Financial Times Türkiye'de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Adalet ve Kalkınma Partisi Genel başkanı ve Başbakan adayı olarak belirlenmesini kapsamlı bir haberle aktarıyor okuyucularına.
Piotr Zalewski imzalı haberde Erdoğan'ın duyuruyu AKP Merkez
Yürütme Kurulu toplantısında bizzat yaparak bu kararı kimin aldığı
konusunda pek şüphe bırakmadığı söyleniyor.
Erdoğan'ın Davutoğlu'nun aday olmasında "paralel yapıyla mücadele
ve yeni anayasa konusundaki kararlığının etkili olduğu" yönündeki
sözlerini aktaran gazete, Davutoğlu'nun da birlik mesajları
verdiğini bildiriyor. Haber şöyle devam ediyor:
"55 yaşındaki eksi akademisyen Davutoğlu'nun Erdoğan'ın belirlediği
tüm kriterleri karşıladığı söyleniyor. En önemlisi Davutoğlu
cumhurbaşkanından sonra ikinci adam olmaya istekli gibi görünüyor.
Üç dönem kuralına takılan birçok üst düzey AKP'linin tersine
gelecek yılki parlamento seçimlerine girebilir ve bu da bir dönem
daha başbakan olmasını sağlayabilir. Erdoğan şimdiye dek sembolik
görevler üstlenen cumhurbaşkanlığını icra makamına dönüştürerek,
yönetimde çoğu kararı kendisinin almak istediğini açıkça belli
etti."
Haberde görüşlerine yer verilen AK Parti'li eski Dışişleri
Bakanı Yaşar Yakış da "Türkiye başkanlık sistemine geçse de,
geçmese de ülkeyi cumhurbaşkanlığı makamında yönetecek.
Davutoğlu'nun Erdoğan'ın yap dediği şeylere karşı çıkacağını
sanmıyorum" diyor.
Carnegie Europe düşünce kuruluşundan Sinan Ülgen de Davutoğlu'nun
"neredeyse imkansız bir denge kurmak zorunda olduğunu vurguluyor.
Ülgen'e göre Davutoğlu kabinesi, bürokrasi ve cumhurbaşkanı
arasındaki ilişkiyi yönetmek, partide otoritesini kabul ettirmek ve
gelecek yılki genel seçimlerde başarılı olmak zorunda.
Davutoğlu'nun göğüslemek zorunda olduğu sorunlardan birinin de
geçen hafta Güneydoğu'da çıkan şiddet olaylarının PKK'yla barış
sürecini riske atması olduğu söyleniyor.
Ekonomideyse Amerikan Merkez Bankası'nın faizleri beklenenden erken
arttırmasının TL'ye değer kaybettireceği korkuları bulunduğu
belirtiliyor.
Sinan Ülgen bu arada ülkenin komşu Irak ve Suriye'de bir "güvenlik
kâbusuyla" karşı karşıya bulunduğunu vurguluyor. Haber şöyle devam
ediyor;
"Ama çok sayıda Türk bu kâbusun sorumlusunun kısmen Davutoğlu
olduğuna inanıyor. 2009'da Dışişleri Bakanı oldu ve bir noktada
"komşularla sıfır sorun" politikasıyla övgüler alıyordu. 2011'de
Ortadoğu'yla ticarette patlama yaşanıyordu. Arap Baharı iyimserliği
sürüyor ve İstanbul'daki konferans salonlarında 'Türk modeli'
yankılanıyordu. Türkler'in yüzde 70'i Davutoğlu'nun başarılı
olduğunu düşünüyordu. Suriye'deki başarısız Esad karşıtı
ayaklanmayı destekleyen Türkiye'nin sınırlarında 49 Türk'ü rehin
tutan IŞİD örgütü büyük topraklar elde etti. İsrail, Suriye ve
Kahire'yle ilişkiler de korkunç durumda."
Gazete ayrıca Davutoğlu'nun özellikle de 2015 seçimlerinde
başarısız olması durumunda partinin diğer ağır toplarıyla karşı
karşıya gelebileceğini vurguluyor.
Financial Times bunlardan birinin de geçen hafta parti üyeliğine
döneceğini açıklayan Abdullah Gül olduğunu söylüyor. Ancak gazete
Davutoğlu'nun şimdilik rakipsiz olduğunu kaydediyor.
BBC Türkçe'nin yansıttığı habere göre, Yaşar Yakış da "Gül'ün
sahneden elenmesinden sonra seçime giden süreçte büyük bir zorlukla
karşılaşmaz. Erdoğan'ın isteklerine karşı çıkabilecek kimse yok"
diyor. (ANKA)