yenme ve yenilme üzerinden boş ve anlamsız bir retorik oluşturmak yerine herkesin, hepimizin kazanacağı ortak bir gelecek üzerinde durmalıdır.
Her ne kadar sürece bir isim konulmasından ısrarla kaçınılıyor olunsa da bizim açımızdan bu süreç, 'Demokratikleşme, Barış ve Kardeşlik' sürecidir. Bizler demokratik, barışçıl zeminde siyaset yapan aktörler olarak çatışmaların, şiddetin kalıcı şekilde son bulmasını arzuluyor, istiyor, destekliyoruz. Sayın Öcalan, koşulları oluştuğunda bu konuda bir inisiyatif alacaksa yanında olacağımızı belirtiyoruz. Olası bir çağrının tüm inisiyatifi elbette kendisindedir. Kendisinin de belirttiği gibi, böylesi bir çağrının hukuki, siyasi zeminini oluşturma sorumluluğu da iktidar ve parlamentodadır. Bizler, barış girişimlerine bu aşamada her türlü desteği sunarız. Ancak çağrıyı yapacak olan da olası bir çağrının muhatabı da biz değiliz. Siyasetçiler olarak bizim rolümüz ve misyonumuz, barış zeminini güçlendirmek, tarafları barış için cesaretlendirmek, teşvik etmek ve barışı kolaylaştırmaktır. Fakat bundan da öte temel sorumluluğumuz; demokrasi, özgürlükler, eşitlik, adalet ve temel insan hakları için barışçıl, sivil, siyasi mücadeleyi büyütmektir. Bu mücadelenin kanal ve imkanlarının şimdiden açılması gerekir ki barış zemini de güçlensin. Bu hususu da ilgililerin dikkatine sunmak isteriz.
Herkes şunu bilmeli ki, ortada bazı iyi niyetler ve bu iyi niyetlerle yürütülen hazırlıklar var. Ancak sürecin ete kemiğe bürünebilmesi için, güven verici somut adımların hızlıca atılması gerekiyor. Yıllardır bu topraklarda tarifi imkansız acılara neden olan ve ülkenin bütün enerjisini tüketen çatışmaların ortadan kaldırılması, siyasal bir barışın sağlanması için her türlü desteği vermeye hazırız.
ERDOĞAN, BAHÇELİ VE ÖZEL'E TEŞEKKÜR ETTİ
Ancak siyasal barış, beraberinde toplumsal barış yani demokratikleşme, eşitlik, adalet ve özgürlükler mücadelesinin tüm kanallarını açacak şekilde yapılırsa kalıcı olur, herkesin ve ülkenin yararına olur. Bu şekilde, siyasal barışın toplumsal desteği de artar, halkın ekseriyetinin sahiplenmesiyle tüm provokasyonlar ve baltalama girişimleri de boşa çıkar.
Yine bu kritik ve tarihi dönemde, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Özgür Özel ve diğer tüm parti liderlerine, barış için aldıkları ve alacakları inisiyatifler nedeniyle teşekkürlerimi sunuyor, desteğimi iletiyorum. Her türlü kişisel, partisel çıkarın ötesinde, demokrasinin güçlenmesine dair atılacak her adımın tereddütsüz yanında olacağımı belirtiyorum.
“KÜRTLERİN ÇOĞUNUN YÖNÜ DE YÜZÜ DE TÜRKİYE'YE DÖNÜKTÜR"
Son olarak şunu da özellikle belirtmek istiyorum; Kürtlerin çoğunun yönü de yüzü de Türkiye'ye dönüktür. Barış ve güçlü bir demokrasi inşa edilebilirse bu süreçten hep birlikte kazanarak çıkacağımıza inanıyorum. Bunun için, Türkiye Cumhuriyeti devletinin de yönünü, yüzünü tüm Kürtlere çevirerek büyük ve onurlu barışın inşasını sağlayacağını umuyor, diliyorum. Heyetimize tekrar teşekkür ederken başarı dileklerimle birlikte, bir kez daha hepinize sıcak selam, sevgilerimi iletiyorum.''