Kahve, ülkemizden belki de çaydan sonra en çok tercih edilen içeceklerin başında geliyor. Doğru miktarda ve doğru zamanda tüketilen kahve, bir dizi sağlık yararını beraberinde getiriyor. Pek çok bilimsel araştırma, kahvenin güçlü yanlarını ortaya koyuyor.
Günümüzde hemen hemen herkes, sabahları yataktan fırlayıp bir fincan kahve yapıyor ya da iş yerine gitmeden önce satın alıyor. Ancak yapılan son araştırmalar, sabah içilen kahvenin hormonları olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor.
Her ne kadar kahve sayesinde gün boyu daha verimli ve enerjik hissedilse de, hormonlarınız bu konuda pek de iyi görünmüyor. Kahve sindiriminiz, stres seviyeleriniz, hormon dengeniz ve enerji seviyeleriniz üzerinde büyük bir etki yaratıyor.
Bu nedenle sabahları erken saatler ve aç karnına içilen kahve, adrenalin ve kortizol gibi hormonların salınımını tetikliyor. Kortizol, böbrek üstü bezleri tarafından üretilen ve sıklıkla "stres hormonu" olarak adlandırılan bir steroid hormonu olarak tanımlanıyor.
Bununla birlikte kortizol, stres tepkisi, kan basıncı, bağışıklık fonksiyonu ve iltihaplanma gibi çeşitli bedensel işlevleri de düzenliyor. Öte yandan vücudun stresli durumlara hazırlanmasını ve bunlarla başa çıkmasına da yardımcı oluyor.
Kortizol her ne kadar hayatta kalmak için gerekli olsa da, kronik olarak yüksek ya da düşük seviyeler sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor. Kahve her ne kadar sabah ayıklık sağlasa da, aşırı uyarılmış bir salınıma yol açarak istenmeyen bir stres tepkisine neden olur.
Bu, bağırsakları, hormonları, böbreküstü bezlerini bozuyor ve kendinizi neşeli hissetmemenize neden oluyor. Bunun için beslenme uzmanı olan Gabrielle Newman, uyandıktan sonra ilk kahvenizi içmek için 90 dakika beklemenizi öneriyor.
Uzmanlara göre bu, kafeini geciktirmek için en iyi hormon dengesini sağlıyor. Uyandıktan sonra ilk iki saat içinde kortizol seviyeleri yükselir ve düşer. Kortizolün bu yükselişi ve düşüşü sağlıklı bir sinir sistemini temsil eder.
