Atatürk’ün yakınında yer alanların,1938’den sonra yayımlanan kitaplara yansıyan hatıralarında Atatürk’ün insani yanları da yer alır. Hizmetkârı olarak Atatürk’ün sürekli yanında bulunan kişilerden biri olan Cemal Granda, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği görevini Atatürk’ün ölümüne kadar sürdüren Hasan Rıza Soyak, Güney Cephesi Kahramanı ve yakın silah arkadaşı Kılıç Ali ile son Başbakanı Celal Bayar gibi isimlerin hatıraları Atatürk’ün son günlerine farklı açılardan ışık tutuyor.
Bir milletin ağladığı gün... Atamızı saygı ve minnetle anıyoruz...
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin üzerinden 87 yıl geçti. Bir milletin ağladığı günde Atamızı saygı, özlem ve minnetle anıyoruz.
SON ANLARI
Cemal Granda, daha Atatürk’ün önce garsonu, sonra yakın hizmetkârı olarak başladığı görevini 1927’den 1938’e kadar sürdürdü. “Anlatan: Cemal Granda. Yazan: Turhan Gürkan Atatürk’ün Uşağı İdim” kitabı, 1971 yılında çıktı. Kitap, 2019’da “Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri” başlığı ile yayımlandı. Kitapta, Granda’nın Atatürk’ün son anlarıyla ilgili olarak şu anlatımı yer alıyor:
“9 Kasım’ı dalgın bir halde geçiren Atatürk, dakikadan dakikaya sönmeye başlamış. Gelen haberlere göre artık umut kalmamış. (...) Gözyaşlarımızı tutamıyorduk. Artık hayat bize zindan gibi görünmeye başlamıştı. O geceyi uykusuz geçirdik. (...) 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece Atatürk’ün harareti 37.5, nabzı 132, solunumu 33 imiş. Rengi tamamen solmuş. Gırtlağından bir ara ‘Hı.. . hı.. hı...’ diye bir ses çıkarmış. Doktor Mehmet Kâmil Berk başucunda bir yandan gözyaşlarını akıtırken, bir yandan da ıslattığı bir pamukla Atatürk’ün ağzına su vermeye uğraşıyormuş.”
SON İSTEĞİ ENGİNAR
Kılıç Ali, milli mücadelenin başlangıcından ölümüne kadar Atatürk’ün en yakınında bulunan isimlerden biriydi, silah arkadaşıydı. Hulusi Turgut’un “Atatürk’ün Sırdaşı - Kılıç Ali’nin Anıları” kitabında, Atatürk’ün 8 Kasım’da ikinci ağır komaya girmeden önceki hasta yatağındaki son günleri şöyle anlatılır:
“O günlerde Atatürk’ün canı enginar istemişti. Mevsimi olmadığı için Hasan Rıza Soyak, Hatay’dan telefonla enginar sipariş etmişti.
İkinci ponksiyonun (vücuttan iğneyle sıvı çekme) ertesi sabahı odasına girdiğimde bana sordu:
- Yahu doktorlar bana niçin enginar yedirmiyorlar?
Ben de kendisine enginar mevsimi olmadığı için Hatay’a sipariş edildiğini ve bu günlerde geleceğini söyledim. Memnun oldu. Bu enginar yemeği Atatürk’ün yanında bulunduğum uzun yıllar içinde içten arzu ederek sipariş ettiği ilk ve son yemekti. Maalesef bunu yemek kendisine nasip olmadı.”
Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin 87. yılı
Kılıç Ali, Atatürk’ün vefat anını da şöyle anlatır: “Hayatına herhangi bir şekilde kastedilmemesi için icabında canımızı bile fedaya hazır olduğumuz Atatürk, gözümüzün önünde güpegündüz, fani hayata veda edip gidiyor, herkes ellerini kavuşturmuş, büyük bir acz içinde duruyor ve kimsenin elinden bir şey gelmiyordu. (...) Hasan Rıza Soyak ve İsmail Hakkı Tekçe ile birlikte ellerimizi kavuşturmuş, son saygı durumunda duruyorduk. Hasan Rıza dayanamadı, büyük üzüntü içinde şöyle dedi:
-Kılıç bak, koskoca bir tarih göçüyor!
Saat tam dokuzu beş geçiyordu. Atatürk birdenbire gözlerini açtı. O güzel mavi gözlerini son olarak bize yöneltti. Ve hemen kapadı. (...)
O güzel gözler artık ebediyyen kapanmıştı.