Nihal Bengisu Karaca/Habertürk
Koşun koşun Taraf'a çakmak serbest olmuş...
WIKILEAKS yapacağını yaptı; Türkiye semalarında görünen manzara
şudur: Su bulandı. Yıkılmaz denilen ittifaklarda delikler açılıyor.
Birçok konuda hükümetin önünü açan, kamuoyu oluşturan gazete Taraf
ile hükümetin arası kanlı bıçaklı olmuş durumda. Sebep, Taraf
Gazetesi'nin Wikileaks belgelerinde yer alan ve Başbakan'ın İsviçre
bankalarında 8 ayrı hesabı olduğunu dile getiren iddiayı
manşetlerine çekmesi. Manşetin yanına iliştirilmiş küçük kırmızı
bir kutu, iddianın "iddia" olduğu verisini içeriyordu, ama kimse
buna bakmadı, Başbakan hiç bakmadı, "Alçaksınız" dedi, çıktı işin
içinden.
Medya teorisyeni, "Medya ve Modernité" kitabının da yazarı olan
John B. Thompson, "Political Scandai" adlı kitabında hiçbir siyasi
skandalın spontane olarak ortaya çıkmadığını, medya ve siyaset
tarafından elbirliğiyle tasarlandığını söyler. Çarşamba günü
yazmıştım, bence de aynen öyle. Nasıl ki Hrant Dink'in katili
sadece Ogün Samast, teşvikçisi sadece Yasin Hayal değildir,
Wikileaks de bir romantik serseriden ibaret değildir.
Bendeniz, belgelerin içeriğinin değil ama zamanlamasının ve ortaya
çıkış şeklinin -yani, aaa Wikileaks sızdırmış, üzgünüz güvenlik
zaafımız varmış!- tasarım olduğunu, bir amaca ve bir sonucu almaya
müteallik olduğunu düşünenlerdenim. Fakat bu demek değildir ki,
ortaya saçılan bilgi notlarının, raporların haber değeri yoktur; bu
demek değildir ki, ABD diplomatlarının Dışişleri'ne gönderdikleri
bilgiler ve duyumlar tartışılmaz... Hayır, Hillary Clinton, "Bize
ulaşan belge içerikleri ile açıklanan içerikler çelişiyor" demediği
sürece, belgelerdeki içeriğin haber değeri vardır.
Başbakan'ın Taraf'ın manşetine karşı bu kadar sert bir üslup
kullanmasını, incinmesine bağlayabiliriz. Fakat iddiaların sahibi
Taraf Gazetesi değil. Öte yandan Taraf "iddiaları" habere
çevirmekte fazla "hızlı" davrandığı, bu konuda temkinden yana tavır
alan gazetelere oranla fazla müteyakkız bir yayıncılık yaptığı
bilinen bir gazete. Darbe hazırlıkları, generallerin tutumları,
planlar ve o planlara iştirak edenlerle ilgili her belgeyi, kayda
geçirilmiş her bilgiyi manşete çeken gazete, Amerikalı diplomatlar
tarafından kayda geçirilmiş bir iddiayı da haber yapacaktır
elbette. Canı isterse manşete de çeker. Taraf, kendi kendisiyle
tutarlıdır ve son tutumu da yapmayı seçtiği gazetecilik tarzının
bir uzantısıdır. İnternet sitesinden alışveriş yaparken beliren
ibarede olduğu gibi: Onu alan bunu da aldı. Gülü seven dikenine
katlandı. Ama öyle olmadı.
Normal şartlarda verilmiş olan türden aşırı tepkilerin "sivil dikta
kaygılarını" çağıracağını Başbakan bilmiyor olamaz. Acaba gazeteyle
ilgili başkaca kuşkuları mı var? Gazetenin bir yol haritası, bir
gizli ajandası mı var? Başbakan böyle bir bilgiye mi sahip ki, bu
manşeti bir açıklama ve naif bir sitemle geçiştiremedi? Bu manşetin
ardında, kendisine karşı planlanan ve ucu dışarıda olan bir komplo
iradesi olduğunu mu düşünüyor? Yoksa yakında Taraf Gazetesi'nin de
"Ergenekon" bağlantısı çıkacak mı? "İsrail" destekçisi bir gazete
olduğu söylentileri de yayılacak mı?
O zaman nasıl olacak? Hani hükümete yakın gazetelerde de yer aldığı
gibi, darbeci generaller İsrail'le çok sıkı fıkıydı?
İsrail'le arası iyi olan "asker" ile yüzlerce davası olan Taraf
Gazetesi'nin arkasından İsrail çıkarabilecek arkadaşlara şimdiden
tebriklerimi iletmek isterim. Biraz zor olacak çünkü. "Ergenekoncu"
ithamı bile biraz daha kolay tutar. Çünkü zaman içinde birçok kişi,
diğerinin Ergenekoncu olduğunu düşünebildi bu ülkede. Son örnek
"Tek Türkiye" dizisini eleştirdi diye Mazhar Bağlı'nın başına
gelenlerdir.
Türkiye hemen her tarafın ve hemen her kesimin "Kendim ettim kendim
buldum" şarkısını söylediği ya da yakın gelecekte söyleyeceği bir
ülke oldu. Umarım buradan bir uyanış, bir aydınlanma çıkar, değilse
halimiz harap.