Türkiye, Ahmet Hakan'ın Başbakan'a mektubunu konuşuyor: "Kimse anlatamıyor bari ben anlatayım"

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, bugünkü köşe yazısında Başbakan Erdoğan'a seslendi.

Google Haberlere Abone ol
Türkiye, Ahmet Hakan'ın Başbakan'a mektubunu konuşuyor: "Kimse anlatamıyor bari ben anlatayım"

Taksim Gezi Parkı eylemlerini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a anlatan Ahmet Hakan'ın bugünkü köşe yazasısı şu şekilde:



"Kimse anlatamıyor bari ben anlatayım



Merak buyurma “usta”, rahat ol. Böyle muhalefet partileri olduğu müddetçe sittin sene de geçse, sandıkta yine sen çıkarsın.



Sorun yok:

İhaleleri yine sen vereceksin. Köprüleri yine sen yapacaksın. Meydanları yine sen tanzim edeceksin. Yasaları yine sen çıkaracaksın. Eşsiz mimari bilginle anıtları yine sen dikeceksin. Milletvekillerini yine sen seçeceksin. Medyayı yine sen yönlendireceksin. İşadamlarını arayıp yine sen hesap soracaksın. Kararları yine sen vereceksin.

Önce bir rahat ol ve derin bir nefes al.



*



Bu “mesele”, öylesi bir “mesele” değil “usta”.

“Koltuk kapmaca” oynanmıyor burada...



Sen bakma sana “yandaş” yazılan yazarların yazıp çizdiklerine...



Sen bakma cesaret edip sana gerçekleri söyleyemeyen danışmanlarına...



Sen bakma sana hep “En iyisini siz bilirsiniz efendimiz” demekten başka bir şey demeyen dostlarına...



Onlar gerçeği söylemiyorlar ya da söyleyemiyorlar.

“Gezi Parkı” hareketi...



Seni sandıkta deviremeyeceğini anlayanların sokakta devirme hareketi değil.



Seni hazmedemeyenlerin hazımsızlık gösterme hareketi değil.



Karanlık şahsiyetlerin askeri tahrik edip elinden iktidarı almaya çalışma hareketi değil.



Senin yaşam tarzına karşı başlatılan bir hareket değil.



Senin inancına karşı yürütülen bir hareket değil.



*



Bu hareket...

Öyle zannedildiği gibi acayip karmaşık, çözülmesi çok zor, karanlık odaklı, hileli, desiseli, kökü dışarıda, CHP’li, İP’li, empati yoksunu bir hareket de değil.

Çok basit bir hareket bu...

Çok yalın, çok anlaşılır, çok net, çok şeffaf, çok çocuksu, çok naif, çok hesapsız, çok gelişigüzel bir hareket.



*



“Usta”... Sokaklara çıkan o çocuklar var ya o çocuklar... Sana şunları söylüyorlar:



Beni rahat bırak.



Parkta nasıl oturacağımla, metroda nasıl davranacağımla, nasıl yaşayacağımla, nasıl konuşacağımla, nasıl giyineceğimle, nasıl düşüneceğimle, nasıl yiyip içeceğimle ilgili saygılı ya da saygısız fikir beyan etme.



Beni azarlama... Üst perdeden konuşma...



Sen bizim babamız değilsin... Bize babalık raconu kesme.



Tut ki babamızsın... İki çocuğuna bile sözünü geçiremeyen aile babaları ortadayken, sen 75 milyon çocuğa nasıl söz geçireceksin?



Biz nasıl senin yaşam tarzına saygı gösteriyorsak, sen de bizim yaşam tarzımıza saygı göster.



İlk dönemler belirli sınırlar içinde kabul edilen, hatta bazen hoş karşılanan “Kasımpaşalı/delikanlı” üslubun, artık “Kasımpaşalı/delikanlı” üslubu olmaktan çıktı... Çünkü bu üslubu artık kendi haklı davanı savunmak için değil, hak arayanları rencide etmek için kullanıyorsun. 



Bin türlü anlayışı, bin türlü inanışı, bin türlü kıyafet tarzını, bin türlü eğlence biçimini, bin türlü ahlak telakkisini, bin türlü tarih algısını, bin türlü rengi, bin türlü çiçeği tek bir potada eritemezsin. Bunu herkes istese bile yapamazsın... Teknik olarak yapamazsın... Vazgeç."



Yazının devamı için tıklayın.


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin