'Cübbeli Ahmet' Diyarbakır'daki hutbe krizi hakkında konuştu: Şehitler kısmı sehven atlanmışa benzemiyor

Diyarbakır'daki cuma hutbesinde yaşanan kriz konuşulmaya devam ediyor. tv100'ün gündem belirleyen programlarından Gürkan Hacır ile Taksim Meydanı'nda kamuoyunda 'Cübbeli Ahmet Hoca'olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü Diyarbakır'da yaşananlar hakkında konuştu. Cübbeli Ahmet, "Sehven atlanmışa benzemiyor çünkü büyük bir paragraftır ve iki yerde farklıdır. Sehven olsa arası bitişik olur" dedi.

Google Haberlere Abone ol
'Cübbeli Ahmet' Diyarbakır'daki hutbe krizi hakkında konuştu: Şehitler kısmı sehven atlanmışa benzemiyor

Bizim TV Genel Yayın Yönetmeni Şaban Sevinç, Millet Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Sinan Burhan, tv100.com yazarı Barış Yarkadaş, iletişimci-yazar Ferhat Murat, Gürkan Hacır ile Taksim Meydanı programına konuk oldu. Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde imam-kaymakam arasında yaşanan 'cuma hutbesi' krizi programda masaya yatırıldı.

Kamuoyunda 'Cübbeli Ahmet Hoca' olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, konuyla ilgili tv100 yayınına bağlandı.

Cübbeli Ahmet Hoca'nın açıklamalarından satır başları:

"HUTBELERİN MERKEZDEN GÖNDERİLMESİ TEHLİKELERİ AZALTIR"

Öğlen namazı 4 rekattır. Cuma namazı 2 rekattır. 2 rekat hutbeyle 4'e çıkmış oluyor. Hutbe namazdan sayılıyor. Onun için Hadis-i Şeriflerde hutbe okunurken "konuşmayın, konuşanı susturmayın, işaret bile yapmayın." diyor. Bundan dolayı hutbeler ciddiyeti var. Bu arada konuşulmaz hutbelerde. Kim imama sesli veya hareketle onun da cuması bozulmuş olur. Eskiden böyle değildi. Diyanet merkezi sistemle hutbeler göndermiyordu. İmamlar kendileri hutbe hazırlıyordu. Tevhid-i Tedrisat gibi Tevhid-i Hutbe oldu. Bu birleştirme belli maksatlara hizmet eder. Bunun iyi yönü var kötü yönü var. Siyasi partiler, siyaseti camiye sokmak isterse Diyanet ellerinde olacağı için hutbeye bir şey sokarlar ve bu yerlerde okunmaya mecbur olur. Böyle bir tehlike şu ana kadar olmadı ama olmaz diyemeyiz. İyi yönü reformistler, mezhep ve hadis inkarcıları imamlar Diyanet'te görevliler, bunu görüyoruz. Bunlardan biri kafasından hutbe okumaya kalkarsa hadisleri de inkar eder, cemaatin itikadini de bozar. Yani hutbelerin belli merkezden gönderilmesi tehlikeleri azaltıyor belli yönde. Tevhid-i hutbenin bazı tehlikeleri olmakla birlikte faydası daha çoktur. Selefi ve Vahabiler çoğalmıştır.

"SEHVEN ATLANMIŞA BENZEMİYOR"

Dinledim, hoşuma gitti böyle şeyler bu aralar daha fazla yapılması lazım, şehitler art arda geliyor. Sehven atlanmışa benzemiyor çünkü büyük bir paragraftır ve iki yerde farklıdır. Sehven olsa arası bitişik olur.

"700 SAYFA KADAR BİR RAPOR SUNULDU"

Ben bunu söylediğim zaman dediler ki “Rakiplerine hakaret etmeye uğraşıyor.” Ne alakası var rakiple? Selefi olan zaten beni dinlemez. Asla gelmez bana kafir der yani. Dolayısıyla benim burada bir cemaat potansiyel kapışması söz konusu değil. Bilen bilir. Sonra buna önem vermediler. Bir zaman sonra Saygı Öztürk abi bizi devreye soktu. Savcılığa çağırttı. Birkaç ay da öyle geçti. Biz de emniyete gittik. Onlar da çok tedbirler aldılar. Bilmediğimiz, anlamadığımız bir adrese bizi de götürdüler. Yani bilinen merkezlerde değil. Bizde biraz izin istedik. Birkaç ay çalıştık. Sahadaki kardeşlerimizle de çalıştık. 700 sayfa kadar bir rapor sunuldu.

"RAPORU EMNİYETE SUNDUK"

Emniyete sunduk. 700 küsur sayfa. Ben 3-4-5 tane silahlı eylem haberiyle dosya götürdüm. Onlar İzmir’de şurada burada pompalıyla derneği basan adamlar diye 4-5 numune götürdüm. Geri kalanda diğer arkadaşların çalışmaları. Oradan da 1-2 ay daha müsaade istendi. En sonunda teslim edildi. Bizde çok derinlemesine çok vakıfız ama faydalandığımız konular oldu dediler. 2 sene oldu. Ondan sonra bu işler biraz daha ciddiye alınmaya başlandı. Benim 2 bin dernek lafımı abartılı buldular. Halbuki o 2 bin dernek şöyleydi. Bir derneğin 80 ilde şubesi var. Bunların kıraathaneleri var, kitapçıyla yapıyorlar bu işleri. Birçok gençleri El-Kaide’ye neyle gönderdiler? El-Kaide’ye gönderilen bir kısım gençler kitapçı üzerinden kitap almaya gidiyorlar. Ona bedava kitap veriyorlar. Bunlarda para da çok. Arkalarında bazı devletler var Körfez ülkelerinden. Dolayısıyla bunlar bedava kitap dağıtıyorlar. Oradan etkilenen, zehirlenen, annesine isyan eden, babasına kafir diyen, sormadan etmeden El-Kaide’ye katılan, İdlib’e giden binlerce genç.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin