SEÇİM SONUÇLARINA GÖRE SEÇMEN NE DİYOR

Neslihan Acu'dan seçim sonuçlarını, seçmen malzemesini değerlendiren bir yazı. Sokaktaki insanın temel dertleri oylara nasıl yansıyor... Ezgi Başaran'ın Serdar Erener'le yaptığı röportajdan..

Google Haberlere Abone ol
SEÇİM SONUÇLARINA GÖRE SEÇMEN NE DİYOR

Radikal’den Ezgi Başaran’ın reklamcı Serdar Erener’le yaptığı röportajı okuyordum sabah…


Bir bölüm çok ilgimi çekti.


“İnsanın en iyi hissettiği hal ne iktidar olmak, ne de ezilmek; denklik hali. O denklik de alışveriştir. Satan memnun, alan memnun... Kendilerini iyi hissediyorlar ve içlerinden birisi de sürekli ‘Beni iktidar yapın’ diyor. Onlar da yapıyor” diyor Erener.


İçinde bulunduğumuz yüzyılda, küreselleşmiş şu dünyada Türk insanının ruh halini iyi tahlil etmiş bence.


 


Seçim sonuçlarına bakınca AKP’nin başarısı ortada…Gerçi CHP de oylarını yükseltti ve diğer yanda meclise çok sayıda bağımsız milletvekili de girdi ama..



AKP’nin yüzde 50 oy alması neresinden baksanız önemli bir olay.


Haklarında yığınla dava açılan /içeri atılan gazetecilere, ÖSYM skandallarına, yıkılan heykellere, basın üzerindeki onca sansüre, kitap yasaklarına, protesto gösterilerinde yerlerde sürüklenen kadınlara, biber gazı yüzünden kalp krizi geçirip ölenlere, seçim meydanlarında kendileri gibi olmayanlara gösterilen sıfır toleranslı/alaycı/aşağılayıcı tavırlara, memleketin telef edilen derelerine, ovalarına, canına okunan doğaya rağmen neden bu yüzde 50?



Hemen söyleyeyim… Çünkü özgürlük/demokrasi sorunları,  çevresel/ entelektüel kaygılar aslında insanımızın şeyinin şeyinde değil.


Twitter’da ya da medyada kendilerine benzer insanların kaygılarını, tüm ülkenin kaygısı sanıp, seçim öncesinde, AKP yerlere serilecek falan filan diye coşan eğitimli ama empati yoksunu/entelimsi dantelimsi kişileri o yüzden hiçbir zaman anlamamışımdır.


Tabii, AKP’ye çok farklı misyonlar yükleyip, CHP’ye acımasızca çakan, sürekli aşağılayan sözde liberal takımını da anlamıyorum.


Anlamıyorum derken… Her iki grubun psikolojilerini gayet iyi anlıyorum elbette. Anlamadığım, nasıl bu kadar naif takılabildikleri. (Üç beş kuruş para ya da koltuk kaybı korkusundan kiralık olarak kullanılan medya kalemlerinden bahsetmiyorum tabii, onlar ayrı konu)


 


Her neyse… Sonuçta insanlar neden AKP’ye oy veriyor? Çünkü insanların temel meseleleri başka... karınlarını doyurmak, hasta olunca sokakta kalmamak.


AKP sağlıkta kendisinden önceki hiçbir iktidarın yapamadığını yaptı, sağlıkta ciddi reformlara imza attı. Bunu kimse inkar edemez. Bugün sigortalısı, emeklisi kuyruklarda sefil olmadan istedikleri hastanede tedavi görüyor, ilaçlarını sorunsuz alıyorlar.


Evet, büyük işsizlik var ama bir sürü de yardım var. Çocuk yardımı, erzak yardımı vs vs. Eh, belediyecilikten gelmeleri sayesinde temel hizmetlere de belli bir hız kazandırdılar.


Aş ve sağlık meselelerinden sonra insanımızın diğer temel meseleleri üç kelimeyle özetlenebilir: Televizyon /cep telefonu /AVM’ler.


Televizyonlarını seyredebildikleri, cep telefonlarından koparılmadıkları ve alışveriş merkezlerinde vakit geçirebildikleri sürece sorun yok.


Hayır, mizah yapmıyorum. İnsan malzemesi bu ne yazık ki. 


Doğa katliamlarını ya da üniversite sınav skandallarını protesto etmek için kaç kişinin yürüdüğüne bakın...


Bir de hafta sonları AVM’lerde kaç kişinin vıcır vıcır kaynaştığına bakın.


 


Demek ki olay nedir? Ortalama insan profili bu olduğu sürece, AKP doğru politikaları uyguluyor demektir.


Yabancı ülkelere “güçlü Türkiye” imajı, içerdeki halka “güçlü/otoriter lider” imajı, şamata/debdebe/ duble yol, her seçim galibiyetinden sonra “herkesi kucaklayacağız” mesajları… İnsanlara yetiyor bunlar.


Ha, insanımızın sığlığına dair tüm bu umutsuz tespitlere rağmen çok umutsuz muyum?


Hayır.


Her şeye rağmen bugün Türkiye eskisine göre pek çok şeyin konuşulabildiği, muhafazakarlığın arttığı oranda farklı renklerin/ çıkıntılıkların da çoğaldığı bir ülke.


 


O yüzden ben bu seçimde herkes bir şekilde kazandı diyorum. Kötümser biri olsaydım, herkes bir şekilde kaybetti derdim. Ama demiyorum.


Evet, iktidar partisi almak/satmak/göz boyamak üstüne kurduğu politikaları sürdürücek…


Paranın bir şekilde gelmesi/ekonomi çarklarının dönmesi uğruna özgürlük/eğitim/kültür/çevre meseleleri devede kulak olmaya devam edecek.


Ama yine de santim santim de olsa bir şeyler değişecek.


Onun işaretlerini görüyoruz.


Sırrı Süreyya'nın, Ertuğrul Kürkçü'nün Meclis'teki varlığı, kadın milletvekili sayısındaki artış, Bağımsızların başarısı... Az şey değil bunlar.


 


NESLİHAN ACU


neslidost@gmail.com

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin