Bir kadın çocuklarının babası hakkında kötü
konuşmaz
Gazeteci Reha Muhtar'a mahkeme kararıyla bir yıl önce biten
ilişkileri ve ortak çocuklarıyla ilgili yazı yazma yasağı getirten
Deniz Uğur, "Artık erkeklerden bir şey beklemiyorum, benim arkamda
kadınlar var. Böyle çok mutluyum," diyor
Yıllardır işinden çok, yaşadığı sansasyonel ilişkileriyle gündemdeydi. İlk çocuğunun babası öldürüldü, sonra Tamer Karadağlı ardından da Reha Muhtar ile sonu kötü biten ilişkiler yaşadı, ağır bedeller ödedi. Ben Deniz Uğur ile ilk kez tanıştım, el sıkışmamızın beşinci dakikasında onun hakkındaki tüm önyargılarımı tamamen sildi. Aşağıda 37 yaşında hayata yeniden başlayan bir kadının mutlu sonu, kendi iç dünyasında bulmasını okuyacaksınız.
- Reha Muhtar'la ayrılığınızın üzerinden ne kadar zaman
geçti?
- Yaklaşık bir yıl oluyor. Üç yıl
beraberdik.
- Görüşüyor musunuz hâlâ?
- Hayır, ama bu
benim tercihim değil.
- Ayrılma nedeninizle ilgili herkes bir şeyler söylüyor.
Gerçek sebebi neydi?
- Ben hâlâ ne yapmış olabileceğimi
bilmiyorum. Belki tek başına yaşamaya alışmış bir adama, biz fazla
kalabalık gelmiş olabiliriz. Ama şu var ki çocuklarımı babalarından
ayırmayı asla istemedim. Başından beri görüşmelerini ben sağladım.
Babaları, babaanne ve dedeleri daha fazla da görmek isterlerse
görür çocukları. Olan olmuş, yaşanan yaşanmış. Ben artık önüme
bakmak istiyorum.
- Aldatıldınız mı?
- Böyle bir şeye hiç
tanık olmadım. Bunları ben de sonradan okudum.
- Basında sizin hakkında yazı yazılmaması için bir karar
aldırmışsınız.
- Köşe yazılarında benden,
çocuklarımdan, aile hayatımdan bahsedilmesini istemiyorum. Bu da
benim en doğal hakkım.
- Eleştirilere cevap vermiyorsunuz. Reha Muhtar
sayfasını kapattınız mı?
- Bir kadın çocuklarının
babası hakkında kötü konuşmaz. Çünkü çocukları ön plandadır. Ama
bir adam bunu yapar mı, bilemiyorum. Kendi haklarımın son derece
farkındayım, mahkemede mücadelemi veriyorum, hem de sonuna kadar.
Benim içim çok rahat ve kendimden eminim. Konuşmamak bana daha
doğru geliyor.
- Sizin hakkınızda 'O kadın' diye bahsedilmesi sizi
üzmüyor mu?
- Ben kendimi tanıyorum, çevrem de beni çok
iyi tanır ve çok sever. Onların bana nasıl hitap ettiği önemli.
Böyle şeyleri düşünerek, bu kadar detaycı olarak ileriye
bakamazsınız.
Bırakın yalıyı, çadırda bile yaşarım
Para kazanma kaygınız var mı?
- Olmaz olur mu, var
tabii. Saros'ta bir evim var. Onun dışında pek bir yatırım
yapamadım. Üç yıl ara verdim. Bu dönemde çalışsaydım, ciddi bir
birikimim olabilirdi.
- Lüks bağımlılığınız var mı?
- Hiç
konformist değilimdir. Çadırda bile yaşayabilirim.
- 'Dadıyı bırakmak, yalıdan çıkmak istemedi,' gibi suçlamalara cevabınız ne?
- Şimdi çalışıp kazanıyorum ve tüm bunları kendi kazandıklarımla sağlıyorum. Böyle bir şey yok yani. Oyunculuk da bu açıdan çok uygun meslek. Anneyi sonra da anneanneyi oynayabiliyorsun, yaşı yok bu mesleğin.
- Ne kadar ara vermiştiniz oyunculuğa?
- Üç
buçuk yıl kadar ara verdim. En son Kanal 1 için çekilen bir dizide
rol aldım, dört bölüm çekmiştik ama tek bölüm yayınlandı.
Yapımcıyla kanalın anlaşmazlıklarından dolayı kaldırıldı.
- Şimdi Adını Feriha Koydum dizisinde rol almaya
başladınız. Nasıl karar verdiniz çalışmaya?
- Geçen yıl
yeni bir hayat kurmam gerekti. Bu yüzden bir an önce çalışmaya
başlamam gerekiyordu. Menajerimle birlikte projeleri değerlendirdik
ve benim için en uygun olanın bu olduğuna karar verdik. En ön
plandaki rol olmadığı için haftanın iki gününe toplanabiliyor
işlerim, böylece çocuklara rahat zaman ayırabiliyorum.
- Neydi yeni bir hayat kurma zorunluluğunuzun
nedeni?
- Çocuklarımın babası Reha Muhtar'la ilişkimizi
bitirmemiz sebebiyle yeni bir hayat kurdum.
Benden kasabalı çıkmıyor
- Dizideki Sanem karakteri size benzeyen, size uygun bir karakter
mi?
- Yapımcı Fatih Aksoy'la görüşmemizde bana 'Sizin
kentli, modern, Batılı, snob bir duruşunuz var; bu role cuk
oturacağınızı düşünüyorum,' dedi. Hakikaten seyirci benimle ilgili
modern bir duruş benimsemiş. Kasabalı kadın rolleri oynadığımda
inandırıcı gelmiyor. Benden kasabalı veya doğulu biri çıkmıyor.
- Şu aralar içinizden neler çıkıyor?
Sevgi
çok öne çıkıyor. İnanılmaz bir pozitif enerji benden çocuklarıma,
onlardan da bana akıyor. Hiçbir şeye kötümser bakamıyorum, neyle
karşılaşırsam karşılaşayım, yaşama sevincimi kaybedemiyorum.
- Çocuklarınız da kendi hayatlarını kurunca yanınızda
biri olmasını istemiyor musunuz? Sizde böyle bir eksiklik olduğunu
düşünmüyor musunuz?
- Öyle bir eksiklik var evet. Bir
partner gerekiyor. Aynı evin içinde yaşamasanız da olur, ama
birinin sizi düşündüğünü, sizinle omuz omuza yürüdüğünü bilmek
güzel. Ben de olacağını ümit ediyorum zaten.
Hedef: Mutluluk
- 'Hayal sunuyoruz insanlara,' diyorsunuz, nedir aracılık
ettiğiniz?
- Bazıları dizileri eleştiriyor, 'İnsanları
uyuşturuyor, düşünmekten uzaklaştırıyor,' diyorlar, ben biraz daha
farklı düşünüyorum. Biz bu işte bir aşk masalı anlatıyor olabiliriz
ama onun içinde çok ciddi eleştiriler de var. Birçok seyirci
yorumlar yazdı bana 'Hayatımda hiç bu kadar kariyer yapmak
istememiştim,' diyen de 'Bu diziyi seyredince keşke üniversiteye
gitseydim diyorum,' yazan da var. Hatta 'Kızımı kesin üniversiteye
göndereceğim,' diyorlar. Demek ki insanları etkiliyoruz.
- Hayal ettiğiniz yerde misiniz?
-
Kesinlikle evet. Hayatta hiçbir şey imkansız değil, ama benim öyle
'Oscar alayım,' gibi hayallerim yoktu. Bana 'Senin için en önemli
şey mutluluk mu, yoksa başarı mıdır?' diye sormulardı. Ben
düşünmeden 'Mutluluk,' cevabını vermiştim. Herkes öyle düşünmez mi?
'Hayır,' dediler, oyunculuk gibi tanınılırlığı yüksek işler
yapanlar, hep 'Başarı,' derlermiş.
- Çocuklarınız dışında pek de mutlu olacak bir durumunuz
yokmuş gibi göründü bana.
- Hakikaten çok mutluyum.
Çocuklarım bana mucize gibi geliyor. Hedefse hedef budur, mutluluk
da budur. 10 yıl sonra belki güzellik de kariyer de kalmayacak ama
olsun çocuklarım var.
Reha Muhtar'dan evlilik teklifi bekledim
- Pişmanlıklarınız var mı?
- Hiçbir şeyden pişman
değilim. Tek çocuk olduğum için babam çok katıydı, flört etmem,
geceleri çıkmam söz konusu bile değildi. Üniversitede evlendim, bu
biraz da rahat edebilmek için bir kaçıştı. Sonra boşandım, hemen
arkasından da ikinci evliliğimi yaptım. Yani ben 30 yaşına kadar
fanus içindeydim. Ondan sonra ne zaman yalnız kaldım, o zaman hata
yaptım. Ama hata yapmadan hayatı nasıl öğrenecektim? Her insan
evladının hata yapmaya hakkı var.
- Hayatınızda hep bir erkek figürü var... Bu sizi
rahatlatan bir etken mi?
- Ben de hep öyle düşünürdüm,
ama artık değil. Artık kadınlara çok güveniyorum. Hayatımda
devamlılığı olan hep kadınlar. Annem, dostlarım, hatta şimdi bir
buçuk yaşındaki kızım. En azından kardeşinin altını değiştirirken
bana bez getiriyor, 'Ağlama,' diye sırtımı sıvazlıyor.
- Eskiden erkeklerden bir beklentiniz mi
vardı?
- Vardı işte. Kendimde keşfettiğim zayıflığım da
bu. Kimden niye bir beklentin olsun? Senin kendinden beklentin
olsun. Birinden evlenme teklifi beklemek, bir adamdan çocuk sahibi
olmak için beklemek, bunlar olacak iş değilmiş.
- Reha Muhtar'dan evlilik teklifi beklediniz
mi?
- Bir zamanlar evet, bekledim. Zaten doğal bir
şekilde gidişin o yönde olacağını düşündüm. Öyle biliyordum yani.
Ama beklemek yanlış. Yaşamadan öğrenilmez, ben de bu yüzden pişman
değilim.
Kimsenin sayesinde yazar olmadım
- Vatan gazetesinde yazıyordunuz, niye ayrıldınız?
-
Ben ayrılmadım, çıkartıldım.Tam zamanını hatırlamıyorum, her hafta
olduğu gibi Pazar Vatan'ın editörüne yazımı gönderdim. Birtakım
ekleme ve değişiklikler istediler benden, yaptım tekrar gönderdim.
Fakat yayımlanmadı. Sonraki hafta da yazı istemediler benden.
Böylece bitti.
- Bunun sebebini söylemediler mi?
- Bana
bir açıklama yapılmadı.
- Gazeteciliğe girişinizde, hatta mesleğinizde Reha
Muhtar size kapılar açtı mı?
- Ben kimsenin sayesinde
yazar olmadım. Profesyonel olarak yazıyla para kazanıyordum zaten.
Pazar Vatan'da çalışmaya başlamadan önce benim bir romanım
yayımlanmıştı; üslubuyla, diliyle ilgili iyi eleştiriler almış, çok
da iyi satmıştı. Ardından Pazar Vatan'da yazınca kimse çıkıp 'Bu
kadın da niye burada yazıyor?' diyemedi, diyemezdi de. Yazar olarak
çalışmaya devam edeceğimi düşünüyorum, mutlaka bir yerden teklif
gelecektir. İkinci kitabımı da yazmaya başladım, onu da
yayımlatacağım.
- Reha Muhtar'la birlikteyken 'Arkamı yaslayacağım biri
var,' hissi yaşadınız mı?
- Ben hiçbir zaman arkamı
birine yaslamadım. Sadece iki kişinin birbirine omuz vermesine
inanırım. Bir ilişkide kimse kimseyi taşımaz. Güç anlamında ne
aldıysam, bir o kadarını da verdiğimi düşünürüm.
Bir daha hata yapma şansım yok
- Ayrılıklarınızın ardından bir bocalama yaşadınız mı?
- Bir yaşam sistemi kuruyorsunuz, sonra o sistem çöküyor ve
kendinize başka bir hayat kuruyorsunuz. Bu dönemde tabii ki
bocaladım. Ama şimdi ayakta olduğuma göre, atlatmışım o dönemi.
Uzun sürmedi, sürmesin de zaten.
- Hakkınızda hayırlısı olmuş mu sizce?
-
Kendimi çok iyi hissettiğime göre olmuş. Evimde sürekli çocuk
kahkahaları, stres yok, işim yolunda gidiyor, çok sevdiğim
insanlarla birlikte çalışıyorum. Bu geçiş döneminde yeni tanıdığım
ve kazandığım çok insan oldu. Şimdi ben mutlu olmayayım da ne
yapayım... Sanşsızım demek, Allah'ın gücüne gider.
-Yeni bir aşka açık mısınız?
- Hayat
sürprizdir. Her an her şey olabilir, niye açık olmayayım? Tekrar
âşık olabilirim ama hayatımın bu sistemini bozmayı düşünmüyorum.
Tekrar evlenmek, biriyle birlikte yaşamak çok uzak geliyor bana.
Bir kere daha yıkılmak gibi bir lüksüm yok benim. Bu coğrafyada
yaşayan bir kadın olarak bir daha hata yapma şansım yok.
Dengemin bozulduğu olur
- Kendinizi güzel buluyor musunuz?
- Evet, her kadın
kadar buluyorum. Başkalarından daha fazla değil yani.
- İlişkileriniz hep uzun mu sürer?
- Evet.
Benim 'flört etmek' gibi bir konforum olamadı. Sadece tanımak için
biriyle görüşmek, bir sorumluluk almadan, ortada bağlayıcı bir şey
olamadan yaşamak gayet güzel olabilir.
- Ama hepsi sansasyonla bitiyor. Sizde de acaba bir
dengesizlik, bir bozukluk var mı?
- Valla onu benimle
birlikte yaşayanlara sormak lazım. Terazi burcuyum; dengemin
bozulduğu, kendimin dışına çıkıp, normalde söylemeyeceğim şeyler
söylediğim, yapmayacağım şeyler yaptığım olur. Ama kısa zamanda
toparlarım kendimi.
- Kendinizi şanssız görüyor musunuz?
- Nasıl
şanssız görebilirim! Üç tane pırlanta gibi çocuğum var.
AYŞE FERHANGİL / www.sabah.com.tr