Danıştay Savcısı Nazlı Yanıkdemir: İstanbul Sözleşmesi TBMM'de onaylandı, Cumhurbaşkanı feshedemez

Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için açılan davaları esastan görmeye devam etti. Bugün görülen 3. duruşmada Danıştay Savcısı Nazlı Yanıkdemir, 'İstanbul Sözleşmesi TBMM'de onaylandı, Cumhurbaşkanı feshedemez' dedi.

Cumhurbaşkanının İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı kadınlar sözleşmeden vazgeçmiyor. Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için açılan davaları esastan görmeye devam etti.

Danıştay 10’uncu Daire Başkanlığı’nda bugün görülecek duruşmadaki başvurucular şöyle: Türkiye İşçi Partisi, İzmir Barosu, Trabzon Barosu, Mersin Barosu, Giresun Barosu, Eskişehir Barosu, Burdur Barosu, Adana Barosu, Manisa Barosu, Tarım Orkam Sen/KESK, Uşak Barosu, Bolu Barosu, Hatay Barosu, Meral Akşener, İlerici Kadınlar Derneği.

"KARARDA KAMU YARARI YOK"

Davacılar arasında yer alan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener duruşmaya katılmadı. Duruşmada ilk savunmayı Akşener adına İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Ünzile Yüksel yaptı. Sözleşmeden çekilme kararının yetkide ve usulde paralellik ilkesine uymadığını dile getiren Yüksel, şunları ifade etti:

“Bu karar Anayasa’mıza uygun mudur? Kesinlikle hayır. Kanunla gelen kanunla gider. Evet, Cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda kararname çıkarabilir. Ancak kanunla düzenlenmesi gereken konularda Cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Bu, TBMM’nin yetkisindedir. İnsan hak ve hürriyetine ilişkin kararların Meclis tarafından alınması gerektiğini biliyoruz. İdari işlemde kamu kararı aranır. Bu kararda kamu yararı yok. Geçen yıl Mayıs ayında 17 kadın öldürüldü. Bu verileri öldürülen kadınların listesi olarak değil de Türk kadınının başarı listesi olarak vermek isterdim. Sözleşmeden çıkılma kararı şiddet faillerine cesaret vermiştir. Bu cesareti kırmak sayın heyetin elindedir. Heyete güveniyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğuna inancımız vardır.”

BANU TUNA: SÖZLEŞME YAŞAM HAKKIMIZIN GÜVENCESİDİR

Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı ve LGBTİ Komisyonu'ndan Banu Tuna, İstanbul Sözleşmesi’ni savunduklarını söyleyerek şunları kaydetti:

“Bir kişinin kararıyla sözleşmeden çıktığımız günden bugüne 500 kadın öldürüldü. 500 sayısı çok kolay söyleniyor ama burada 500 kadın daha olabilirdi. Bu, bir cins kırımdır. 'İstanbul Sözleşmesi'ne gerek yok. Kadınları koruyan başka kanunlar var' deniyor. İstanbul Sözleşmesi bir akittir. İstanbul Sözleşmesi, yaşam hakkımızın güvencesidir. Biz hem kadınız hem gazeteciyiz. Ülkede hem kadınlık hem de gazetecilik tehdit altında. Her gün tecavüze uğrayan, şiddet gören hemcinslerimizin haberini yapmak istemiyoruz. Bir gün sıranın bize gelmesinden korkuyoruz. Genç meslektaşlarımıza kadına yönelik şiddet haberi nasıl yazılır öğretmek istemiyoruz. Öldürülen kadınların haberini yapmak istemediğimiz için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz.”

HÜLYA GÜLBAHAR: ANAYASA'NIN 90. MADDESİ ÇOK AÇIK

Avukat Hülya Gülbahar ise savunmasında, "Kadına karşı şiddetin sistemsel, politik ve hukuksal olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Cumhurbaşkanı’nın savunmanı sürekli olarak ‘fesih’ kelimesinden bahsediyor. Savunman sürekli İngilizce ve Fransızca kelimelerle yabancı dil kültürünün iyi olduğunu göstermeye çalışıyor. Kendisini ayıplıyorum. Çünkü biz de o kadar İngilizce biliyoruz. Neden kavram kargaşası yaratılıyor, uzatılıyor? Anayasa’nın 90. Maddesi çok açık. Çok taraflı sözleşmelerde fesih olamaz. Savunman sürekli Venedik Komisyonu'nun raporundan bahsediyor. Rapordan belli kısımlar alınarak yanıltıcı ifadeler üretiyorlar. Biz raporu okuduk. Biz özet çıkarttık, heyete sunacağız. Venedik Komisyonu’nun hazırladığı raporda Türkiye’nin çekilme kararıyla ilgili ‘Örneği görülmemiş çıkış’ ifadesi kullanılmış. Rapor bazı konularda yetersiz olsa da bizim bütün argümanlarımızı destekliyor" ifadelerini kullandı.

Gülbahar’ın konuşması sürerken Heyet Başkanı uyarı yaptı. Heyet Başkanı, “Sataşma niteliğinde olan ifadeler kullanıyorsunuz. Üzülüyorum" dedi.

Danıştay 10. Daire Savcısı Nazlı Yanıkdemir ise feshin Anayasaya aykırı olduğunu belirtti.

Yanıkdemir, “İptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmalıdır” diye görüş bildirdi. Yanıkdemir, Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmemesi halinde yapılması gerekene ilişkin “Bir işlem hangi usule uygulanarak tesis edilmişse aynı usule uyularak feshedilmesi gerekmektedir. TBMM’nin uygun bulma kanunu ile yürürlüğe giren bir anlaşmanın feshi ancak TBMM’nin uygun bulma kanunuyla kaldırılması kararı ve Cumhurbaşkanının uygun bulmasıyla yürürlükten kaldırılacaktır. Sadece Cumhurbaşkanı kararı ile feshedilemez” dedi.

Yanıkdemir, dosyanın iptal talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini aksi takdirde iptal edilmesini istedi.

CUMHURBAŞKANLIĞI ADINA EMRE TOPAL KATILDI

Cumhurbaşkanlığı Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal, davalı olarak söz aldı. İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılma kararının, Anayasa ve uluslararası hukuka uygun olduğunu savunan Topal, uluslararası sözleşmelerden nasıl çekileceğine ilişkin anayasada bir hükmün yer almadığını söyledi. Antlaşmaların onaylanması ve sona erdirilmesinin yürütme fonksiyonuna ilişkin olduğunu anlatan Topal, Cumhurbaşkanı'nın kararnamelerle TBMM'nin onayı olmaksızın yürütme yetkisini kullanmasının mümkün olduğunu dile getirdi. Topal, sözleşmenin feshedilmesinin hukuka uygun olduğuna dair Danıştay 10'uncu Dairesi ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun kararlarının bulunduğunu belirterek, davanın reddini talep etti.

Beyanların ardından Daire Başkanı Akçil, İdari Yargılama Usulü Kanunu'na göre heyetin kararının daha sonra açıklanacağını belirterek, duruşmayı bitirdi.

NE OLMUŞTU?

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nden 20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çıkıldı.

Sözleşmeden çekilme kararının iptali ve yürütmenin durdurulması yönünde Danıştay'a 200'ü aşkın dava açıldı.

Danıştay 10. Dairesi, 29 Haziran 2021'de yürütmenin durdurulması istemini oy çokluğuyla reddetti, bu karara yapılan itirazın da 18 Kasım 2021'de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından reddine karar verildi.

Sözleşmeden çekilme kararının iptali için açılan davaların 10'u 28 Nisan'da görüldü. Davaya bini aşkın avukat katıldı. Duruşmada, Danıştay savcısı çekilme kararına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin iptalini istedi. 7 Haziran'da 2'ncisi görülen duruşmada da Danıştay savcısı çekilme kararına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin iptalini istedi.

Zenginliği tatmadan ölmeyecekler! Bir maden suyu skandalı daha: Dışkı tespit edildi Mayıs ayında yüzleriniz gülecek! Dolar 25 TL'ye düşecek! Tarih verildi Meğer bu yüzden evlere geliyormuş Farklı maymunu 8 saniye içinde bulabilir misin?