BİA Haber Merkezi
Ankara Kolej Kavşağı'nda bugün saat 12.00'de toplanan gazeteci
örgütlerine mensup yüzlerce gazeteci ve basın emekçisi Türkiye'de
tutuklu gazetecilerin tahliye edilmesi talebiyle Ziya Gökalp
Bulvarı'na kadar yürüdüler.
Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun (GÖP) belirlediğinin dışında döviz ve sloganlara izin verilmediği gözlenen ve "Özgür Basın Varsa Özgür Toplum Vardır" yazılı tek bir pankartın ardında gerçekleştirilen yürüyüş boyunca "Susma Haykır Özgür Basın Haktır", "Basın Halkın Sesidir Susturulamaz", "Susma Korkma Basına Sahip Çık", "Dokunan Yansa da Dokunacağız", "Hemen Şimdi Adalet", "Kalemim Kitabım Onurum İçin" sloganları atıldı.
Emek örgütleri, meslek odaları ve çeşitli partilerin de destek verdiği eylem esnasında Ziya Gökalp Bulvarı trafiğe kapatıldı. Haber yapmak için gelen foto muhabirleri ve kameramanlar da kameralarını bırakarak eyleme destek verdi.
Gazetelerden oluşan bir zincir taşıyan kortej SSK İşhanı önüne geldiğinde buraya "Onlar Cezaevinde" yazılı, cezaevindeki gazetecilerin fotoğraflarının yer aldığı dev bir pankart asıldı.
"Sıra size, sıra bize gelmeden herkes için özgürlük"
GÖP dönem sözcüsü ve Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı
Ercan Sadık İpekçi', tutuklu gazetecilerin gazetecilik faaliyetleri
nedeniyle yargılandıklarına şahitlik etmek için toplandıklarını
belirterek, "Yargılanmaktan, tutuklanmaktan korktuğumuz için değil,
halkın sesinin kısılmasından, bilgi edinme hakkının
engellenmesinden, haber alma hakkının yok edilmesinden endişe
duyduğumuz için bugün buradayız." dedi.
Bir yıldan fazla süredir Diyarbakır Cezaevi'nde bulunan Hawar gazetesi yazıişleri müdürü Bedri Adanır'ın "Vedat Kurşun'a verilen ceza Radikal'de çelimsiz bir haberle geçiştirilmemeli. Ahmet Şık'ı da Günlük, Devrimci Demokrasi gibi gazeteler aynı düsturla savunabilmeli. Çünkü bu savunma; hak ve özgürlüklerin, demokrasinin savunulmasıdır" şeklindeki sözlerini hatırlatan İpekçi, bunun GÖP'ün "gazeteciler arasındaki birliği 'ayrımsız, herkese basın ve ifade özgürlüğü' düsturuyla sağlamak" ilkesinin bir gerekliliği olduğuna dikkat çekti.
"Meslek ilkeleri çerçevesinde direneceğiz, susmayacağız"
Basın Kanunu'nun "Basın özgürdür" diyen 3. maddesi ve "Haber
kaynağının gizliliğine" yönelik 12. maddesinin gazetecilerin bilgi
ve belgeye ulaşma özgürlüğünün garantisi oludğunu ifade eden
İpekçi, bu hakka dayalı olarak elde edilen bilgi ve belgelerin suç
unsuru sayılamayacağına ve devletin çeşitli kademelerinde
gazetecileri potansiyel suçlu olarak gören yaklaşımın tehlikelerine
vurgu yaptı.
Türk Ceza Kanunu'nda yapılması düşünülen değişikliklere de değinilen açıklamada, "Yeni kanun tasarısı yürürlüğe girdiği takdirde, yargılanan gazetecilerin masum olduklarını savunabilmek için, belki de onlarla aynı suçlamadan dolayı yargılanmayı göze almamız gerekecek!" denilerek, gazetecilerin medya üzerindeki baskıcı, ayrımcı ve totaliter devlet uygulamalarına hukuki dayanak sağlamasından endişe edilen bu tasarının düzeltilmesi için de mücadeleden vazgeçmeyecekleri vurgulandı.
Başbakan'a: "Değişimi Derhal Başlatın!"
Başbakan Erdoğan'dan acilen değişim başlatmasını isteyen İpekçi,
"Ceza kanunlarını, ceza muhakemesi kanunlarını, telefon
dinlemelerine olanak vererek haberleşme özgürlüğünü yok eden
kanunları, internet erişimini engellemeye gerekçe olarak gösterilen
kanunları derhal değiştirin. Cezaevlerindeki gazetecilerin özgür
kalması için, medya üzerindeki korku ve sindirme ortamının sona
ermesi için gerekli değişimi ertelemeyin" şeklinde konuştu.