REHA MUHTAR'IN İÇİNDEKİ 'HABERCİ DEVİ' NASIL UYANDI?!

"Çok kötü yaptılar... İçimdeki devi uyandırdılar..."

Google Haberlere Abone ol
REHA MUHTAR'IN İÇİNDEKİ 'HABERCİ DEVİ' NASIL UYANDI?!

Reha Muhtar/Vatan


Futbol federasyonu başkanı haberime attıkları iftira içimdeki haberci devi nasıl uyandırdı?..


Hani geçenlerde Futbol Federasyonu Başkanlığıı seçimleriyle ilgili, ince ayrıntı kulis ve diyalogları vermiştim ya...

Hani haberden ve kulislerden memnun olmayanlar, bir taraftan “haber doğru değil” derken, diğer taraftan “Yıldırım Demirören mi yazdırıyor?..” diye sallıyorlardı ya...

Çok kötü yaptılar...

İçimdeki devi uyandırdılar...


***


Dün bana muhabirliği iciğine cıcığına öğreten Nilüfer Abla’nın ölümü dolayısıyla anısına birkaç satır karalarken bir kez daha fark ettim ki, benim esasen ruhum “muhabir”dir...



Ünlü bir anchorman de olsam, gazetelere yarım sayfa yazı yazan gazeteci-yazar havası da atsam, spor programı moderatörlüğü, talkşov aktörlüğü de yapsam hiç fark etmez...



Ruhumun derinliklerinde, Türk matbuatına uzun atlatmayı misyon edinmiş fırlama bir muhabir yatar...




***


Geçenlerde Vatan ve Milliyet’in devir teslim töreninde yılların dostu Milliyet’in Haber Müdürü Tunca Bengin’le karşılaştım...



İkimiz de 50’li yaşlarımıza gelmişiz...



Birbirimizin gözlerinin içine bakarken aynı şeyleri hatırlıyoruz...



Onla ilk karşılaştığımda 1980 yılıydı...



O Akajans’ta...



Ben Ulusal Basın Ajansı’nda muhabirim...



Gümrük Bakanlığı’na sotalanmışız...



Tekel zamları açıklanacak...



Daha diğer gazetelerin muhabir tayfası akıl edip, gelmemiş...



Sadece ikimiz varız...



Birbirimiz kolluyoruz...



O benden birkaç yıl eski, ben biraz daha tıfılım...


Ortada bir telefon var...



Tunca aldı telefonu, Ajans’tan birisiyle konuşmaya başladı...



Beş dakika, on dakika, onbeş dakika, telefonu kapatmıyor...



Zamlar ha açıklandı ha açıklanacak ve Tunca ortadaki tek telefonu kaptığı için, açıklanan zamları önce o haber ajansına geçecek...



Gümrük Bakanlığı Müsteşarı, daire başkanı bir sürü kişi var bulunduğumuz yerde...



Odada tek de bir telefon, o da Tunca’da...




***


İşkillendim, sinirlendim, herkesin ortasında “Arkadaş bıraksana telefonu” diye söylenmeye başladım...



Tunca hiç oralı olmuyor konuşmaya devam ediyor...



Ben ortalığı birbirine katıyorum...



Ne skandal kalıyor, ne rezalet ne Gümrük Bakanlığı personelinin vurdumduymazlığı...



Utanmasam stajyer Ajans muhabiri halimle, Gümrük Bakanı’nı falan düşüreceğim...


Niye?..



Akajans muhabiri tek telefonu kapmış UBA muhabirinden önce, geçecek haberi merkezine...



Öyle olay çıkarttım ki, bana müsteşarın odasındaki telefonlardan birini verdiler de olay yatıştı...




***


Yıllar geçti üzerinden bu kez ben SHOW Haber’in başındayım...



Tunca da Milliyet Haber servisinin başında...



Kimdiler hatırlamıyorum şimdi, bütün basının röportaj yapmak üzere peşinde olduğu birileri sanıyorum cezaevinden çıkacaklar...



Televizyon haber merkezleri, gazeteler önceden hazırlıklarını yapmışlar, ertesi günü belli ki meydan muharebesi çıkacak...



O kişiler hangi gazeteye ya da televizyona gelecekler diye...



Topladım, en iyi muhabirlerimi ve haber müdürlerimi...


- “Siz televizyon haber merkezlerini boşverin... Bizimle kimse baş edemez... Bir tek Milliyet’in ekibini darmadağın etmeye bakın... Onların başındaki adamı tanırım... Ne yapıp edip, adamları kaçıracaktır... Önce gazeteye, arkasından da Kanal D’ye verir... Dört adamımız Tunca’nın adamlarını marke etsin... Geri kalan üç adamımız da adamları arabaya atıp bize getirsin...”




***


Gören beni takımı son 30 saniyeye hazırlayan basketbol koçu ya da meydan muharebesini planlayan örgüt lideri zanneder...


Ertesi günü telefon elimde an be an takip ediyorum bütün olayları...



Tahmin ettiğim gibi Tunca’nın ekibiyle bizimkiler, son düzlükte baş başa kaldılar ve bizimkiler planladığımız şekilde, röportaj yapılacak kişileri büyük bir gazetecilik hüneri sergileyerek kaçırdılar...



Akşam yayınımızı yaptık ortalığı yıktık geçirdik..


Fakat Tunca bu pes etmez...



Ertesi günü bir de baktım Milliyet gazetesi manşetinden “bizim röportaj yapılan insanları alenen kaçırdığımızı” yazıyor...



Bizi etik dışı yöntemlerle adam kaçırdılar demeye getiriyor...



Sen misin bunu yapan...



Aldım bütün kasetleri, çağırdım işin içindeki kıdemli muhabir ve müdürleri...



Tek tek kasetleri okuyoruz Milliyet muhabirlerinin “adamları kaçırmak için yaptığı eylemleri, halka içine alıyoruz...”



“Kimmiş adam kaçırmaya çalışan gazete” manşetiyle vereceğiz haberi akşama yayında...



Onu da yaptık...



Bir de hızımı alamadım “Tepkilerinizi Milliyet gazetesinin santraline bildirin lütfen” dedim...



Santrallerini kontrol ettiriyorum bir taraftan, yıkılıyor santralleri...




***


Gümrük Bakanlığı’nda “kim bir dakika önce zam haberini verecek” diye başlayan mücadele, 20 yıl sonra devam ediyordu “kim alacak konukları” şeklinde...



Sonra sevgili Tunca’nın stresten by-pass olduğunu öğrendim... Kalbi teklemişti sevgili dostumun ve meslektaşımın...



O zaman gözümün önünden geçti, bir haberi iki saat ya da bir gün önce verebilmek uğruna yaptığımız inanılmaz haber savaşları...



Hep düşünürdün o zamanlarda...



“Annemle babam benim bu halimi görseler ne yaparlardı acaba?..”



Sıradaki Haber İçin Sürükleyin