Foreign Policy dergisi Türkiye'nin, "ulusal gururu lekelemek" olarak görülen eleştirel yorumlara karşı aşırı hassasiyet gösterdiğini savunarak Türklüğü aşağılamayı cezalandıran ceza kanunu hükümlerinden dolayı şüpheli bir şöhret kazandığı yorumunu yaptı. Dergi, bazı yasaların ifade özgürlüğünü çiğnediğini ve Orhan Pamuk ve Elif Şafak gibi kültür simgelerini hedef aldığını ve binlerce kişinin de şüphesiz gözünü korkuttuğunu iddia etti.
ABD'deki dış politika dergilerinden Foreign Policy'de yayınlanan Richard Falk imzalı "Türk Gururunun Çelişkileri" başlıklı makalede, "Büyük Türk bayrağı bildiğim ülkelerden daha belirgin bir şekilde gösteriliyor ve Türkiye hapis cezası bile dâhil, Türklüğü aşağılamayı cezalandıran ceza kanunu hükümlerinden dolayı şüpheli bir şöhret kazanıyor" yorumu yapıldı.
Dergi, bazı yasaların ifade özgürlüğünü çiğnediğini ve Orhan Pamuk ve Elif Şafak gibi kültür simgelerini hedef aldığını ve binlerce kişinin de şüphesiz gözünü korkuttuğunu belirterek, "Ne Pamuk ne de Şafak tutuklanmadı ancak soruşturma da yeterince kötüdür. Burada amacım ne zaman ulusal gururu ve ortak hafızayı lekelemek olarak görülen eleştirel bir yorum olsa Türkiye'nin hissetmeye devam ettiği aşırı hassasiyete dikkat çekmek" diye yazdı.
Foreign Policy, Türkiye'nin Londra Olimpiyatları'ndaki üstün başarısını kutladığı ve madalya kazanan kadın koşucuların ülke refahına destansı bir katkı sağlamış gibi görüldüğü ve Türk futbol takımı Dünya Kupası finaline kaldığı zaman Türkiye'nin milli gururunun kesinlikle histerik olacağını savundu.
Nobel Edebiyat Ödülü kazanan Pamuk'un karşı karşıya kaldığı eleştirilere dikkat çeken dergi, "Neden Türkler Nobel Ödül Komitesi tarafından Pamuk'un tanınmasından büyük gurur duymuyorlar? Birçok Türk bir spor takımının zaferini star atletlerinin özel yaşamlarına gölge düşüren iddialarla azaltabilir mi?" diye sordu.
Makalede, bu gelişmelerin "olağanüstü başarılar dizisi, bazı hayal kırıklıkları ve birkaç anlaşılmayan adım olarak görünen" Türk dış politikasıyla ilgili düşünceleri daha tartışmalı hala getirdiği görüşünü savunuldu. ANKA