Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni'nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle;
"Yasama ve yargı organlarımızın saygıdeğer temsilcileri, değerli hakim ve savcılarımız, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni münasebetiyle sizleri Külliye'de ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum.
Hâlihazırda ülkemiz genelinde 2.415’i idari yargıda olmak üzere toplam 25.449 hâkim ve cumhuriyet savcısı görev yapıyor. 25.000’i aşkın hâkim ve cumhuriyet savcımızın 9.812’sini kadın yargı mensuplarımızın teşkil etmesini ayrıca önemli buluyorum.
28. ve 18. dönemde dereceye giren 8 genç arkadaşımızdan beşinin kadın olması da takdire şayandır; ayrıca memnuniyet vericidir. Dönem birincilerimizin şahsında kendilerini özellikle tebrik ediyorum.
"KADINLAR KAMU BÜROKRASİSİNDE DAHA GÖRÜNÜR OLMAYA BAŞLADI"
Türkiye, kadınları hayatın dışına iten demokrasi ayıplarından kurtuldukça, hamdolsun, çok farklı bir atmosfer yakaladı. Kılık kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça, büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki kadınlar kamu bürokrasisinde daha fazla yer almaya, daha görünür olmaya başladı.
Ancak bazı çevrelerin bu değişime henüz ayak uyduramadığını görüyoruz. Başörtülü yargı mensuplarımız konusunda edep ve ahlak sınırlarını aşan hazımsızlıklara zaman zaman hepimiz şahit oluyoruz.
"YENİ TÜRKİYE'Yİ HERKES KABULLENECEK"
Belki biraz zaman alacak belki biraz hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye’yi herkes kabullenecek. Kadınların kamu özel ayrımı olmadan hayatın farklı alanlarında onurluca yer almalarına herkes alışacak.
Konuşmamın başında büyük bir heyecanla kura çekimini bekleyen genç arkadaşlarıma birkaç hususu hatırlatmak istiyorum. Sevgili genç kardeşlerim; sizler, birazdan çekilecek kuralar neticesinde vazifelerinize başlayacak, memleketin her bir köşesinde adalet neferi olarak görev yapacaksınız.
Maaşını alıp köşesine çekilen, mesaisi bitince arabasına binip evine dönen biri olarak değil; adalet için, adaletin tecellisi için vicdanı hür, aklı hür, kalbi hür birer vatan evladı olarak inşallah fedakârca çalışacaksınız. Şüphesiz mücadelelerin en büyüğü hak için verilendir; vazifelerin en faziletlisi ise adalet uğruna yapılandır. Sizler, devletimizin adalet neferleri olarak bu mücadelenin kalbindesiniz.
"26 BİN OLAN ADALET PERSONELİ SAYIMIZ 95 BİNE ÇIKTI"
Göreve geldiğimizde 26.274 olan adalet personeli sayımız, %262 artışla bugün 95.224’e çıktı. Müstakil adliye binalarımızın sayısı 78’den 391’e yükseldi. 2002’de 9.349 olan hâkim ve savcı sayımız, birazdan çekeceğimiz kuralarla birlikte 26.803’e ulaşacak.
Adli yargıda faaliyet gösteren mahkemelerimizin sayısını 3.581’den 8.681’e, idari yargıdaki sayıyı ise 146’dan 239’a çıkardık. Sadece son iki buçuk yılda adli ve idari yargıda 3.474 mahkeme ve istinaf dairesi kurduk.
Yargıda dosyaların kapatılma süresini kısalttık. Bu alanda pek çok Avrupa ülkesini geride bıraktık. Artık hem adli hem de idari yargı mahkemelerimiz davaları çok hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor.
"YARGIYA PARMAK SALLAYANLAR HUKUK KAİDELERİNİ ÖĞRENMELİ"
Bekası için üzerine titrediğimiz hasletler; adil devlet, güçlü millet ve özgür bireydir. İstikbalimizden emin olmak istiyorsak hep beraber bunları korumak ve güçlendirmek mecburiyetindeyiz.
Her fırsatta hâkim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu; adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir.
Hukukun temel prensiplerinden biri şudur: Rüşvet, irtikâp, ihaleye fesat karıştırma gibi nitelikli suçların işlendiğine dair yeterli suç şüphesine ulaşan savcılık makamı için kamu davası açmak bir tercih değil, yasal bir mecburiyettir. Her fırsatta yargıya parmak sallayanların öncelikle bu hukuk kaidesini öğrenmelerinin şart olduğuna inanıyorum.
"HUKUKUN ÖNÜNDE HERKES EŞİTTİR"
Yargıya ‘siyasallaştı’ ithamında bulunanlar, aslında çirkin üsluplarıyla yargı mensuplarımızı tartışmaların içine çekerek yargıyı bizzat kendileri siyasallaştırıyor.
Hukuk devletini korumak ve adalet idealini yaşatmak; sadece yargı mensuplarının, sadece hukuk insanlarının değil, siyasetçisi ve gazetecisiyle hepimizin müşterek görevidir. Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir.
Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir.
Bakınız, her fırsatta vurguluyorum; bugün tekrar ifade ediyorum: Hukukun önünde herkes eşittir. Kimse layüsel değildir. Hukuk devletinde suç işleme imtiyazına sahip sınıflar yoktur ve olamaz. Hukuk ancak meşru çıkarı ve hakkın âli hatırını korur. Adalet ve hukuk, sadece mahkemelerin kararlarıyla değil; toplumun her kesiminin hukuka ve adalete sahip çıkmasıyla sağlanabilir.