HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ KULAK

Neslihan Acu'dan yeni yazı. "Önder Sav'ın özür borcu varmış. E ne olacak özür borcu varsa? Bu özür borcuyla, ortaya çıkartılan telekulak rezaleti arasında ne gibi bir paralellik kuruluyor da, iki eylem aynı paragrafta geçebiliyor?"

HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ KULAK



Bunlar çok tehlikeli gelişmeler.


Önder Sav’ın makam odasında Vali Ali Serindağ ile yaptığı görüşmenin Vakit gazetesinde satır satır yayınlanmasından sonra kıyamet koptu biliyorsunuz. Herkes olayın derhal araştırılmasını, gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyor.


İktidar partisi ise “gerekeni yapacağını” söylüyor ama bir yandan da, CHP de akıllı olsun, Önder Sav da şunu dedi bunu dedi, kendi etti kendi buldu, şeklinde söylemlerle aba altından sopa göstermekten geri kalmıyor.


Vakit gazetesi düpedüz dalga geçiyor. Konuşmayı olduğu gibi basıyorlar, açıklama için “aaaazzz sonra” falan gibi laubalilikler.


Sonrasında yaptıkları açıklama, milleti nasıl da geri zekalı yerine koyduklarını apaçık gösteriyor. Yok efendim Önder Sav telefonunu açık unutmuş da, acar Vakit muhabiri açık telefondan havada kapmış konuşmaları.


Ve hiçbir ahlaki kaygıları, özel hayat saygıları, hukuktan korkuları falan da olmadığı için, konuşmaları olduğu gibi yayınlamışlar onlar da, n’olmuş yani?



Özgürlükçü parti (!) AKP’nin bu icraatları herhalde ta en başından beri onları destekleyen özgürlükçü demokrat arkadaşların başlarını göğe erdirmiştir.


Ama asıl tehlike, en büyük tehlike, yani insanların konuşmalarının korsanca dinlenmesinden daha da büyük tehlike, buradaki amaçtır. O amaç ise, bu ülkede insanların dini konularda uluorta, eleştirel, mizahi, “hafif” yaklaşımlarla konuşmasını engellemektir. Din konusunu asla sorgulanamaz, tartışılamaz bir konu, bir tabu haline getirmektir.



Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in sözlerine bakalım: “Gelin Meclis’te komisyon kuralım, bu olayı araştıralım” diyor ama hemen arkasından ekliyor: “Ama bir diğer husus, Genel Sekreter Sav’ın, geçtiğimiz hafta din ve vicdan özgürlüğü açısından son derece sakıncalı ve milletimizin büyük kesimini aşağılayan bir ifadesi olmuştur. Özür borcu vardır.”


E ne olacak özür borcu varsa? Bu özür borcuyla, ortaya çıkartılan telekulak rezaleti arasında ne gibi bir paralellik kuruluyor da, iki eylem aynı paragrafta geçebiliyor?


Açın gazeteleri, okuyun muhtelif köşe yazılarını. Hepsinde yaklaşım aynı! Telekulak rezaleti diyorlar, bu olay muhakkak aydınlatılmalı diyorlar ama hepsi de Önder Sav’la ilgili şu cümleyi mutlaka yazılarının bir yerinde geçirmişler: “Tabii onun yaptığı da ayıp olmuş, öyle konuşmamalıydı, zaten CHP’de bu sorun hep vardır, halkın dini duygularını küçümserler” vs vs.



Olay aslında son derece açık değil mi?


Önder Sav, Hac konusunda benim ancak “şakacı” olarak niteleyeceğim bir yaklaşım sergiledi diye, “madem öyle, biz de senin özel konuşmalarını işte böyle çarşaf çarşaf ortaya sereriz” şeklinde, tam da faşist bir rejime yakışır bir tavır kondu ortalık yere.


Bu bir uyarı!


Beyinlere kazınmaya çalışılan mesaj şu: Din bir tabudur. Bu konuda konuşmayacak, yorum yapmayacaksınız. Hele espri! Haşa!



Kimse kusura bakmasın, ben Önder Sav’ın yaşlı partiliyle yaptığı konuşmada milletimizin dini duygularını öyle rencide eden, aşağılayan bir şey görmüyorum.


İnsanlar bu konuları kendi aralarında konuşurlar. Misal, on kere Hacca gideceğine, iki çocuk okut, onun sevabı daha fazla falan şeklinde.


Ama öyle ikiyüzlü bir toplum olmuşuz ki, dost meclislerinde başka resmiyette başka maskeler takınıyor herkes.


Son yıllarda din olgusunun böyle tartışılamaz, kurcalanamaz bir hale getirilmiş olmasından dolayı da fena bunalmış durumdayım.


 O gireceğiz diye göbek attığınız AB ülkelerinde adamlar dinlerini her şekilde ve biçimde eleştirebiliyor, fikir yürütebiliyorlar. Müzisyeninden tutun edebiyatçısından çıkın, politikacısından sokaktaki vatandaşına kadar.


İlk gençlik yıllarımın çok sevdiğim yazarı Guareschi’nin Don Camillo serisini bilenler bilir. Don Camillo bir köy papazıdır ve köyün komünist belediye başkanı Peppone ile sürekli didişir. Ama romanların en güzel tarafı, Don Camillo’nun Hazreti İsa ile yaptığı muhabbetlerdir. Yani şimdi bizde bir yazar böyle bir kurgu yapsa, gör başına neler gelir!


Asıl tehlike bu işte! AB ülkesi olmak istiyorsun, bizi Avrupa Birliği’ne götürecek parti AKP’dir diyorsun ama o AKP’nin dinle ilgili konularda hiçbir hoşgörüsü yok, bu koca çelişkiyi görmüyorsun.


Din konusu bu ülkede son on yıldır tam bir ikiyüzlülük kumpanyası haline gelmiş. Ramazan aylarında bakıyorsun, oruç tutan tutmayan herkes iftar sofrasında. Benim dini inancım yok, oruç tutmuyorum diyemiyor kimse. Dine inanmamak benim özgürlüğümdür diyemiyor.



Herkesin inancı kendinedir. İnanmayışı da kendinedir. Dinin bir sömürü aracı olduğunu düşünen, böyle düşünmekte özgür olmalıdır. O pek meraklısı olduğunuz Avrupa’da işler böyle yürüyor.



Bakın, sayın Ali Babacan Avrupa Parlementosu’nda bir soru üzerine, “Türkiye’de sadece azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor” diye buyurmuş.


Yani ne demeli? Bundan bir adım sonrası artık laik sistemin cenaze töreni.


Bu mu istenilen?


Bunlar gerçekten çok tehlikeli gelişmeler.


Dini konularda neredeyse faşizan bir baskı var, görmemek için kör olmak lazım.


Ezan saatinde konserlere aralar verdirilmesi falan…


Kasabalarda, küçük şehirlerde başı açık kadınları doğru yola getirme timleri… Sinsice sokulup, “böyle dolaşıyorsun ya, cehennemde yanacaksın!” diye laf atıp kaçan tipler… Kimi mahallelere başı açık kadın sokmayan gönüllü bekçiler…


Sporla, sanatla uğraşmaları gereken yaşlarda, okullar kapanır kapanmaz kuran kurslarına gönderilen minikler…Flört etme, denize girme, cehennem alevleri seni bekliyor vaazları..


Tüm taşrada, şehirlerin varoşlarında kadınların ortalıktan adeta kazınmaları…


Turizm merkezlerinde içki yasakları…


Yok, öyle böyle değil, bu gerçekten sakat bir gidiş.



NESLİHAN ACU



Zenginliği tatmadan ölmeyecekler! Bir maden suyu skandalı daha: Dışkı tespit edildi Mayıs ayında yüzleriniz gülecek! Dolar 25 TL'ye düşecek! Tarih verildi Meğer bu yüzden evlere geliyormuş Farklı maymunu 8 saniye içinde bulabilir misin?