Hepinizin bildiği gibi biz gazetecilerin, bir sendikası var.
Gerçi adı medya olan basın sektöründe neredeyse 15 yıldır pek
esamesi okunmuyor
ama, unutanlar ya da mesleğe yeni başlayıpta adını bilmeyenler için
zikredelim:
Türkiye Gazeteciler Sendikası. Geçen cumartesi günü TGS İstanbul
Şubesinin
olağan genel kurulu yapıldı. Bir elin parmakları kadardık tanımına
uyan
bir 'kalabalık' vardı. ama yeni yönetim oluşturuldu. Anadolu
Ajansı,
ANKA,
Cumhuriyet ve Radikal Gazetesinden toplam 6 kişi yeni yönetim
kuruluna
seçildi. Bir genel kurulun coşkusundan hayli uzak o gün bir
bildirge de
hazırlandı. Ama haliyle ne bu genel kurul ne de sözkonusu
bildirge
gazetelerde ya da TV haber bültenlerinde konu edilmedi. Haliyle,
'bilgi açlığını gidermeye meraklı gazetecilerin' sıklıkla ziyaret
ettiği sitelerden biri olan Medyatava aracılığıyla bu bildiriyi
sizlere
ulaştırmak istedim. Bir de meramımızı anlatalım istedik: "Medyanın
'basın' olarak anıldığı 1990'lı yılların başından itibaren
medya
patronları eliyle uygulamaya onulan 'sendikasızlaştırma'
politikalarının
üzerinden neredeyse 15 yıla yakın zaman geçti. Bu süre zarfında
basın
emekçileri önce sosyal ve yasal haklarını kaybetti. Zamanla
editoryal
bağımsızlıklarını ve bunun doğal sonucu olarak mesleki saygınlığın
da
kaybedildiği günlere gelindi. TGS İstanbul Şubesi'nin olağan
genel
kurulu
işte bu koşullarda yapıldı.
Basın patronlarının, medya gücünü kullanarak basın dışı ticari
faaliyette
bulunması, bankacılık ve finans sektörüne el atması, editoryal
bağımsızlığın olmadığı yazııl, görsel, işitsel tüm basın
organlarında
sansür olarak kendini göstermektedir. TBMM'de görüşülmekte olan
yeni
basın
yasası tüm bu olumsuzlukları pekiştirecek, halkın doğru ve
tarafsız
bilgi
edinme hakkını engelleyecek unsurlar taşımaktadır.
AB'ye uyum sürecin çerçevesinde ardı arkasına yapılan yasal
düzsenlemeler,
pratite yansımasını bulmazken, basın çalışanlarının hakları
konusunda
tüm
işkollarında olduğu gibi hak gaspları devam etmektedir. Bir
basın
grubunun, sektörün yaklaşık yüzde 45'ine sahip olduğu Türkiye'de
basın
emekçileri örgütlenme ve toplu sözleşme hakkından mahrum ve
asgari
geçim
standartlarının altında ücretlere mahkum edilmiş, yasaların
kendilerine
tanıdığı hakları kullandırılmayan, mesleğin objektif ve nesnel
kriterlerinden uzaklaştırılmış, sıklıkla sansüre maruz
birakılarak
habercilik yapmaya çalışmaktadır.
Çünkü basın emekçileri bilinçil bir şekilde sendikal haklarından
yoksu
bırakılarak; medya sahipleri ve oların çıkarlarının sözcülüğünü
yapan,
yayın politikasında söz sahibi olan ve adet birer feodal güç
haline
dönüştürülen üst düzey yöneticiler karşısında korumasız ve çaresiz
hale
getirildiler. Ve maalesef bunu aşmak, örgütlü hale gelmek için
de
herhangi
bir etkili girişim olmadı. Basın emekçileri senidkamız
tarafından
sürekli
tekrarlanan örgütlenme çağrılarına yeterli ve gerekli ilgiyi
göstermediler.
Meslek etiğine önem veren, sömürülmek istemeyen, yasal haklarını
bilen
ve
kullanabilen, demokratikleşme çabalarına sansür baskısı olmadan
haberleriyle katkı sunabilen ve basının bulunması gereken yerde
olabilmesi
için önümüzde tek seçenek Türkiye Gazeteciler Sendikası çatısı
altında
örgülenmeden geçiyor. Bu nedenle matbaacısı, şoförü, teknik
servis
çalışanları dahil haberin üretiminde katkısı olan tüm basın
emekçilerini
bir kez daha sendikamızın evsahibi olmaya çağırıyoruz. Gelin bir
araya
gelelim. Örgütlü olalım. Gazetecilik yapalım. En önemlisi
halkın
gözünde saygınlığımıza yeniden kavuşalım.
Biz Türkiye Gazeteciler Senikası olarak buna hazırız. siz niye
aramızda
olmayasanız?"
GAZETECİLERİN SENDİKA BİLDİRGESİ: SENDİKAMIZA EV SAHİBİ OLUN
Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın kongresi önceki günlerde yapıldı. Malum nedenlerle de medyada kendine pek yer bulamadı. O malum nedenlerle bir rabıtası olmayan Medyatava.net arkadaşların bildirisine yer veriyor...
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin