TSK'yı sevmesem yalakalık yapardım
Sivri dilli. Sözünü hiç sakınmıyor. Çok da genç. Haliyle dikkat
çekiyor. Köşe yazmaya başladıktan kısa bir süre sonra adı ünlü
isimlerle anılmaya başladı. Bazılarıyla kavga ediyor, bazılarıyla
kavga ettikten kısa bir süre sonra yan yana fotoğrafları
yayınlanıyordu. Hatta kimi ünlü kadınlarla aşk yaşadığı bile
yazıldı çizildi. İnsan kim bu genç adam diye merak ediyor. Geçen
hafta buluştuk, aşk hayatından politik görüşlerine varana kadar her
şeyi anlattı...
Üslubunuz çok sert ve haşin değil mi?
Net bir adamım. Akrobatlık ve diplomatlık yapmam. Düşündüğüm,
gördüğüm neyse söylerim. İşimiz cambazlık değil, fikir ifade
etmek...
Başka yerlerde de böyle haşin ve sert misiniz?
Ne gibi yerlerde?
Kimi mahrem yerlerde?
(Gülüyor) Öyle yerlerde kadınların benden haşin olmasını
severim...
Kendiniz gibi kadınlardan mı hoşlanırsınız yani?
Sadece kadınlar değil, her insan her yerde net ve içten olmalı.
Fırıldak olmamalı...
ATATÜRK'Ü BABAM GİBİ SEVERİM
Nasıl bir aileden geliyorsunuz?
Bizim aile İzmirli. Büyük dedem Kütahya'dan İzmir'e gelmiş. Orada
doğdum, büyüdüm. Babam mühendis, annem öğretmen. Ablam da sanayici.
Eniştemle beraber kendi tekstil ihracat şirketlerini
yönetiyorlar...
Fikirleriniz uyuşur mu ailenizle?
Sol-Kemalist eğilimlere sahip bir aile bizimki. CHP'ye oy verirler.
Baba tarafımın bir kısmı, amcamlar daha da koyudur...
Fazıl Say'ın sorduğu amcalarınızdan mı bahsediyorsunuz?
Evet Önder Kütahyalı. Türkiye'nin önde gelen klasik müzik tarihi
profesörlerinden ve eleştirmenlerinden olduğu için Fazıl yakın
tanıyor. Uzun yıllar Cumhuriyet'te yazdı. "Soyadı benzerliği mi"
diye merak etmiş, "Bu mendebur liberal, böyle Kemalist bir aileden
nasıl çıktı" diye şaşırmış...
Nasıl çıktınız hakikaten?
Lise yıllarında hayata, topluma ve politikaya dair daha çok
düşünmeye, sorgulamaya ve okumaya başladım. Tam 28 Şubat süreciydi.
Maalesef ailemin devraldığı siyasi gelenek beni ikna edemedi.
Zihinsel olarak Kemalist kalmak için çabaladım ama olmadı. Hem
vicdanen hem de aklen o çizgide kalmam mümkün değildi...
Atatürk'ü sevmiyor musunuz?
Seviyorum. Babamı ve annemi sevdiğim gibi seviyorum. Annem beni
küçükken, "Atatürk'ün 100'üncü yaşında doğan uğurlu oğlum benim"
diye severdi. Böyle duygusal bir geçmişi unutamam. Ama Mustafa
Kemal'i her yönüyle severim ben. Hiçbir olumsuz tarafını görmezden
gelmem. Bir insan babasını "Büyük bir adam" olduğu için sevmez,
sevdiği için sever. Babasını her ama her yaptığıyla sever...
Babaları en ağır önce oğulları eleştirmeli...
70'LERDEKİ GENÇLER HASTALIKLIYDI
Bizim jenerasyon apolitik diye eleştirilir, buna ne diyorsunuz?
Politikayla çok ilgili bir adamım ama herkesin politize olmak
zorunda olduğu bir toplum hastalıklıdır. Politize olmanın tercih
haline geldiği bir toplum sağlıklıdır. 70'lerin Türkiye'si bugüne
göre çok daha hastalıklıydı. Keşke ciddi bir kısım gençlik o zaman
apolitik olsaydı. Aslında öyle istiyorlardı. Mecburiyetten
sahte-politik haldeydiler. Kof ve içi boş, dandik bir politik
atmosfer vardı o zamanlar. Şimdi politikayla ilgilenen gençler daha
az ama daha sahici...
TÜRK SOL GELENEĞİ ÇOK DANDİK
Yazarlık maceranız nasıl başladı?
Fikir ve sanat işleriyle iştigal etmeyi kafama koymuştum. O yolda
ilerliyordum. Ama köşe yazarı olmak gibi bir hedefim yoktu. Sonuç
merkezli yaşamam. Bir şeyler yaparım, tohumları atarım. O süreç
zaten meyvesini verecekse verir... Taraf'a yazılar gönderiyordum. O
yazılar ilgi toplamaya başladı. Sağlam geri dönüş alıyordum.
Özellikle "Denizlerin yolu bizi nereye götürür?" başlıklı yazı
patlama yarattı. Bir buçuk ay boyunca tartışıldı. Sonrasında da
çeşitli siyasal meselelere dair yazmaya devam ettim. O yazılar da
iyi okunuyordu. Ardından, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar beni köşe
yazarı yaptı...
Türk solunu ve 68 kuşağını çok eleştirdiğiniz o yazı değil mi?
Ne düşünüyorsunuz sola ve solculara dair?
Ana damar Türk solunun çok hastalığı var. Genetiğindeki
ittihatçılığı yenemiyor. 68 kuşağı da o ittihatçılıktan bağımsız
değildi. Aslında suçları da yok. O atmosferi aşmak güç bir şey. Ama
bugün artık bazı şeyleri kabul etmek lazım. O gençleri katlettiren
sisteme düşman olmalıyız... Özgürlükçü sol düşünceye Türkiye'nin
ihtiyacı var. Ama bizim dandik Türk sol geleneğinden böyle bir
görüş çıkmaz. O geleneği reddetmek lazım...
GÜLEN HAREKETİ İÇİNDE SAHTEKARLAR VAR
Fethullah Gülen hareketi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Şu an TSK, Gülen hareketini ve genel olarak İslami yaşam tarzına
sahip insanları düşman görüyor ve yok etmek istiyor. Böyle şey
olamaz. Buna direnirim. Her ahlaklı insan da direnmeli... Bu
durumun dışında Gülen hareketini de ağır eleştiriyorum. Hareket
genişledikçe eyyamcı ve sahtekâr insan malzemesi artıyor. İçlerinde
tam özgürlükçü insanlar da var. İttihatçı kafada olanlar da.
Gülen'in ismi üzerinden çıkar ve rant elde etmek isteyen bir
bezirgan sınıf da oluştu. Bunu da görmek lazım. Bunları gerekirse
isim isim de yazacağım... Hareketin DTP'ye ve Alevi meselesine
bakışının da değişmesi gerekiyor...
Askerle de kavgalısınız, askerlikle ilgili düşünceleriniz hâlâ
geçerli mi?
TSK'yı sevdiğim için eleştiriyorum, sevmesem yalakalık yapardım.
Devletimizin güçlü ve dinamik bir ordusu olmalı. Oysa ordumuz bu
devleti sadece kendine ait olarak görüyor. Devletin ordusu yok.
Ordunun devleti var Türkiye'de... Generaller ve subaylar devlet
memurudur. Sivil otoriteye itaat etmek ve hadlerini bilmek
zorundadırlar. Kendilerini devlet adamı zanneden generaller
Mozambik'te bulunur. Bu durum değişmedikçe benim de askerlikle
ilgili fikirlerim değişmez... Bu durumun değişmesini istiyorum,
çünkü ordumu seviyorum...
BAŞÖRTÜLÜ VALİLERİMİZ OLMALI
Başbakan ve AKP'ye hakkında neler söyleyeceksiniz?
Sivilleşme ve özgürleşmeye hizmet ederlerse yanlarındayım. Tayyip
Erdoğan, paşasının başbakanı olursa karşısına dikilirim. Tüm haklar
ve özgürlükler alanı genişlemeli. Devlet eliyle adam zengin eden,
devletçi ekonomik sistem de değişmeli. Başbakan'ın Şimon Peres'e
karşı tavrını çok yiğitçe buluyorum. Ama Ömer El Beşir denen katile
de aynı şekilde haddini bildiren bir Başbakan olsun isterim...
Başörtüsü konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bu devlet başörtülü kızlara çok çektirdi. Çok ayıp etti...
Başörtüsü okullarda serbest olmalı. Hatta başörtülü valilerimiz de
olabilmeli. Başörtülüler yalnız "eş" değildir. Bunu bu toplum
hazmedecek... Aleviler, Kürtler, gayrimüslimler de kendi
kimliklerini inkar etmeden bu ülkede her yere gelebilmeli. Şu an
inkar ederek gelebiliyorlar. Bu vicdansızlıktır...
ALEVİLERE KARŞI NEFRET ZEMİNİ VAR
"Alevifobi" diyorsunuz böyle bir şey var mı gerçekten?
Nasıl kimi kesimlerde başörtülü hanımlara karşı potansiyel bir
nefret varsa, kimi bölgelerde de Alevifobi var. Alevilere de bu
devlet çok acılar çektirdi. Yaşanan Alevi katliamlarını derin
devlet organize etti ama hemencecik gaza gelecek Sünni kitleleri
bulması da kolay oldu. Çünkü Alevilere karşı potansiyel nefret
zemini vardı oralarda... Bu ülkede artık zorunlu din dersleri
kalkmalı. Madımak da müze olmalı. AKP, Alevi taleplerini derhal
hayata geçirmeli artık. Alevi açılımı lafta kalmamalı. Adımlar
hızlanmalı.
REHA MUHTAR'DA HIRS KALMADI
Televizyonculuk işine nasıl girdiniz? Reha Muhtar'ın danışmanısınız
bir yandan değil mi?
Çok ironik bir şey aslında. O bahsettiğim 68 kuşağı yazısı
sebebiyle biz Reha Muhtar'la birbirimize girdik. Bir dergi bizi o
zaman kapak yaptı. Çok ağır şeyler yazdı bana dair, ben de aynen
cevap verdim. Fakat bu vesileyle Reha'nın 30 yıldır hiç değinmediği
devrimci geçmişi ortaya çıktı (Gülüyor)... Sonra "Kurtlar Vadisi"
meselesiyle ilgili beni programı "Çok Farklı"ya çağırdı. Orada iyi
anlaştık, görüşmeye devam ettik. Danışmanı oldum. Ahmet Tulgar da
diğer danışmandı. Sabahlara kadar hem tartışarak hem eğlenerek
program yaptık... Reha bana "Oğlum sen ajan mısın, nereden bu kadar
bilgin var" deyip duruyordu...
Çok Farklı devam edecek mi?
Vallahi bilmiyorum. İyi bir programdı. İyi izleniyordu. Reha'nın
kafasında bazı düşünceler var. Ne zaman hayata geçirir bilmiyorum.
Öyle çok hırsı yok, cool bir ruh halinde. Çocuklarıyla ve çok
sevdiği Deniz'le mutlu şu an...
AHMET'İN TEK GERÇEK DOSTU NURAY
GERİSİNİN PALAVRA OLDUĞUNU O DA SÖYLÜYOR
Reha Muhtar'la Ahmet Hakan'ı da barıştırmışsınız doğru mu?
Evet. Perestroyka'daydık. Nuray Mert de vardı. Reha ayrı bir
masadaydı. Ahmet'in ameliyatından bir gün önce. Bir sebeple araları
kötüydü. Reha'nın yanına gidip "Ahmet senden helallik istiyor"
dedim. Hava yumuşadı, sonra iki masa birleşti. Makara bir sohbet
oldu. Reha, Ahmet'e ortopedist tavsiye etti...
Ahmet Hakan'la ilgili ne düşünüyorsunuz?
Benim hayatımda Ahmet'in manevi yeri var. Bugün çok sevdiğim birçok
özgürlükçü ve demokrat yazarı, 1997-2001 arası geçirdiğim dönüşüm
sürecimde Ahmet'in televizyon programlarında tanıdım. Benim
üzerimde etkili oldu... Sonra onun değişim yıllarında kendi geldiği
yere eleştirel mesafe almasını da çok erdemli buluyordum. Fakat işi
itirafçı muhabbetine vardırdı. Samimiyetten uzaklaştı. Kendisine de
söyledim bunu... Öz itibariyle kendisinden nefret eden, kendisine
her türlü çirkefi yapmış kişilerle ittifak içine girmesine de
kızgınım. Biz bunu onunla çok uzun konuştuk. Bana "Her şeyin
farkındayım, yarın zora düşsem ilk tekme atanların onlar olduğunun
da farkındayım ama bir bildiğim var, güven" dedi... Tek gerçek
dostu Nuray. Bak o gerçek. Onu söyleyeyim... Gerisinin palavra
olduğunu o da söylüyor. Ahmet'in hayata karşı sinik bir tavrı var
ama bu doğru bir şey değil. Yaşadığı türbülanstan çıkar
inşallah...
BENİ TUŞ ETTİN HELİN
Adınız ünlü kadınlarla birlikte anılıyor, aşk hayatınız epey
hareketli. Bu eskiden de böyle miydi yoksa tanınmış bir yazar
olunca mı ünlü kadınlar dolaşmaya başladı çevrenizde?
Eskiden daha rahattım... İşlerin zorlaştığı yerler oldu
haliyle.
Sosyetik kadınlardan da teklifler geliyor mu?
Ne teklifi?
Arzulanan bir erkeksiniz. Öyle teklifler?
(Kahkahayla gülüyor) Hiç ahlaksız teklif almadım.
O çevreden de ilişkileriniz olmuş ama öyle duydum?
Beraber olduğum insanlar olabilir tabii...
Şu an sevgiliniz var mı?
Seninle olan bu fotoğraflarımızdan sonra olmayacak herhalde. Beni
tuş ettin Helin...
POLAT ALEMDAR DANSÖZDÜR
Kurtlar Vadisi'ne de çok ağır yüklendiniz. "Dizi Ergenekon projesi,
Polat Alemdar çakma kahraman" dediniz...
2003-2006 arası tamamen öyleydi. Dizi her türlü ırkçılığı yaptı o
dönem. Bir darbe ortamının yaratılmasına hizmet etti. Kurtlar
Vadisi-Irak filmi de öyleydi. Kürtlere, Hıristiyanlara ve
Yahudilere karşı halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiler resmen...
Sonraki periyotta dizi döndükçe döndü. Polat Alemdar, dansöz bir
karakter haline geldi. Hem çakma kahraman hem fırıldak bir dansöz
Polat.
OKAN BAYÜLGEN ZAVALLI BİR FAŞİST APOLET GÖRDÜ MÜ ALTINI
ISLATIR
"Bir banal ırkçı olarak Okan Bayülgen" diye de bir yazınız var...
Bayülgen de sivri dilinizden nasibini almış...
Ben analiz yapıyorum. Laf olsun diye konuşmuyorum... Okan Bayülgen
karakter olarak "Güçlü olana yaltaklanan, güçsüz olana saldıran"
zavallı bir insan tipi. Manken, şarkıcı, oyuncu genç ve güzel
kadınlara ve bir de kadınsı ve pasif gay'lere saldırır. Güç sahibi
erkekler ile aktif ve gizli gay'ler karşısında yalakalık yapar.
Oysa doğru düzgün bir mizahçı, güç sahiplerini madara eder... Çok
derin entelektüel kompleksleri var Bayülgen'in. Çok koyu bir
cehaleti var. Buradan kaynaklanan banal bir faşizmi var. Adam
sıradan faşist. Araplara "Yamyam" diyor. Kürtlerden korkmasa onlara
da küfreder. Özel hayatında ediyormuş zaten... Adamın beyni sıvıyla
kaplı. Süslü laflarla kamufle etmeye çalışıyor. O yüzden her türlü
köşe yazarından ve akademisyenden korkar Bayülgen. Kompleksinden
ötürü. Pısar, susar kalır. Oysa ne madara edilecek profesörler ve
yazarlar var bu memlekette. Bayülgen apolet gördü mü altını
ıslatır... Karakteri böyle...
ÇILGIN SEKS YAPAN KADIN SEVERİM
Sevgilinizin nasıl olmasını isterdiniz?
a)Yırtıcı b) Kavgacı c) Sakin
Yırtıcı...
Nasıl giyinse hoşunuza gider?
a) Deri elbiseler b) Pardösü, jartiyer c) Usturuplu
A ve B karışık...
Size nasıl hitap etmeli?
A) Aşkım B) Minik farem c) İsminizle
İsmimle...
Nasıl bir seks hayatınız olmalı?
a) Çılgın b) Çok çılgın c) İdare eder
Çok çılgın...
İnsan ne iş yapmalı?
a) Sanatçı b) Gazeteci c) Tanınmış olmamalı
D seçeneği... Hepsi olabilir. Kadın gibi kadın olması
yeterli...
Helin AVŞAR / GAZETE HABERTÜRK / HT PAZAR
FOTOĞRAFLAR: SERKAN ŞENTÜRK