TÜRKAN ŞORAY'IN PROGRAMI NEDEN SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM'LA BİTMEDİ?

Atilla Dorsay, NTV'de tam 16 hafta süren Sinema Benim Aşkım'la ilgili detayları kaleme aldı...

Google Haberlere Abone ol
TÜRKAN ŞORAY'IN PROGRAMI NEDEN SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM'LA BİTMEDİ?

ATİLLA DORSAY / SABAH


Ekrandan bir sultan geçti


Türkân Şoray'ın NTV'de tam 16 hafta süren Sinema Benim Aşkım programı üzerine hiç yazmadım. Çünkü ben de programa katkıda bulunmuştum, adım jenerikte program danışmanı diye geçiyordu. Sevgili dostum Leyla Özalp'le birlikte programa perde ardından katkıda bulunduk. Gerçi Türkân Hanım'ın isteği üzerine ikimiz de birer bölüme katıldık: Ben onun yönetmenlik çabasını sorularımla açmaya çalıştım, Leyla ise yardımcı yönetmen olduğu Yılanı Öldürseler filmi üzerine anılarını anlattı. Bu arada, Leyla'nın benden çok emeği geçtiğini söyleyebilirim. Ben daha çok metinler üzerinde çalıştım, ayrıca NTV ile toplantılarda ve de çekimlerde olabildiğince hazır bulundum. Leyla ise kullanılan film parçalarının bulunmasından Türkân Hanım'ın bizzat katılıp ilgilendiği kurgu olayına, birçok şeye bilfiil katkıda bulundu. Şimdi, 16 bölümden sonra programın bittiği ve gelecek mevsim büyük olasılıkla devam edeceği şu dönemde, birkaç şeyi yazmak istiyorum. Ben temelde programı başarılı, onun ötesinde de önemli buluyorum. Gerçi eleştirilerim oldu. Kimi zaman aşırı duygusallığı eleştirdim, kimi zaman konukların Türkân Hanım'a ve programa yönelttikleri övgüyü abartılı buldum. Belki seyirciden de böyle düşünenler olmuş olabilir. Nitekim bir gün festival sırasında Beyoğlu'nda karşılaştığım bir hanım, Şoray'a olan hayranlığını belirtti, ama sonra böyle bir programı yapıp sunmanın 'onun işi olmadığını' söyleyip ikimizi de kınadı. Ama öte yandan öyle iyi tepkiler de geldi ki... Hem de entelektüel kesimden, daha eleştirel bir tavır içinde olmalarını beklediğiniz aydınlardan... Birçok dostum ve aynı zamanda seslerini bana ulaştıran birçok kişi, hem duygusal hem de akılcı tepkiler verdiler, övgüde birleştiler. Umarım haklıdırlar. Asıl altını çizmek istediklerime gelince... Bu program, tümüyle Türkân Hanım'ın kafasından çıktı. Hemen tümüyle onun iradesini, inadını, enerjisini yansıttı. Türkân Hanım, baştan beri aslında kendi kariyerini özetlemenin ötesinde, bir tür Yeşilçam belgeseli yapmak istediğini söylüyordu. Gerçekten de ortaya işte böyle bir şey çıktı. Gerçi her şeyin odak noktası Türkân Hanım'dı. Ama onun çevresinde, 1960'dan başlayarak Yeşilçam'ın yarım yüzyıllık geçmişi canlandı. Ve geride önemli bir belge kaldı. Ben programı en çok bu yönüyle önemsiyorum.. Nasıl öyle olmasın ki, Türkân Hanım Yeşilçam tarihini tüm boyutlarıyla yaşamıştı. Programına konuk ettiği starlar arasında Göksel Arsoy'dan Fikret Hakan'a, Cüneyt Arkın'dan Ekrem Bora'ya, İzzet Günay'dan Ediz Hun'a, Tanju Gürsu'dan Süleyman Turan'a, Murat Soydan'dan Hakan Balamir'e, Tarık Akan'dan Bulut Aras'a kimler yoktu ki... Kadınlardan Çolpan İlhan, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Nebahat Çehre, Suzan Avcı, Ajda Pekkan gibi isimler katıldı. Ve Türkân Hanım hem dostluklarını anlattı hem de onlardan eşsiz anılar derledi. Yönetmenler azdı, çoğu artık hayatta değildi ki... Ülkü Erakalın, Safa Önal, Zülfü Livaneli konuk yönetmenlerdi. Büyük usta Lütfi Akad'ı birlikte evinde ziyaret ederek söyleştik. Vedat Türkali, Yaşar Kemal dış çekimlerde konuştular. Komedi filmleri için Müjdat Gezen'i, perdede yaratılan Şoray yüzü için görüntü ustası Çetin Tunca'yı, sayısız kıyafetleri için modacı Yıldırım Mayruk'u konuk etti. Vesikalı Yarim'in şarkılarını söyleyen Şükran Ay da geldi ve filmdeki ünlü parçasını söyledi. Zaten Vesikalı Yarim tam bir Şoray kült-filmi olarak tüm bir programın konusu oldu. Ünlülerden ve halktan derlenmiş görüşlerle birlikte... Genç sanatçılardan Özgü Namal ve Nurgül Yeşilçay'ı da davet eden Şoray, böylece günümüzle de bağ kurdu. Ayrıca emekçileri ağırladı, karakter oyuncularını özel bir bölümle andı. Yeşilçam'da emeğe saygı, programın ana ilkelerinden biri oldu. Ve böylece bir yandan dolaylı da olsa bir Yeşilçam tarihi yazılırken, Yeşilçam sonrası yeni Türk Sineması'na giden kapılar da açıldı. Zira Türkân Hanım bir yerden sonra o filmlere de katılmıştı. Ama o çabalar daha çok ikinci bölümün konusu olacak. Böyle bir programı tüm kanalların en popüler dizileri gösterdiği 'prime time'da sunmak kolay değildi. NTV bu sorumluluğu gösterdi. Kendi adıma, programı büyük ölçüde Türkân Hanım'ın eseri saysam da tüm emeği geçenleri anmak isterim. Genel Yayın Yönetmeni Ömer Özgüner, yönetmenler Oğuz Bayram ve sonra Handan Onuk, editör Nuh Köklü, kurgucu Cihan Çekiç, yapımcı Nurcan Yaman, program sorumlusu Özgül Apaçe ve bir noktadan sonra katılan Genel Koordinatör Lale Tayla, işin pürüzsüzce yürümesini sağladı. Ayrıca birçok kameraman, makyajcı ve Şoray'ın kimi yakınları da anılmalı. Ve böylece birkaç ay boyunca Yeşilçam'ın en ünlü yüzleri, en unutulmaz filmleri, en vurucu, komik veya dramatik sahneleri ekranda resmi geçit yaptı. Onları izlerken, kendi bireysel ve toplumsal gençliğimizi andık. Bu filmlerin aslında ne denli değerli olduklarını, onları öylesine küçümsemiş, hatta kadir-kıymet bilmezliğimizle harcayıp yok etmiş olsak da, sonuç olarak ne kadar sevdiğimizi anladık. Umarım ki program yeni dönemde de sürer ve olayları günümüze dek getirir. Böylece hem Türkân Şoray tarihi hem de Yeşilçam'a bakış 1980 sonrası filmler ve anılarla tamamlanır. Bir not daha... Aslında programın 1978 yapımı Selvi Boylum Al Yazmalım'la bitmesi gerekiyordu. Ancak Kadir İnanır'ın ilkeleri gereği katılmayacağı anlaşıldı. Onsuz bir anma, sanırım kimsenin içine sinmedi. Ve o bölüm ertelendi. Belki gelecek mevsim işler değişir. Ve program Kadir'li bir bölümle açılır. Bilinmez ki...

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin