Türkiye basının gündemi Mısır Darbesi: Mısır’da darbe ve ABD silah ticareti!

Mısır'da yaşanan darbenin ardından Cuma günü yaşanan olaylar Türkiye basının gündemini oluşturdu.

Google Haberlere Abone ol
Türkiye basının gündemi Mısır Darbesi: Mısır’da darbe ve ABD silah ticareti!

Radikal’den Murat Yetkin, Oral Çalışlar; Hürriyet’ten Taha Akyol, Sedat Ergin; Milliyet’ten Fuat Keyman, Sami Kohen; Yeni Şafak’tan Yasin Aktay, Müfit Yüksel; Zaman’dan Abdülhamit Bilici, A. Turan Alkan; Vatan’dan Ruşen Çakır, Güngör Mengi;Taraf’tan Yüksel Taşkın, Sezin Öney, Star’dan Fehmi Koru, gündem hakkında yazdı.



İşte o yazılar:



Murat Yetkin: Mısır'da darbe ve ABD silah ticareti



Ajanslar, BM toplantısından Mısır darbesine sadece üzüntü beyanı çıkmasından Rusya ve Çin’i sorumlu tutuyor. Suriye’deki iç savaşa müdahale konusunda da karar alınması da aynı “İçişlerine müdahale etmeyiz” gerekçesine dayanıyor; Rusya’nın Çeçenistan, Çin’in Sincan’daki durumuna örnek olsun istemiyorlar. Ama Mısır nedeniyle hedeflerin yöneldiği tek ülke var, o da ABD. Perşembe günü, BM toplantısından önce ABD Başkanı Barack Obama’nın Mısır’daki katliamı gecikmeyle de olsa kınayıp bir ortak tatbikatı iptal etmesi, kendi ilkesi ve yönetimi içinde dahi tatmin edici bulunmadı. İlerleyen saatlerde ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in, darbeci General Abdül Fettah Sisi ile uzun görüşmeler yaptığı ve Mısır ile askeri ilişkileri sürdürmek istedikleri ancak sivillere polis ve asker şiddeti devam ettikçe bunun mümkün olmayacağını söylediği ajanslara düştü. Ardından ABD Dışişleri, Mısır’a askeri yardımın ‘gözden geçirilmesinin’ söz konusu olduğunu duyurdu. Zaten asıl konu da bu. ABD neden Mısır’a askeri yardımını bir tehdit unsuru olarak kullanıp darbeyi, insan hakları ihlallerini engellemiyor? Aynı soru, İsrail için de Filistinlilerle barış ve yerleşimciler konusu için soruluyor. 



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



Oral Çalışlar: Kürtlerin tercihi: BDP mi? HDP mi?



BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’la sabah kahvaltısında konuştuğumuz konulardan birisi, ‘hangi partiyle seçime girileceği’ meselesiydi... Demirtaş’ın verdiği bilgiye göre; Halkların Demokrat Partisi, (Öcalan’ın da önerisiyle) ‘Türkiyelileşmek isteyen Kürt hareketi’nin yeni tercihi olmaya aday. Önümüzdeki seçimlere giden süreç, biraz karışık bir yol haritası üzerinden şekillenecek gibi görünüyor: Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Güneydoğu vilayetlerinde seçimlere BDP çatısı altında girilmesi, metropollerde ise ‘HDP seçeneği’ düşünülüyor. 



Haberin devamını okumak için tıklayınız...



Taha Akyol: Çözüm süreci?



Çözüm sürecinin hedefi, PKK’nın silahsız siyasete yönelmesi değil miydi? Halbuki PKK’nın kendisi, hedefinin “profesyonel gerilla” olduğunu söylüyor!



Karayılan, “yeniden yapılanma”nın içeriğini de anlatıyor. PKK çatısı altındaki değişik “komutanlık karargâhları”nın üstünde şimdi, bir merkezden ve daha disiplinli olarak yönetilmek üzere “Halk Savunma Merkezi Komutanlığı’nın kurulduğunu” belirtiyor.



Bu “Merkezi Komutanlığın” Kuzey Irak ve Suriye’deki güçlerle “dayanışma içinde” olacağını da söylüyor.



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



Sedat Ergin: Güney sınırımızdaki büyük tehlike: El Kaide



El Nusra’nın diğer İslamcı gruplarla birlikte sınır boyunda Arap yerleşimlerinin de bulunduğu Tel Abiyad bölgesinde hâkimiyet kurarak, kuzeydeki Kürt koridoru içinde Türkiye’ye açılan stratejik bir tampon bölge oluşturmaya çalıştığı anlaşılıyor. Örgütün, ayrıca kuzeydoğuda Irak sınırına yakın Rumeylan petrol bölgesi civarındaki bazı yerleşim birimlerinde de PYD ile çatışması dikkat çekici bir başka hamleyi oluşturuyor.



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



Yasin Aktay: Firavun'un korkusu, eceline çare değil



Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin petro-dolar zengini liderleri Firavun'un gördüğü rüyayı görüyor ve Mısır'ın, Tunus'un, Libya'nın, Yemen'in hatta Suriye'nin bahtı kara mazlumlarından kendi gelecekleri için bir tehdit görüyorlar. Bu mazlum ülkelerin uyanışında kendi sonlarının yaklaştığını hissediyor ve akılları sıra tedbirlerini alıyorlar. Aldıkları tedbirlerle kendi mukadder sonlarından kurtulabileceklerini sanıyorlar. Kurtulamıyorlar.



Dünyanın her yanında açlık, zulüm, haksızlık, ahlaksızlık almış başını gidiyorken içine düştükleri refahın kendilerinden geldiğini sanıyorlar. Bunun kendilerine çetin bir imtihan olduğunu bile anlamış değiller.



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



Müfit Yüksel: Mısır Ordusu: Katliâmlarla nereye kadar?



Mısır'da 3 Temmuz'daki askeri darbe, peşpeşe gelen ve artış gösteren katliâmlarla devam ediyor. Çarşamba günü sabah Rabi'atu'l-Adeviyye ve En-Nahda meydanlarında Mısır ordu ve emniyet güçlerince gerçekleştirilen katliâmda binlerce kişi hayatını kaybetti. Bunların arasında İhvân'ın önde gelenlerinin aile mensupları da bulunuyor.



Haberin tamamını okumak için tıklayınız...



Abdülhamit Bilici: Keşke her şey sandık olsaydı!



Mısır’daki darbe ve katliam, 60 yıla 5 askerî müdahale sığdırmayı başaran Türkiye’nin yabancı olmadığı bir tablo. Sadece bizim değil, 61 yıl önce “subaylar darbesi”ni yaşayan Mısır’ın; 22 yıl önce darbeye muhatap olan Cezayir’in ve pek çok ülkenin aşina olduğu bir acı bu. İnsanlar, demokrasilerde yönetimi belirlemenin tek yolu olan sandığa gidiyor.,



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



A. Turan Alkan: Laik çelişki



Yeri şimdi değilse ne zamandır bilmem, öyleyse konuşalım: Lâyıkı vechile anlaşılma ihtimâli düşük olsa da söyleyeceğim; siyasetçilerimizin ağustosta Hacı Bektaş Velî’yi, aralıkta Mevlânâ’yı anma türünden törenlerine katılmalarının hikmeti nedir? Daha doğrusu bu gibi “mesaj verme” törenlerinden uzak dursalar, günün mânâ ve ehemmiyetinden ne eksilir? Hacıbektaşlılar ve Konyalılar, “bu sene devletlûlardan kimse törene gelmediler, mahzun kaldık” diye darılırlar mı?



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



Ruşen Çakır: Can çekişen Ortadoğu’yu anlamanın ipuçları



Mısır, askeri darbenin ardından adım adım iç savaşa sürükleniyor. Müslüman Kardeşler’in başını çektiği darbe karşıtı gösterilerle baş edemeyen askeri rejim katliam üzerine katliam yapıyor.



“İç savaş” denilince akla ilk gelen ülke olan Lübnan da Suriye’deki gelişmelere paralel olarak yeniden, ama bu sefer mezhep temelli bir iç savaşın esiri olacağa benziyor.



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



Güngör Mengi: Kan lekesi



Başkan Obama, Mısır’la planlanmış askeri tatbikatları iptal ettiklerini açıkladı.

Aynı dışlayıcı kararı Türk hükümeti de aldı.

Başkan Obama ile hürriyet ve demokrasi gibi değerlerin tekrar egemen hale geleceğine ümit bağlayanlar kendilerini kandırmış olduklarını biraz geç fark ettiler.

ABD’nin Ortadoğu’da iki vazgeçilmez isteği vardır; İsrail’in ve petrol yolunun güvenliğinden asla taviz verilemez!



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



Yüksel Taşkın: İnanç ve siyaset



Kemalistler, türdeş bir ulus yaratma adına bizleri toplum mühendisliğinin hedefi hâline getirmişlerdi. AKP de Cemaat de, devlet eliyle millet- cemaat özdeşleşmesi arayışında benzeri bir toplum mühendisliği hevesine sahipler. Elbette bu arayış, maddi çıkarlardan bağımsız ilerlemiyor. Bu kadar güç biriktirmeyi kimse sadece “hizmet aşkı” veya “millet sevdasıyla” açıklayamaz.



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



Sezin Öney:Rekabetçi otoriterlerin ‘adil oyun’ sorunu



Türkiye’de sanki mozaiğin sadece minicik bir parçasına odaklanıyor ve ortadaki siyasi tablonun tamamını kaçırıyoruz.



İlkeler sabit olunca, Mısır, Rojava veya dünyanın herhangi bir yerindeki katliama farklı bakmak sözkonusu olmuyor; ama Türkiye’de “egemen” tutum bu değil.



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



Fehmi Koru: Şeyini şeyyaptığımın şeyi



Kabuk değiştirip önümüze çıkan hep aynı ‘şey’dir aslında. Temel özellikleri de aynıdır o ‘şey’in: Din ve din ile ilişkili her şeye ters bakmak ilk kuraldır... Halka güvenmemek ikinci kural... Ne zaman sıkışırsa ‘devlet’ kucağına sığınmak üçüncü kural... Çabuk değişmek, ‘sol’ ile ‘seçkinci olmak’ arasında fark gözetmemek, ‘sosyalizm’ derken aslında ‘korporatizm’i kast etmek de var kurallar arasında...



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



Sami Kohen: Mısır nasıl bu hale düştü?



Eğer Arap Baharı ile birlikte demokrasi umutlarının yeşerdiği bir dönemde Mısırlılar siyasi gelecekleri konusundaki tutumlarında bu kadar ayrışmasalardı ve birbirlerine karşı bu kadar zıt gitmeselerdi, şimdiki kanlı bıçaklı duruma gelmezlerdi.



Oysa geçen temmuz ayına kadar işler -birçok sorun ve aksamalara rağmen- yolunda gidiyordu.



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...



Fuat Keyman: Darbeciler Kahire katliamında asıl Mısır’ı öldürdüler



Mısır’ın tekrardan seçim sürecine girmesi, tüm aktörlerin katılacağı bir seçimle, tekrardan sivil yönetime, demokrasiye dönmesi çok zor, hatta imkânsız gibi.



Ortadoğu’nun, Kuzey Afrika’nın, Arap dünyasının bu önemli ülkesi, bölgesel gücü, bugün artık kendi içinde iç savaş eşiğine gelmiş ve bölgesi için büyük bir istikrarsıznlık riskine dönüşmüş durumda.



Suriye krizi, Irak’da iç savaş olasılığı ve İran sorunundan sonra, Mısır’ın bugün karşılaştığı iç savaş riski, tüm bölgeyi felakete itebilir.



Haberin tamamını okumak için tıklayınız...






Sıradaki Haber İçin Sürükleyin