İŞTE BEKİR HAZAR'IN YAZISI
Teke Tek'te Fatih Altaylı'nın konuğu "Kaynanalara dur demenin
zamanı geldi" diye çıkış yaparak gündemi sarsan RTÜK Başkanı Fatih
Karaca'ydı.
Akşam yazarı Burhan Ayeri programda, RTÜK başkanına ilginç bir soru
sordu;
"Televizyonların reklam payından aldığınız haraçları ne
yapıyorsunuz?"
Fatih Karaca ilginç bir cevap verdi;
"Teessüf ederim, devlet haraç almaz, haracı mafya alır... Burhan
Ayeri, çalıştığı yayın grubunun televizyonunda yayınlanan mafya
dizisini çok seyredip etkileniyor olmalı ki, devletle mafyayı
birbirine karıştırdı"...
Off... Cuk diye oturtulan acaip bir cevap...
Burhan nasıl bir cevap verecek bilmiyorum. Ancak bildiğim başka
şeyler var. RTÜK başkanı yukarıdaki cuk oturan cevabıyla bir taşla
iki kuş vuruyor. Hem kendisini haraç almakla suçlayan yazara okkalı
bir tokat aşkediyor hem de o yazarın çalıştığı gruba ait televizyon
kanalında yayınlanan mafya dizisinden duyduğu rahatsızlığı gündeme
taşıyor. Yani Çukurova Grubu ile satır aralarında çatışıyor.
Peki bu çatışma ve karşılıklı atışma da nereden çıktı? Cevabı gayet
basit. RTÜK başkanı reality şovlara "Yeter" artık çıkışını yaptığı
günün ertesinde Show TV'nin kardeşi Akşam Gazetesi tam sayfa RTÜK'e
saldırı başlattı... Diktatörlük diye manşet attı. Bu manşeti bir ay
önce veya bir ay sonra atsa anlarım ama RTÜK başkanının gündemi
sarstığı günün ertesinde devlet kurumunu tam sayfa diktatörlükle
suçlamak, maksatlı ve amaçlı, üstelik planlı bir yayın hissini
veriyor insana.
Üstelik gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut, RTÜK'ün
faşist uygulamalar görüntüsüne taşındığını yazıyor aynı gün. Amma
velakin kardeş televizyon Show'da ve diğerlerinde yayınlanan
kaynana programları için tek satır yok. Halbuki faşizm nedir?... En
büyük dayatmadır... Bu kaynana programlarını her saat, her dakika
70 milyona kim dayatıyor?.. Bu faşist uygulamayı kim ekrana
sürüyor?... Bu sorunun da cevabını verebilmeli, özeleştiri
yapmalıydılar. Tam tersi RTÜK'e saldırarak tek taraflı yayın
yaptılar, objektif olamadılar, maksatlı ve planlı görüntüsü
verdiler.
Genel Yayın Yönetmeni böyle yaparsa, yazarı da devlet kurumunu
haraç almakla suçlar. Ardından suçlanan kurumun başından da "Devlet
haraç almaz, siz mafya dizilerine fazla takılıp, devletle-mafyayı
birbirine karıştırıyorsunuz" cevabını alırlarlar.
Yani cuk diye oturur... Ve oturturlar...
Öyle değil mi sevgili Serdar Turgut...
* * *
TRT2'de iki adam az sonra izlenecek film üzerine sohbet ediyorlar,
sonra "Hadi filmimize geçelim" diyorlar. Ancak ekrana sohbeti
yapılan film değil, yanlış film giriyor, ertesi gün TRT bir özür
mektubu yayınlıyor. 8500 kişinin çalıştığı kanalda bazıları
horluyorsa, ekrana yanlış film sürülmesi gayet doğal. Geçenlerde de
bir kovboy filmi izledim TRT'de... On dakika İngilizce yayın
yaptılar. Sonra birisi dürttü, horlamayı kesip uyandılar, Türkçe
yayına geçtiler. Acaba TRT'ye horlamayan eleman takviyesi mi
yapılmalı?.. Kimseye çamur atmıyorum, horlamak ayıp değil, suç
değil... Bu bir hastalık... Tedavisi var ama... Allah şifa
versin...
Üstelik çok çalışıp yorulan da horlayabilir, belki de çok çalışıyor
8500 kişi... Bu arada... İyi geceler.. Allah rahatlık versin!