MASTER CHEF YARIŞMASININ ASABİ JÜRİ ÜYESİ BATUHAN PIATTI ZEYNİOĞLU: MUTFAKTA SERT OLMAK LAZIM

Geçen hafta başlayan “Master Chef Türkiye” yarışmasında yarışmacıları sert bir dille eleştiren Cipriani’nin de baş şefi olan Batuhan Piatti Zeynioğlu soruları yanıtladı.

Google Haberlere Abone ol
MASTER CHEF YARIŞMASININ ASABİ JÜRİ ÜYESİ BATUHAN PIATTI ZEYNİOĞLU: MUTFAKTA SERT OLMAK LAZIM

“Master Chef Türkiye” yarışmasının “asabi” jüri üyesi Batuhan Piatti Zeynioğlu: “İşyerinde daha da beterim. Televizyonda kendimizi frenliyoruz. Mutfakta sert olmak lazım çünkü hızlıca karar almak ve hemen harekete geçmek gerekir”


Geçen hafta başlayan “Master Chef Türkiye”ye 3 binden fazla kişi başvurdu. Sayı 50’ye indirildikten sonra yarışmacıların önüne
bir çuval soğan kondu, doğramaları istendi. Bıçağı en iyi kullananlar yola devam etti.
Programda amatör aşçılar hem jüri üyelerinden ders alıp yemek pişirmenin püf noktalarını öğreniyor, hem de birbirleriyle en iyi yemeği yapma konusunda rekabet ediyor. 13 hafta boyunca birer birer elenecekler. Yarışmanın birincisi profesyonel mutfakta kendine iş imkanı bulmanın yanı sıra 100 bin TL’lik para ödülünün de sahibi olacak.
Şef Batuhan Piatti Zeynioğlu Show TV’deki yarışmanın “kötü polisi”. Yarışmanın diğer jüri üyeleri işletmeci Erol Kaynar ve Mimolett’in sahibi şef Murat Bozok onun yanında pamuk gibi kalıyor. Aynı zamanda Levent’teki Cipriani’nin de baş şefi olan Zeynioğlu yarışmacıların korkulu rüyası. Çok sert, hata yapanları haşlayıp duruyor. “Sizin iğrenç yemeklerinizi yemekten fenalık geldi” de diyor, “Kendinizi emin hissetmiyorsanız defolun gidin buradan” da. Hele ki, “Köpeğime mama versem daha güzel sunum yapardım” dediği yarışmacının yerinde olmak istemezdim!


* Daha ilk elemede yarışmacılar soğan yerine parmaklarını doğradılar. Yemek konusunda kendine çok güvenen ev kadınları bile elendi. Jüri üyelerini görünce heyecanlanıp bildiklerini mi unutuyorlar? 
Yarışmacılar farklı mesleklerden geliyor. Hiçbiri profesyonel anlamda yemek dünyasının içinde değil. Daha önce evde kendi kendilerine hiçbir eleştiri almadan yemek yapmışlar. Kimse onları gözünü dikip izlememiş. Yemek yaparken onları izleyen birilerini görünce strese giriyorlar. Eğer bir restoranda çalışacaklarsa buna alışık olmalılar. Strese dayanıklı olmayan aşçı olamaz. Benim onları sürekli uyarmamın, “Sakin ol” dememin nedeni de bu. 


“Aktör değiliz. İçimizden geldiği gibi davranıyoruz”
* Bu tip programlarda reyting almak için hep bir iyi polis bir de kötü polis olur. Siz kötü polisi mi oynuyorsunuz?
Hiçbirimiz aktör değiliz. İçimizden geldiği gibi konuşuyor ve hareket ediyoruz.


* O zaman siz mutfakta da böylesiniz...
Daha da beterim. Burada kendimizi frenliyoruz. Profesyonel anlamda bu işin içinde olmadıkları için daha yumuşak davranıyorum. Mutfakta sert olmak lazım çünkü ortaya iyi bir iş çıkarmak zorundayız. Kısa sürede karar almak ve hızlıca harekete geçmek gerekir.


* Sizinle altı yıl önce röportaj yaptığımda “Kendi restoranımın şefi olmak istiyorum. Para biriktiriyorum” demiştiniz. Kendi restoranınızı açma fikri rafa mı kalktı?
Fikrim değişti. Kendimi restoran açmaya hazır hissetmediğimi anladım. Büyük bir restoranda çalışmayı tercih ediyorum. Şimdi Cipriani’nin baş aşçısıyım. Ben de Türkiye’deki Cipriani gibi yarı Türk yarı İtalyanım. Annem Donatella Piatti İtalyan, babam Türk. Sektörde çok sayıda iyi safkan İtalyan şef varken beni seçmeleri gurur verici.


* Restoran hakkında yemek yazarlarından gelen olumsuz izlenimler hakkında söyleyeceğiniz bir şey var mı?
Eksiklerimiz, bir değil binlerce yanlışımız var. Ama sebat edip çalışıyoruz. “Aa oynamıyorum, küstük” diyecek halimiz yok. Cipriani’nin felsefesini Türk insanına, Türklerin alışkanlıklarını Cipriani’ye anlatmak gerekiyor. Bu da zamanla olacaktır. Her şey yavaş yavaş oturacaktır. 


“Laf yemektense kafama kepçe yemeyi tercih ederdim”
* Siz henüz toyken mutfakta sert sözlerden, eleştirilerden nasibini almış mıydınız?
Felaket günlerdi. İtalya’da çalışırken mutfağa ilk girdiğimde hiç kimsenin bana bir şey öğretmeyeceği, öğrenmem gerekeni gözümle çalmam gerektiği söylendi. Hatta yıllar yıllar önce ustalar mutfak çalışanlarını kepçeyle dövermiş. Aslında kafanıza kepçe yeseniz belki daha iyi. Ağır sözler yerine kepçeyi tercih edersiniz.


* Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de de yemek programlarına ilgi arttı. Master chef olmak için de 3 bin kişi başvurmuş. Nesi cazip geliyor? İşe girdikten sonra kazanacakarı paranın hayali mi?
İnsanlar ofis işlerinden sıkıldı. Ailesinin seçtiği meslekleri yapmak için üniversiteye gidenler artık kendileri için bir şey yapmak istiyor. Mutlu olacakları bir iş arıyor. Para da cazip geliyor. Ünlü otellerde en yüksek maaşı genel müdür alır. İkinci yüksek maaş ise aşçıbaşına verilir. İyi bir şef çok iyi paralar kazanabilir.


Fotoğraf: ERCAN ARSLAN
Elif Berköz Ünyay / www.milliyet.com.tr

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin