Hürriyet Okur Temsilcisi'nden Ayşe Arman'a eleştiri

Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, isim vermeden Ayşe Arman’ın bir inşaat firmasının reklamlarında oynamasını eleştirdi.

Google Haberlere Abone ol
Hürriyet Okur Temsilcisi'nden Ayşe Arman'a eleştiri

İşte Faruk Bildirici bugün yayımlanan Hem gazeteci hem reklamcı olunamaz başlıklı bugünkü yazısı:



Gazetecinin bu sorumluluğu, okurları yanıltmamayı, onlara sadece ve sadece “gerçeği” aktarmayı zorunlu kılar. Gerçeği aktarabilmenin temel koşulu da “her türlü çıkar ve nüfuz ilişkisi”nin dışında çalışabilmekten, bağımsız kalabilmekten geçer.



Bir gazeteci ve gazete, ancak bağımsız kalabildiği, başka bir deyişle hiçbir maddi ve manevi çıkar gözetmeden işlevini yerine getirdiği ölçüde okurun güvenini kazanır. Üstelik bu temel koşulları yerine getirse bile okurun güvenini sağlamak öyle kolay bir iş değildir, emek ister, sabır ister. Okur, zamanla inanır o gazeteci ve gazetenin okurlarına gerçeği aktarırken başka kaygılar gütmediğine, bilgiyi en yalın haliyle aktardığına.



Okur Temsilcisi olarak çok tanık oldum, “Ben bu reklamın Hürriyet’te çıkmış olmasına güvendim” deyip, reklamı şikâyet eden okurlara. Her defasında da Hürriyet’in bu güveni oluşturmak için ne kadar çok çaba harcadığını hatırladım. Okurların o güvenine saygı duydum.



Hürriyet örneğinden de anlaşılacağı gibi, okurlar bir kere güven duymaya görsün, ondan sonra neredeyse gözü kapalı güvenir o gazetecinin yazdığına, söylediğine. Onun doğru bilgi verdiğinden kuşku duymazlar. Böyle olunca da güvenilirlik gazetecinin elindeki güçlü bir silaha dönüşür.



Reklamcılar da bu silahın gücünün farkında oldukları için şöhretli gazetecileri, yazarları reklamlara çıkarmak isterler. Gazeteci ve gazetesinin “güvenilirliğini” ve “inandırıcılığını” kullanmaya çalışırlar.



Bizim meslekte okuru yanıltmama sorumluluğu vardır ama her reklamcının böyle bir endişesinden söz edilemez. Ayrıca gazetecinin reklamına çıktığı malla ilgili en ufak bir problem hem o gazetecinin, hem de gazetesinin güvenilirliğine darbe vurur. O ürün, mal ya da hizmetin kalitesiz çıkması ya da zamanında teslim edilememesi durumunda gazeteci, yazar ve gazetesi ne yapacaktır? Bırakın olumsuz yazmayı, olumlu haberler bile üzücü yorumlara yol açabilir.



İşte tam da bu yüzden Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde gazeteci tanımı yapılırken, “Gazeteci, mesleğini, reklamcılıkla, halkla ilişkilerle veya propagandacılıkla karıştıramaz” deniyor. Oysa reklam yapan gazeteci, çıkar çatışması halinde olan iki alanı birbirine karıştırmış, reklamcı olmuştur.



Hem reklamcı, hem gazeteci olunamaz. O nedenle de başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyada habercilerin, yazarların ve haberle ilgili editoryal kadronun reklam yapmasına izin verilmez. 



Faruk Bildirici'nin yazısının tamamı için




Sıradaki Haber İçin Sürükleyin