"Sansürün kaldırılmasının kutlanması kara mizah"

BDP, bu yasalar yürürlükteyken özgür basın emekçisinden, sansürsüz basından söz edilemeyeceğini belirtti.

Google Haberlere Abone ol
"Sansürün kaldırılmasının kutlanması kara mizah"

BDP, 24 Temmuz Basın Bayramı dolayısıyla "Sansürün Kaldırılmasının Kutlanması: Kara Mizah" başlığıyla yayınladığı mesajda, "Roboski'de insanlık bombalandığında ellerindeki haberleri duyurmak, görüntüleri yayımlamak için hükümetin onayını bekleyen, onay verildiğinde de kendilerine iletilen ifade kalıplarının dışına çıkamayan, Gezi olaylarının ilk günlerinde penguen belgeselleri yayımlayan, ilerleyen günlerinde ise canlı yayında "Polis gaz bombası kullanmıyor' derken gazdan etkilenen muhabirleri olan medyanın, sansürün kaldırıldığı günün yıldönümü olan basın bayramı kutlu olsun" denildi. 



Hükümetin sosyal medyayı kısıtlamaya yönelik yasa çalışmaları haberleri gündemdeki yerini korurken, bir yandan da dijital medyayı, haber portallarını RTÜK boyunduruğuna alma yönündeki yasa tasarılarının konuşulduğunu belirten BDP, "Hükümet daha da ileri gitmiş, sansürün boyutlarını sosyal medyaya taşımış, yasal bir çerçeveye uydurma gereği bile duymadan Facebook ile anlaşarak muhalif çizgide yayın yapan sayfaları birer birer kapattırmıştır. Medya üzerinde yasal kısıtlamalar planlanacağına, hazırlanması düşünülen yeni anayasanın yasakçı değil özgürlükçü olması, basın ve ifade özgürlüğünü garanti altına alması sağlanmalıdır" değerlendirmesinde bulundu. 



"CEZAEVLERİNDE TUTULAN GAZETECİLER SERBEST BIRAKILMALI"



Uzun tutukluluk sürelerine olanak sağlayan yasaların, yeni anayasa beklenmeden değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan BDP, yazdıkları yüzünden cezaevlerinde tutulan gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını, bu yasaların yürürlükteyken özgür basın emekçisinden, dolayısıyla da sansürsüz basından söz edilemeyeceğini belirtti. Açıklamanın devamında şu ifadeler yer verildi:



"Hükümetin sansürcü anlayışı öyle bir korku yaratmıştır ki, hükümete en yakın görülen gazetelerdeki gazeteciler bir tek eleştirel yazıları, bir tek tweetleri nedeniyle işten çıkartılmaktadır. Bu baskı anlayışı o kadar yayılmıştır ki, uluslararası basın çalışanları da bundan nasibini almaktadır. Son olarak Gezi direnişini fotoğraflayan uluslararası bir fotoğrafçı için yedi yıl hapis cezası istenmiştir. Roboski katliamı konusunda başbakanın tavrını eleştiren gazeteci hapisle cezalandırılmış, cezası paraya çevrilmiştir. Kameraların gözü önünde polisin 14 yaşındaki bir çocuğun kolunu acımasızca kırmasını haber yapan gazeteci hapisle cezalandırılmıştır. Öte yandan medyadaki tekelleşme ve sendikasızlaştırma hareketi, medya çalışanlarının iş güvenceleri olmadan çalışmasına neden olmaktadır. Sosyal güvenlikten yoksun çalışanların sansürsüz ve özgür gazetecilik yapmaları mümkün değildir." (ANKA)


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin