CAN DÜNDAR / MİLİYET
17 yıl sonra ortaya çıkan gerçek
Taraf gazetesinde yayımlanan WikiLeaks belgelerini okuyunca,
2003’te yaptığım PKK ile ABD arasında yapılan ‘resmi görüşme’ye
ilişkin haberimin Washington’da ciddi etki yarattığını öğrenmiş
oldum. Gazetecilik kariyerimdeki bu önemli haberin kaynağı,
Orgeneral Yaşar Büyükanıt’tı
Milliyet’in 60. yılı için hazırlanan kitabın Yayın Koordinatörü
sevgili Tahir Özyurtseven, geçen yıl arayıp “Son 60 yıla damgasını
vuran manşetler arasına senin PKK-ABD temasıyla ilgili haberi de
aldık” dediğinde çok sevinmiştim.
Meslek kariyerimde önemli bir haberdi çünkü...
Dün Taraf gazetesinde yayımlanan WikiLeaks belgelerini okuyunca,
haberin Washington’da da ciddi etki yarattığını öğrenmiş oldum.
Amerikalı diplomatlar haberin çıktığı günün sabahından başlayarak
neredeyse panik halinde merkeze raporlar yazmış, Dışişleri nezdinde
girişimler yapmışlar.
Belgelerde benden “Anti-Amerikan haberlerin kanalı olan köşe
yazarı” olarak bahsedilmesine üzüldüm diyemem.
Ya tersini söyleseydi?
İşgal öncesi günler
Önce dönemi ve olayı kısaca hatırlatayım:
2003 yılı başı...
ABD, Irak’ı işgale hazırlanıyor.
Amerikan Büyükelçisi, “Savaşa girmekte gecikirseniz yarın barış
masasına da oturamazsınız” diye tehdit ediyor.
“1 koyup 3 alalım” lobisi devrede...
Bizlerse bir avuç yazar, Türkiye’nin bu kirli savaşa dahil
olmaması, tezkerenin çıkmaması için yazılar yazıyoruz.
İşte bu ortamda Milliyet’in deneyimli muhabiri Namık Durukan, PKK
Başkanlık Konseyi’nden ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen bir
yazıyı buldu.
Yazıda PKK ile ABD arasında yapılan bir görüşmenin ayrıntıları
yazılıyor ve varılan mutabakat teyit ediliyordu.
Org. Büyükanıt’la görüşme
ABD, bir taşla iki kuş vuruyordu:
İşgale bölgede etkin bir destekçi buluyor ve onunla temas kurarak,
işgale ayak direyen Türkiye’ye de sopa gösteriyordu.
PKK-ABD görüşmesine aracılık eden Davut Bağıstani ile görüştüm.
Haberi doğruladı. 5-6 görüşme yapıldığını söyledi.
Haberin çıktığı sabah Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün,
ABD’li mevkidaşı Org. Myers ile görüşmesi vardı.
Acaba bu konu gündeme gelmiş miydi?
Bunu öğrenmek için Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Yaşar
Büyükanıt’ı aradım.
“Yazılarınızı dikkatle izliyoruz” dedi Org. Büyükanıt...
Kendilerinin elinde de bu yönde istihbari bilgiler olduğunu
söyledi. Bağıstani’yi tanıyorlardı ve bazı Amerikalıların bu
görüşmelere katıldığını biliyorlardı.
“Bu konu ABD Genelkurmay Başkanı’na iletildi mi” diye sordum.
“Bu görüşmede değil, ama bir çok başka zeminde, duyduğumuz
rahatsızlığı Amerikalı yetkililere ilettik” dedi.
Fotoğraf geliyor
Bu, önemli bir veriydi.
23 Ocak 2003 günkü yazımda “üst düzey bir askeri yetkili”ye atfen
bu bilgileri verdim. Aynı gün Bağıstani’den aldığım, ABD-PKK
buluşmasında çekilmiş fotoğraf da Milliyet’in manşetinde “İşte
Kanıt” başlığıyla manşetten yayımlandı ve tam da savaşın
tartışıldığı ortamda ciddi tesir bıraktı.
BÜYÜKELÇİ TV’DE BAĞIRIYORDU:
‘İğrenç yalanlar bunlar!’
23 Ocak 2003 sabahı ABD Büyükelçisi Robert Pearson NTV’ye çıkıp
ateş püskürdü.
Elinde Milliyet gazetesi, manşette benim haber vardı.
“Bu haberleri dikkatle izliyoruz” dedikten sonra gazeteyi
sallayarak şöyle dedi:
“Bunlar iğrenç (disgusting) yalanlardır.”
Ardından ben NTV’ye bağlandım ve bu ifadeyi, “suçüstü yakalanmış
olmanın paniği” olarak yorumladım.
Şimdi WikiLeaks belgelerinden öğreniyoruz ki, o gün Pearson,
Washington’a “Gizli” ibareli bir telgraf yazmış.
Konuyu Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal’le görüştüğünü, iddiaları
kesin bir dille yalanladıklarını belirtiyor ve şöyle diyor:
“Ziyal, ‘Bağıstani’yi tanıyoruz, karanlık bir tiptir’ dedi. Ziyal
ayrıca Şam Büyükelçiliği’nde görev yaptığı zamandan CIA’in, yıllar
önce PKK ile temas kurduğunu ‘bildiğini’ söyledi. ‘Öcalan’la değil
ama diğerleriyle’ dedi.
Raporu istemişler
Taraf’ta yayımlanan 28 Ocak 2003 tarihli belgeye göre ABD’nin
protestosu üzerine Türk Dışişleri, yazımda bahsettiğim istihbarat
bilgilerini Genelkurmay’dan resmen istemiş. ABD’nin talebi
Dışişleri Bakanlığı’nın Terörle Mücadeleden Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Kemal Asya’ya iletilmiş. İşte o belge:
“Asya, ABD’yi PKK ile işbirliği yapmakla itham eden son basın
kampanyasına ilişkin protestomuza cevap olarak, Dışişleri
Bakanlığı’nın ABD-PKK temaslarına ilişkin bilgi ihtiva ettiği iddia
olunan Genelkurmay dosyasını Türk Genelkurmayı’ndan talep ettiğini
söyledi. Türk Genelkurmayı henüz cevap vermemişti.
“ABD-PKK teması normal”
“Asya, konuyu biraz daha açarak, a) bu kampanyanın ikili ilişkileri
etkilememesi gerektiğini ve b) ABD hükümetiyle PKK arasında belki
hakikaten resmi temaslar olduğunu, bu temasların küresel bir güç
için normal olacağını söyledi.
“Biz ise, belli bazı Türk kurumlarında hala ABD aleyhine şüpheler
taşınmasının Washington’u dehşete düşürdüğünü söyleyerek söze
girdik ve terörist örgüt olma nitelikleri değişmediğine göre
PKK/KADEK ile temas kurmakta hiçbir çıkarımız olmadığını
bildirdik.”
Milliyet’e çok öfkelenmişler
8 Temmuz 2003 günkü Milliyet’te şu satırları yazdım:
“Ocak’ta ABD’nin gizlice PKK’lılarla buluştuğunu yazdığımda Pearson
TV’ye çıkıp beni yalancılıkla suçlamıştı. Aradan 7 ay geçti ve
konu, son MGK toplantısında gündeme geldi. Toplantıya sunulan
istihbarat raporuna göre ABD’li yetkililer ile PKK arasında Kuzey
Irak’ta 3 ayrı temas gerçekleşmişti. Raporda, Amerikalıların
temasta olduğu 3 PKK’lının ve buluşulan 3 mekanın adı da
veriliyordu.
“’Stratejik müttefik’ sandığımız ABD’nin hızla ‘bir numaralı
tehdit’e dönüşebileceğini anlamamızı kolaylaştıran bu gelişme,
Amerikan hayranı kimi yorumcuların da -nihayet- gözünü açmışa
benziyor.
“Çevik Bir, ABD’nin Irak saldırısı öncesi ‘Amerika’yla komşu
oluyoruz’ diye pek seviniyordu.
“İşte komşunuz Paşam; hayrını görün!”
Dünkü Taraf’ta “Milliyet’e çok öfkeleniyorlar” başlığıyla
yayımlanan bir başka belge, tam da o günün tarihini taşıyor.
8 Temmuz 2003 tarihinde ABD elçilik Başmüsteşarı Robert Deutsch
şöyle yazmış:
“Anaakım bir gazete olan Milliyet, ABD yetkililerinin son
haftalarda PKK yetkilileriyle üç kez görüştüklerini 1. sayfasından
iddia etti. Milliyet ayrıca bu temaslarla ilgili bir raporun,
Türkiye’nin kudretli MGK’nın toplantısına sunulduğunu ve burada
teyid edildiğini de yazıyor. (..)
“Birçok kez anti-Amerikan haberlerin kanalı olan köşe yazarı Can
Dündar da, ABD‘nin ‘stratejik bir ortak’ olmak yerine, hızla
Türkiye’ye karşı ‘bir numaralı tehdit’ halini aldığı ithamında
bulundu.”
Saygıdeğer gazeteci
Taraf, birçok belgede “Amerikan karşıtı kampanyaların parçası
olmak”la suçlandığımı, 5 yıl sonra ise bir başka yazışmada adımın
“Milliyet’teki saygıdeğer bir gazeteci” olarak belirtildiğini
yazıyor. Sağolsunlar!
İŞTE O YAZILAR
Görüşmenin belgesi!
Peki ABD’nin PKK ile ilişkisi?
WikiLeaks’te bunun belgesi de var.
İşte 24 Mart 1994 tarihli o belge:
ABD Ankara Büyükelçisi Barkley, dönemin Dışişleri Bakanı
Warren M. Christopher’e yazıyor:
“GİZLİ-BÜTÜN METİN.
Bakanlığın, ABD hükümetinin PKK ile resmî temaslarına ilişkin
yönlendirici metnine teşekkür ederiz. Bize göre, PKK
temsilcilerinin, davalarını anlatma amacıyla, ABD ve diğer Batılı
büyükelçilik yetkilileriyle görüşmeler gerçekleştirme girişimlerini
sürdürmeleri, hatta arttırmaları beklenebilir. Ancak Kıbrıs’ta,
yerel nitelikteki Kürdistan Dayanışma Komitesi Başkanı’nın,
(ABD’nin) Kıbrıs Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarıyla görüşmesinden
kısa bir süre sonra öldürüldüğü göz önüne alındığında ve hem bu
görüşmenin hem de ondan önce yapılan ve İstanbul’daki
Başkonsolosumuzun dahil olduğu başka bir görüşmenin bizi, PKK adına
konuştuğunu iddia eden kişilerle beklenmedik biçimde karşı karşıya
bıraktığı gerçeği düşünüldüğünde, Büyükelçilik personelimize ve
burada Türkiye’deki bize bağlı temsilciliklere, PKK adına
konuştuğunu iddia eden kişilerden gelebilecek yeni yaklaşımları,
şimdilik, geri çevirme talimatı verdik. Bakanlığın bu konuda
Avrupa’daki bütün temsilciliklere yönlendirici bir resmî metin
göndererek, bu temsilciliklerin de şimdilik aynı yaklaşımı
benimsemelerinin ısrarla istenmesini öneriyoruz.”