İşte Eğin'in bugün Akşam'daki yazısı
BİR AHMET HAKAN EKSİKTİ
Ahmet Hakan'ın henüz yazar olduğuna ilişkin bir ışık göremedik. Kendine has
bir üslubu, dil kullanımı yok. Ama işin kötüsü onun haberciliğini de
anlayamadık
Sizce Hürriyet gazetesi ayda 15 milyar TL maaşı neden eklerde yazan Ebru
Çapa'ya değil de Ahmet Hakan'a veriyor? Soruyu biraz daha değiştirerek de
sorabilirim: Ahmet Hakan, Hürriyet gazetesine tam olarak ne olarak alındı?
Önemli bir gazetenin dördüncü sayfasında yazdığına göre kendisinin en
azından gazeteci olması ön şartının gerektiği düşünülebilir. Yıllarca haber
merkezi yönetmiş biri de eğitimini almamasına rağmen (sahi İmam Hatip'te
iletişim bölümü var mı?) gazeteci olması beklenir. Bir gazetecinin de hiç
değilse arada sırada haber yapması zorunlu değil mi?
Elbette bugün gazetelere yazı yazan insanların tamamı için gazeteci denemez.
O zaman da ikinci aşamaya geçiyoruz: Ya ekonomi, strateji gibi uzmanlık
gerektiren alanlarda kalem oynatan birkaç bilgili isimdir sütunların sahibi
ya da düpedüz yazardır; kalem kullanma kıvraklığı olan, üslubu bulunan
isimler. Perihan Mağden mesela.
Ahmet Hakan'ın henüz yazar olduğuna ilişkin bir ışık göremedik. Kendine has
bir üslubu, dil kullanımı yok. Ama işin kötüsü onun haberciliğini de
anlayamadık.
Kendisi AKP'nin yükselişiyle beraber hayatımıza sokulan geçmişte de
örneklerine rastladığımız tarzda bir basın şöhreti oldu. Her dönemin böyle
gazetecileri vardır; yükselen değerlerin hızına göre hayatımızda kalış
süreleri de belirlenir. Ahmet Hakan da öyle işte. Bir okur da ilk olarak
ondan hiç değilse AKP'yle ilgili 'insider' bilgi vermesini beklemez mi?
Günümüzde hakim konumunda bulunanların birçoğu geçmişte Ahmet Hakan'la aynı
çevrenin insanları. İmam Hatip lisesindeki sınıf arkadaşları bugün
iktidarda. Bu bağlantılarla günümüzde muhteşem habercilik yapabilir o
çevreden çıkıp merkez basında yer alan bir kişi. Zira böyle bir açık da var
basında. Yok mu AKP'nin hiç yolsuzluğu; haşema mayosunu üreten ailenin bir
hikayesi yok mu, kimdir tanıyalım; iktidarın beyin takımı kim; Başbakan'ın
çalışma yöntemleri ne... Ve bir sürü şey.
Ahmet Hakan zamanında Erbakan'la evinde ayağında çorap ve terliklerle
röportaj yapacak kadar samimiydi, mutlaka o dönemden de birkaç bilgi
kalıntısı vardır. Ama bugüne kadar bu bilgileri paylaşmakta hiç de cömert
davranmadığı ortada. Karşımızda okuru değil, kendisini geliştirmek isteyen
bir köşe yazarı var daha çok. Bu geliştirme de olumlu anlamda değil: Sosyal
sınıf merdivenleri üçer-beşer zıplamak isteyen, bir yandan geçmişine göz
kırpıp oranın rantını yemeğe devam etmek isteyen, diğer yandan da yeni
taşındığı Nişantaşı'nda kabul görmek isteyen bir orta sınıf kahramanıyla
karşı karşıyayız. Nedir Ahmet Hakan'ın alameti farikası peki? Aldığı eğitim
değil, bağlantılarından çıkardığı muhteşem haberler de değil? O zaman nedir?
Bütün gün Nişantaşı'nda bir kitapçıda oturup sabahtan akşama sadece Türk
basınını, dergileri, gazeteleri takip eden, yeni yeni başka arkadaşlarından
öğrendiği pahalı cafelere yerleşen bir Ahmet Hakan'ın yazılarından ne
beklersiniz?
Onda da Türk edebiyatında olduğu gibi bir sorun var: Yerel kalmaya mahkum
olmak ilk başta; insanın yabancı dil bilmemesi böyle handikaplar doğuruyor.
Bir gazetecinin İnternet, yabancı basın, yabancı kitapları okumamasının
nasıl bir açlık yarattığı tahmin edilebilir.
E sürekli Türk gazetelerini okuyunca da ortaya oralarda okuduğu üzerine
ahkam kesen bir adam portresi çıkıyor. Bir gazetedeki ilginç bir haber ya da
köşe yazısı aynen alınıyor, Ahmet Hakan'ın eklediği birkaç cümleyle Hürriyet
gazetesinde yeniden basılıyor. Sürekli başkalarının üzerinden söz alma
hastalığı. Kültür, sanat, edebiyat konularında kendisini hangi kayaya
bağlayarak yorum yaptığı, ahkam kestiği ise belirsiz. Herhangi bir siyasi
duruş bulmak da olanaksız. Sadece ayağına gelen popülizm toplarına hızlı bir
vuruş söz konusu; demokratlık adına.
Peki Hürriyet'in gerçekten başkalarının üzerinden söz alan bir yazara
ihtiyacı var mıydı? Sahiden o parayı, o köşeyi Ebru Çapa'ya veremez miydi
Hürriyet yönetimi?
Zira bugün Ahmet Hakan'ın yaptığı zaten yıllardır başkaları tarafından daha
yetkin bir şekilde yapılıyor; insanların bizzat mesleği popüler kültür
eleştirileri. Ben de yapıyorum, üstelik eğitimini de almışım, yüksek
lisansını da yapmışım, başkalarını. Zaten yapanlar varken Ahmet Hakan
nereden çıktı; sahi bir o mu eksikti popüler kültürün bekaretini bozacak?
Dediğim gibi, Hürriyet'in elinde Ebru Çapa var. Hem popüler kültür
eleştirileri çok sağlam, hem kalemi kuvvetli, hem üslubu iyi, hem siyasi
duruşu var: Son dönemde yazdığı birkaç siyaset eleştirisi Ahmet Hakan'a
yumruk gibi inebilir. Bu arada sorarsanız şunu da söyleyeyim: Ben Ebru
Çapa'yla kavgalıyım, Ahmet Hakan'la merhabamız var. Profesyonellik ayrı bir
şey çünkü.
Hürriyet yönetimi herhalde Ahmet Hakan'ı alırken akıllarında bambaşka bir
perspektif vardı; yoksa bu fonksiyonu dolduracak pek çok yazar varken...
Ahmet Hakan ne yaptı?
Şu meşhur soruyu sormanın tam da sırası değil mi: Bu köşeler babamızın malı
mı?
GİDERSE ŞAŞIRMAYIN
Bakmayın Hıncal Uluç'un Fatih Altaylı'nın gelişi üzerine sevinç kahkahaları
atıyor göründüğüne, röportajlar verip ne kadar sevindiğini anlattığına.
Hıncal Uluç'un bugünlerde tek bir motto'su var, yakınlarıyla da paylaşmaktan
çekinmiyor: 'Dinç Bilgin gitti artık, benim vefa borcum onaydı, şimdi herkes
önüne bakabilir' diyor. Bu bir ayrılık sinyali olabilir mi? Evet.
Hıncal Uluç şimdilik Sabah'ta ama ileride ne olacağı kestirilemez. Vatan
gazetesi başından beri peşindeydi zaten, şimdi temaslar iyice hızlandı ve
almak için her şeyi yapacakları konuşuluyor. Öte yandan, Ertuğrul
SETEN SABAH YOLUNDA
Sabah'ın ise bugünlerde transfer listesinde iki isim var: Biri, Vatan'ın
spor müdürü İbrahim Seten. Diğeri de Haşmet Babaoğlu. Fatih Altaylı'yla çok
iyi arkadaş olan İbrahim Seten'in bu bağlantıyla Sabah'a geçeceği, geride
Babaoğlu'nu bırakmayacağı konuşuluyor. Hatta bu yüzden Altan Tanrıkulu'nu
Fatih Altaylı aracılığıyla Hürriyet'e tavsiye ettiği söyleniyor: Kendi
giderse Vatan'ın spor müdürü Tanrıkulu olmasın diye. Vatan'da yeni spor
müdürü için konuşulan isimse Yiğiter Uluğ, doğru isim yani.
MEHMET YILMAZ NEREYE?
Mehmet Yılmaz, Hürriyet'te görüşürüz diye Milliyet'e veda etti ama bu
sürenin Turgay Ciner'le para pazarlığının sürmesi yüzünden olduğu
konuşuluyor. İçlerinde Rifat Ababay'ın da dahil olduğu 'kendi' ekibine
bekleyin mesajı yolladığı, strateji belirlediği ve harekete geçeceği
söyleniyor. Milliyet'e kendi getirdiği sevgili yazarlarına da aynı mesajı
iletmiş.