Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 41. İSEDAK Toplantısı açılış töreninde önemli açıklamalarda bulundu.
Suriye'ye özel bir destek programı başlatacaklarını belirten Erdoğan, Kıbrıs Türk halkına ilişkin de önemli mesajlar verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında ayrıca Gazze'de yaşanan soykırıma ve Sudan'da 29 aydır devam eden çatışmalara da değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle;
"EDAK Bakanlar Toplantısı'nın 41'incisi vesilesiyle üç kıtanın kalbi güzel İstanbul'umuzda sizleri misafir etmenin bahtiyarlığını yaşıyorum. Programımızı teşrif eden her bir konuğumuza yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Türkiye'ye ve İstanbul'a sizler hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Son toplantımızdan bu yana tüm dünyada tarihi gelişmelere şahitlik ettik. Sizlere bu kürsüden Suriye halkının çektiği çilelerden bahsettim. Terör örgütlerinin saldırılarında 1 milyona yakın Suriyeli kardeşimiz can verdi. Bu süreçte Suriye muhacirlere ensar bilinciyle ev sahipliği yaptık. Sonunda zafere ulaşan Suriye halkı oldu.

"SURİYE'YE DESTEK PROGRAMINI BAŞLATIYORUZ"
Suriye'yi kan gölüne çeviren mezalim sona erdi. Ahmet Şara yönetiminde yeniden toparlanma sürecine girdi. Suriye'nin uzun bir aradan sonra İSEDAK toplantısında temsil edilmesinden büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Suriye'nin bölge ekonomileriyle entegrasyonu hem Suriye hem de bölgemize somut katkılar sunacaktır.
Komşumuz Suriye'nin yeniden ayağa kalkması ve bir an önce eski günlerine kavuşması temel önceliğimiz. İSEDAK çatısı altında bugün Suriye'ye özel bir destek programını başlatıyoruz.
"KIBRIS TÜRK'Ü BOYUN EĞMEMİŞTİR"
Bugün ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gelen kardeşlerimiz de aramızda. Kendilerine de tüm kalbimle “hoş geldiniz” diyorum.
Kıbrıs Türk halkı, İslam dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Özellikle bu kimliklerinden dolayı on yıllardır haksız, hukuksuz ve acımasız bir izolasyona tabi tutuldukları, ne yazık ki bir hunharca gelişmedir. Ama buna rağmen Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz baskılara boyun eğmediler, kendi vatanlarında onurluca yaşama iradesinden vazgeçmediler, egemen eşitliklerini tartışma konusu yapmadılar.
"KIBRIS ADASI'NIN DA MENÜYE EKLENMEK İSTENDİĞİNE DAİR SİNYALLER ALIYORUZ"
Kurgulanan yeni emperyalist oyunda, Kıbrıs Adası’nın da menüye eklenmek istendiğine dair güçlü sinyaller alıyoruz. Teşkilatımızın Kıbrıs Türk halkıyla dayanışmasını daha da artırmasını bu bakımdan çok önemli görüyorum.
Sizlerden, Kıbrıs Türklerinin iki devletli çözüm temelinde yürüttükleri hak, özgürlük ve adalet mücadelesine daha fazla omuz vermenizi bekliyorum. İnşallah, anavatan ve garantör ülke olarak biz de Kıbrıs Türk halkını asla yalnız bırakmayacak, haklı davalarında daima yanlarında olacağız.
"GAZZE'DEKİ SOYKIRIM UNUTULMAYACAK"
Gazze geçtiğimiz iki yıl boyunca son asrın en vahşi, en barbar soykırımlarından birine sahne oldu. Çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 70 binden fazla Filistinli, İsrail işgal güçlerinin katliamına uğradı. 170 bin kardeşimiz yaralandı. Dev bir enkaz yığınına dönüşen Gazze’de hâlâ ulaşılamayan şehit cenazeleri var.
On milyarlarca doları bulan büyük bir yıkım söz konusu. Enkazlar kaldırılsa bile, anne babaları gözlerinin önünde öldürülen masum çocukların yaşadığı travmanın izleri belki de hiçbir zaman silinmeyecek. Uluslararası kuruluşların kayıtsızlığının Gazzelilerin kalbinde açtığı yaralar da belki hiçbir zaman tam manasıyla iyileşmeyecek.
Bu gaddarlık ve soykırım hiçbir zaman unutulmayacak.
Burada şunun da altını çizerek ifade etmek durumundayım: Türkiye, İsrail saldırılarının başladığı ilk günden itibaren bu soykırıma en güçlü tepkiyi veren ülkelerden birisi olmuştur.
102 bin tonun üzerindeki insani yardımlarımızla, uluslararası platformlardaki girişimlerimizle, beynelmilel hukuk zemininde attığımız adımlarla zalimlerin karşısına dikildik. Kalıcı ateşkesin temini ve adil bir barışın sağlanması yolunda büyük çaba sarf ettik.
ABD BAŞKANI DONALD TRUMP'A TEŞEKKÜR
İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi, Gazze Temas Grubu ve uluslararası toplumun vicdan sahibi üyeleri ile birlikte, Gazze’deki kardeşlerimizin uğradığı bu mezalimi uluslararası toplumun gündeminde tuttuk.
Bu çabalarımızın olumlu neticelerini de hamdolsun almaya başladık. Bizim de katkı sağladığımız, Mısır’ın ev sahipliğindeki Hamas–İsrail görüşmeleri ateşkesle sonuçlandı. Katar ve Mısır başta olmak üzere sürece destek veren bölge ülkelerinin tamamına bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
Bu örnek dayanışmayı, önümüzdeki dönemde çok daha güçlü bir şekilde, kararlılıkla sürdüreceğimize inanıyorum.
Aynı şekilde, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Sayın Trump’a da ateşkesin tesisinde ortaya koyduğu iradeden ötürü tekrar teşekkürlerimi iletiyorum.
Hamas’ın anlaşmaya riayet noktasında oldukça kararlı olduğu görülüyor. Ancak İsrail’in bu konudaki sicilinin çok kötü olduğunu hepimiz biliyoruz. Çeşitli bahanelerin arkasına sığınıp gizlenerek, ateşkes anlaşmasından bu yana 200’ün üzerinde masumu katleden; işgal ve saldırılarına ara vermeyen bir yönetimle karşı karşıyayız.
Şurası bir gerçek ki yalnızca sivilleri değil, barışa giden yolu da hedef alan bu saldırılar, İsrail–Filistin meselesine adil ve kalıcı bir çözüm bulma arayışının önüne asla geçemeyecektir.
"SUDAN'IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ, ÜLKELERİNİ VE BAĞIMSIZLIĞINI KORUMALIYIZ"
Sudan’da 29 aydır devam eden çatışma ortamına da dikkatinizi çekmek istiyorum. Son günlerde El-Feşir’de sivil halka yönelik katliamları göğsünde taş değil kalp taşıyan hiç kimse kabul edemez. Buna sessiz kalamayız.
Sudan’da akan kanın bir an önce durdurulmasında en büyük sorumluluk hiç şüphesiz İslam âlemine düşüyor. Müslümanlar olarak başkalarından medet ummak yerine sorunlarımızı kendimiz çözebilmeliyiz. Sudan'ın toprak bütünlüğünü, ülkelerini ve bağımsızlığını korumalıyız. Teşkilata üyeleri ile tüm ülkelerin kardeşlik hukuku çerçevesi içerisinde Sudan'dın barış, huzur ve güven iklimine kavuşması için elimizi taşın altına koymalıyız.
Kıymetli kardeşlerimin sayıları hızla artan korumacı uygulamalarının etkileri uluslararası ticarette daha yoğun bir şekilde hissedilmeye başlandı.