Usta gazeteci Cumhuriyet gazetesinin ilk yıllarını hatırlattı!

Deneyimli gazeteci Ümit Aslanbay'ın, usta gazeteci Ali Sirmen'le gerçekleştirdiği söyleşi kitabı okurla buluşuyor...

Google Haberlere Abone ol
Usta gazeteci Cumhuriyet gazetesinin ilk yıllarını hatırlattı!

Bir süredir medyadan uzak olan deneyimli gazeteci Ümit Aslanbay'ın, usta gazeteci Ali Sirmen'le yaptığı röportajlara yer verdiği "Bir Eski Cumhuriyet İçin" adlı kitabı raflara gelmek için gün sayıyor.



Ümit Aslanbay, bu kitabında okuru Cumhuriyet gazetesinin ilk yıllarına götürürken, aynı zamanda da Bab-ı Ali'deki gazeteciliği hatırlatıyor...



Usta gazeteci Cumhuriyet gazetesinin ilk yıllarını hatırlattı!



Aslanbay, önümüzdeki günlerde okurla buluşacak olan kitabı için şu ifadeleri kullandı:



"Yakın tarihin, iliklerine kadar yaşanmışlık hissi veren telaş içindeki yılların, öncelikle basın ve siyaset tanıklığı... Ali Sirmen'e özgü bol mizah renkleriyle anlatılıyor. Ama bu anıların iz bırakan başka yönleri de var. "Nadir Nadi'nin yazarları"ndan hayatta olan tek isim. Bu sıfatıyla, tüm yaşamına baktığınızda, tarihle olan hemen hiçbir randevusunu ıskalamamış olduğunu görüyorsunuz. Diğerleri gibi. Ancak yine de, onlardan bir "fark" ve bir "şans" ile ayrılıyor. Fark, anılarını kayda geçirip, kitaplaştırmasında; Şans ise, 1980'lerden itibaren, kademeli olarak, önce sivil toplumcu/liberal sol, ardından diğer liberaller ve en sonunda da tüm muhafazakar kesimlerin ortak ve resmi yaklaşımı haline gelen İdris Küçükömer şemasının çöküşüne tanık olmasında. Anımsamak gerekir ki, Doğan Avcıoğlu-İdris Küçükömer modelleri arasındaki kavga, ortodoks marksizm hariç, 27 Mayıs'tan günümüze uzanan tüm siyasal düşünce savaşlarını besleyen kaynaktır. İlhan Selçuk da, Uğur Mumcu da, Oktay Akbal da, İdris Küçükömer şemasının yanlışlığına yürekten inandılar. Nadir Nadi'nin yazarları... "Pekii o zaman, Türkiye nereye gidiyor?" sorusunun cevabı, "İslam Cumhuriyeti olma yolunda" olunca, "karamsarlığın" sebebleri de ve neden geçici olduğu söyleşide var. Bunun için 27 Mayıs'ın "künh"ünü, ruhunu etkilerini bütünüyle görmek gerekiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında sahneye çıkan düşünsel yaklaşımlarını, solda ya da sağda etkin siyasal zemine aktarabilen ilk kuşak 27 Mayıs kuşağıdır. O kadar ki, 68 kuşağı ile çok yüksek bir geçişkenliği olmasının yanı sıra, onun üzerindeki ipoteği de -ideolojik ve örgütsel oldukça uzun sürmüştür. Buna rağmen, anlaşılabilir ve açıklanabilir nedenlerle, popüler kültürde, 68'in gölgesinde kalmış olduğunu da belirtmek gerekir.



Diktatörlük, laiklik, basın özgürlüğü, yargısal ve yasal denetim gibi kavramların oluşturduğu anlam ve duyarlılık alanı, öncelikle bu kuşağın savaş atıdır. İçinde bulunduğumuz dönem, Ali Sirmen'in anılarının okurla buluşuyor olması, söz konusu süreçte onun da tuzunun bulunacağı anlamına geliyor. 27 Mayıs kuşağı. artık sahneden çekilmekte olsa da cumhuriyet tarihinin en etkili tarihi mirasını bıraktıkları tartışma götürmez. Bana katkısına gelince; akıp giden sayfalar arasında koşuşturup duran vefa duygusu, gazeteciliğe gözlerimi açtığım Cumhuriyet'e olan borcumu biraz da sarsıcı bizimde anımsamama yol açtı. Zorunlu retrospektif; 1992 kırılması sonrasında savrulan yıllar ve o yıllar içinde savrulan biz genç gazeteciler. Ya tanığı olduğumuz güncel medya tablosu? Tam bir pejmurdelik: Tanıklıktan çıkıp olay haline gelen gazeteciler, olay ve tanıklık peşinde koşturan bol akademik ünvanlı medya müdavimleri, kuramsal model ve kavramlarla halvet olmayı 'ağır gazetecilik" zanneden her boy ve ebatta medya sakinleri.



Bir "kırma" medya ordasu ile karşı karşıyayıs. Sonuç mu? Şirket CEO'su imzalı bülten ya da istihbarat örgütlerinin "hizmete mahsus" rapor aktarımcılığına dönüşmüş telefon gazeteciliği. Kitabın başlığına ise bir başka "27 Mayıs ünlüsü" ilham verdi. Yalçın Küçük, bir zamanlar "Bir Yeni Cumhuriyet İçin" diye başlık atmıştı. Artık koşullar farklı; yahnızca bir sözcüğü değiştirerek yapılacak nazire, her şeye ve hepimize çok uyuyordu. Bir Eski Cumhuriyet İçin... İşte kitaptan bazı satırbaşları: -Değişen Türkiye'de Galatasaraylı olmak. Galatasaray'da okumak... Dersler, hocalar. İstiklal caddesi, Cihangir, Kadıköy ve diğerleri...



-Bir özel dostluk. Uğur Mumcu ve Ali Sirmen. Ne zaman, nerede başladı, nasıl sürdü?



-68 olayları. Paris ve Çekoslavakya anıları... -Akşam, Yeni Ortam, Cumhuriyet gazeteleri...



-Doğan Avcıoğlu ve Cemal Madanoğlu cezaevinde aynı koğuşta neler yaptılar?



-Madanoğlu, cezaevinde genelkurmay başkanına neden kızdı ve küfretti? Denizleri astıran hakim Ali Elverdi'ye ne dedi?



-İlhami Soysal, Mehmet Barlas, Çetin Altan ve yükselen sol... Kim ne yapıyor, neler yazıyordu?



-Bir "komünist" olarak Aziz Nesin, Sovyet yetkilileri neden kızdı, neler söyledi. Sovyetler Birliği hakkında ne düşünüyordu? Olaylı Moskova gezisi...



-Uğur Mumcu, cumhuriyet gazetesi'nin son dönemi hakkında neler düşünüyordu, hangi değerlendirmeleri yapıyordu?



-"Liboş" kavramı ne zaman, nasıl çıktı?



-Ve dahası...Turhan Selçuk, Doğan Özgüden, Doğan Koloğlu, Hüseyin Baş, Mahmut Dikerdem, Oktay Akbal, Orhan Veli, Kemal Tahir, Sait Faik, Melih Cevdet Anday, Nadir Nadi ile özel anılar..."


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin