Mehmet Ali Birand / POSTA
TRT para kazanacak diye dev bir proje
batıyor
Yaklaşık 4 yıl önce, Suna-İnan Kıraç Vakfı, İstanbul’a
unutulmayacak bir hediye vermeyi kararlaştırdı. Tamamen Suna ve
İnan Kıraç’ın ceplerinden çıkaracakları 200 milyon dolarla,
Tepebaşı’nda bir kültür merkezi yapılacaktı. 2010 yılına kadar
bitecek ve 2010’daki “İstanbul- Kültür Başkenti” kutlamasına
yetişecekti.
Türkiye’nin göz bebeği, bu ülkenin en önemli turistik destinasyonu
olan İstanbul’da böyle bir merkez yok. Devletin veya Belediye’nin
bu konuya ayıracak paraları da yok. Üstelik akıllarına dahi gelmez.
Onların öncelikleri çok farklı.
Bu merkezin, dünyanın en ünlü mimarlarından biri olan Frank Gehry
tarafından yapılması için de temaslar tamamlanmış, gereken
anlaşmalar yapılmıştı. Bilbao’daki Guggenhheim müzesinin mimarı
olan Frank Gehry’nin bir esere imza atması dahi yeterlidir.
İstanbul sanat yönünden de Uluslararası bir statüye
kavuşacaktı.
En ideal yer olarak, Tepebaşı’nda bulunan ve bir bölümü belediyeye
ait, bir yanında da TRT’nin dünya çirkini ve yılda 1-2 defadan
başka kullanılmayan binasının yeri bulundu.
Bu dev projeye ilk destek Başbakan’dan geldi.
İnan Kıraç’ı tebrik etti ve hemen Belediye’yi arayıp, arsanın Vakfa
49 yıllığına tahsis edilmesi direktifini verdi. Ardından TRT’yi
aradı ve binanın zaten kullanılmadığını, Belediye’nin TRT’ye başka
bir yer göstereceğini, Vakfın da binayı satın alacağını,
dolayısıyla herhangi bir gelir kaybı olmayacağını, aksine daha da
güzel bir yere sahip olabileceklerini söyledi.
Topbaş da bu projeden çok heyecanlandı ve tam desteğini verdi.
Kıraç ile Topbaş bu yılın (2008) temmuzundaTV kameraları önünde el
sıkıştılar. Buna göre, belediye kendi arsasını 49 yıllığına
verecek, TRT de binasını 14 milyon dolara satacaktı.
İş bitmişti. Herkes heyecanlıydı ki, işler birden bire değişti.
Önce belediye geldi ve yasalara göre 49 değil, 30 yıllığına
verebileceklerini açıkladı.
Hemen ardından TRT Vakfın kapısını çaldı. Onlar da daha fazla para
istiyorlardı.
Anlaşılan genel müdürün kulağına, bazı bürokratlar korku verici bir
şeyler fısıldamış ve “Aman beyefendi, bu bina çok kıymetli. 14
milyon dolar denmiş, ancak bu gerçekçi değil. Değer farkı olup
olmadığını bir özel şirkete verip kontrol ettirelim veya geçen süre
için faiz yürütelim ! Eğer bunu yapmazsak- sanki şirket binası
kurulacakmış gibi- Devleti zarara sokmakla mahkemeye verilirsiniz.
Çok değerli bir varlığı özel sektöre peşkeş çekmekle suçlanırsınız.
Hapse dahi girebilirsiniz. Medya sizi param parça eder”
demişler.
İbrahim Şahin ister istemez korkmuş.
Haksız da değil. Kim korkmaz ki...
Genel Müdür bunun üzerine, özel bir şirkete görev vermiş ve arsanın
değerinin saptanmasını istemiş. Sonuç: Fiyat 24 milyon
dolara fırlatılmış.
Kıraç Vakfı itiraz etti. Aynı binanın 2002 yılında satışa çıktığını
ve TRT tarafından 5,5 trilyon YTL fiyat biçildiğini, aynı yerdeki
diğer satılan arsa ve binaların fiyatlarını göstermiş ve bu
şirketin değerlendirme hatasına dikkat çekmiş.
Ancak dinleyen yok.
Artık 14 milyon dolarlık arsanın fiyatı 24 milyon dolara çıktı ya,
sıkıysa eski fiyattan satın...
Kıraç Vakfı ise artık bıkkınlık içinde.
Hem 4 yıldır sürüklenen bir proje, hem de 10 milyon dolarlık yeni
bir kazık. Kendini, yakalandığı anda soyulacak bir kaza benzeten
Vakıf yönetimi, hele şu sıralarda başlayan ve nereye gideceği belli
olmayan bu ekonomik kriz nedeniyle projenin tümünden vazgeçme
noktasında.
İnan Kıraç son derece haklı.
Başka ülkelerde, hayırseverlerin ülkeye hediye ettikleri kültür
projelerine bedava arsa verilirken, Türk bürokrasisinin bu tutumu
inanılır gibi değil.Yakında duyacaksınız, İstanbul bu dev projeden
mahrum kalacak.
TRT Genel Müdürünü de çok suçlayamıyorum. O da, ne de olsa bir
memur. Yarın medyanın manşetlerini görebiliyorum: TRT, Devletin
malını peşkeş çekti...O zaman Genel Müdürü kim koruyacak? Tayyip
Erdoğan’ın nerede olacağı belli değil. İktidarda olsa dahi, büyük
olasılıkla Genel Müdürünü kurtarmak için büyük bir çaba
harcayacağına kimse garanti veremez.
Benim önerim, TRT Genel Müdürünün sırtındaki bu yükü veya
sorumluluğu Başbakan (hala desteği sürüyorsa) kaldırmalı. İbrahim
Şahin’e gereken yardımı şimdi yapmalı.Başbakanlık Kıraç Vakfı ile
direkt anlaşmalı, gerekiyorsa, TRT’nin bütçesine arazinin farkını
ödemeli veya TRT borçlarından bu miktarı silmeli ve bu projenin
önünü açmalı. Zira unutmasınlar ki, 200 milyon dolarlık bir proje,
TRT 9 milyon dolar daha kazanacak diye gerçekleşmezse, Genel Müdür
ve iktidar bu defa “İstanbul’u sabote etmekle “
suçlanacaklardır.
Unutmayalım ki, Kıraç Vakfı oraya süpermarket yapmayacak.Zaten o
arsaya- yasaya göre- sadece kültürel faaliyet amaçlı bir şey
yapılabiliyor. Yani başka kimseye satılamayacak bir toprak
parçası.