AYŞE ÖZYILMAZEL: 'OKAN BAYÜLGEN'LE AYRILMA SEBEBİMİZ EGO ÇARPIŞMASI'

Şarkı Söylemek Lazım adlı yarışmada ekrana jüri olarak gelmeye hazırlanan Ayşe Özyılmazel, Okan Bayülgen'le neden ayrıldıklarını, sürpriz TV projelerini anlattı.

Google Haberlere Abone ol
AYŞE ÖZYILMAZEL: 'OKAN BAYÜLGEN'LE AYRILMA SEBEBİMİZ EGO ÇARPIŞMASI'

Okan benim hayatıma girmiş bir erkek


 


SABAH yazarı Ayşe Özyılmazel, yaşadığı sansasyonel olaylarla magazin dünyasının da kahramanlarından biri. En son Okan Bayülgen'den ikinci kez ayrılan ve yakında bir televizyon programı yapmaya hazırlanan Özyılmazel'le, hakkında merak edilenleri konuştuk.....


Ayşe Özyılmazel, SABAH gazetesi Günaydın ekinin olaylı yazarı. Neredeyse yazdığı kadar yazılıyor da... Hıncal Uluç'la dostluğu, eleştirilen yazı dili, önce Haşmet Babaoğlu ile ardından Okan Bayülgen'le aşk yaşaması, ayrılıkları, babası Neco'yla yaşadığı olaylar, şarkıcı Yalın'la çıkan aşk dedikoduları... Yazarken bile yorucu hikâyeler bunlar. O da yaşarken yorulmuş belli ki. Ama şu sıralar gayet iyi görünüyor. Televizyon dünyasına ısınmaya başladı yavaş yavaş. Öyle ki, Show TV'de 1 Temmuz'da başlayacak Şarkı Söylemek Lazım programında jüri üyeliği yapmaya hazırlanıyor. Yakında onu sürpriz bir televizyon projesinde de izleyeceğiz. Özyılmazel ile hem bu yeni projeleri, hem de fırsatı bulmuşken özel hayatı hakkında konuştuk.


- Son birkaç yıl içinde bir sürü sansasyonel olay yaşadınız. Neler hissediyorsunuz bu olayların ardından? Mesela sevgilinizle ayrılınca ne hissediyorsunuz, sonra bu olay herkesin diline dolanınca ne hissediyorsunuz?
- Bu olaylar ilk başladığında, yani iki yıl evvel; çok üzüntü duyuyordum. Mesela bir aile meseleni, özel hayatını insanların diline dolanmış görmek seni incitiyor. Fakat yeni yeni fark ettim ki; bir, eğer senden söz edilmiyorsa, fark edilmiyorsun demektir. İki, söylenenler hiç önemli değildir. Basının ve medyanın icap ettirdiği şeylerdir. Eğer bir haber değeri varsa, bunu basın kullanır. Bunu da en iyi ben bilirim. O yüzden de hamama girdim, terliyorum.


- Bütün bu olaylardan, yazılıp çizilenlerden sonra insanda kendine ve yaşadıklarına karşı bir yabancılaşma oluyor mu?
- Başka insanlar için garip olabilir ama ben gazeteciyim ve gazetenin nasıl hazırlandığını, haberlerin nasıl yapıldığını biliyorum. O yüzden asla kendime yabancılaşmıyorum. "Belki ben olsam, ben de böyle haber yapardım," diyorum.


- Bir gazeteci olarak magazin basınının haber kaynağı olmak nasıl bir şey?
- Bir kere ben Neco gibi bir babanın kızıyım. Ve benim çocukluğum, babamın şöhretinin en yüksek olduğu zamanlardı. O yüzden benim kafamda zaten garip bir şekilde şöhret algısı yok. Çünkü bizim evimizde, amca dediğimiz, teyze dediğimiz insanlar Erol Evgin, Nükhet Duru, Cenk Koray gibi insanlardı. Bu benim için doğal yani. Ben zaten genç kızlığımdan beri basında yer aldım. İşin içine, yani bu mesleğin içine de girdiğim zaman, magazin basınının nasıl işlediğini gördüm. Ve eğer ben örneğin, Okan Bayülgen'le isem, bu bir haberdir. Ve magazin basını da haberini yapacaktır. Gittiğim yerde beni çekecektir. Yazacaktır. Beğenmeyen eleştirecektir. Ve ben her ne kadar ilk tercihim olmasa da, "Magazin bildiği gibi gelsin," diyorum.


- Ama Yalın meselesinde çok ayıp edildiğini düşünmüştünüz.
- Okurlarım zaten benim yıllardır Yalın'ı ne kadar sevdiğimi, şarkılarının hayranı olduğumu bilirler. Ama galiba bazen magazin basınında haber kıtlığı yaşanıyor ve bir erkekle bir kadın arkadaş olamaz sanılıyor. Ateşle barut misali. Ama ortada ne ateş var ne barut. Evet bu konuda ayıp edildiğini düşündüm. Ama yine de zamanla herkes neyin doğru olduğunu görecek. Çünkü benim Yalın'la olan dostluğum bir ömür boyu bitmeyecek.


- Yaşadığınız olaylara SABAH'ın magazin servisi nasıl yaklaştı sizce?
- Bizim gazetemiz ve yazı işlerimiz bana her zaman bir aile gibi yaklaşıp, beni korudular. Beni kırmamak için ellerinden geleni yaptılar. Ben iyi ki bu gazetede çalışıyorum.


- Ayşe Arman da sizinle yaptığı en son röportajda pek sert değildi mesela. Bu arada sizin onun rakibi olduğunuz, hatta onu taklit ettiğiniz görüşlerine ne diyorsunuz?
- Büyük Ayşe ile ben o röportajda tanıştık. Ve birbirimizi çok sevdik. Bizi belki isim benzerliğinden, belki de daha önce SABAH'ta benim gibi bir yazar olmadığı için rakip gibi düşündüler. Ama bizim ne üslubumuz ne yazı konularımız birbirine benziyor. Zaten bunu dört yıldır anlayan da anladı. Fakat Ayşe Arman benim mesleğimde her zaman çalışması, iş azmi ve bitmeyen enerjisiyle örnek alacağım isimlerden biridir.


- Yazılarınız da çok eleştiriliyor. Sizce siz nasıl bir gazetecisiniz?
- Ben dört yıldır bu işi yapan, yaşamı yazan ve mesleğine çok büyük heyecan duyan bir gazeteciyim. Fakat küçüğüm, daha çok küçüğüm. Kendimi geliştirmem, yerimde saymamam, daha çok öğrenmem ve daha iyi yazılar yazmam lazım. Yalnız günün sonunda, ben dünyayı kurtaran kadın değilim. Ben eğlenceli bir üslupla yaşadığım hayatı, konserleri, filmleri, aşkları ve magazin gündemini yazan genç bir yazarım. Lütfen abartmayalım.


Okan'la ayrılma sebebi ego çarpışması


- Okan Bayülgen'le ilişkiniz neden bitti?
- Biliyorsun, ben samimiyeti severim. Ama bu konuda çok samimi bir cevap veremeyeceğim, özür dilerim. Cevabım şu olabilir: Şiddetli geçimsizlik hâkim bey.


- Aldatma filan söz konusu değil yani?
- Aldatma yok. İki güçlü egonun sağlam çarpışması var.


- Kim bitirdi?
- Yazılarımı takip edenler bunun yanıtını biliyorlar (Köşesinde bu olayla ilgili 'Gittim ben,' diye yazmıştı). Zaten Hatice'ye değil neticeye bakalım.


FIRTINALI BİR İLİŞKİ
- Peki nasıl başlamıştı?
- Damdan düştü! Bir kız arkadaşım İtalya'dan gelmişti. Biliyorsunuz İtalyanlar bir yemekte dört saat geçirebiliyorlar. O kahve senin, bu çay benim derken... Cam kenarında oturuyorduk, önümüzden Okan geçti. O da meğer arkadaşımın arkadaşıymış. O da bir oturdu, dört saat. Gerisi malum...


- Ne tarz bir ilişkiydi bu, mesafeli mi, çok iç içe mi mesela?
- Ortada bir gönül ilişkisi varsa mesafenin ne işi var yahu. Özelimiz olduğu için çok da detaya giremeyeceğim, kusura bakma ama fırtınası bol bir ilişkiydi.


- Evlenme teklif etti mi size hiç?
- Bilmem, Okan'a sormak lazım bu soruyu. Zaten bu saatten sonra da bunun bir önemi yok.


- Anne olmak istiyor musunuz?
- Evet, çok istiyorum. Çocukları çok seviyorum. Zamanı geldiğinde çocuk da yapacağım kariyer de...


ELMALARLA ARMUTLAR
- Okan Bayülgen'in kadınlarından biri olmak nasıl bir şey? Önceki kız arkadaşlarını bütün Türkiye biliyor. İçlerinde çok güzel mankenler, şarkıcılar var. Hiç kıskandınız mı?
- Hop, bir dakika duralım. Ben Okan'ın kadınlarından biri değilim, hiçbir zaman olmadım. Okan benim hayatıma girmiş bir erkek. Kendine güvenen kadın kıskanmaz. Zaten eski sevgiliyi kıskanmak kadar büyük bir ahmaklık yoktur. Her zaman tehlike yeni kadındır. Ama ben onu bile kıskanmam.


- Okan Bayülgen mi, Haşmet Babaoğlu mu?
- Haşmet'in adını anarken 10'a kadar saymak gerekir. O çok değerli. Çok özel. Hatta ailemden bile önce gelen, ömrümüzün sonuna dek bağımızın kopmayacağına inandığım biri. O yüzden lütfen elmalarla armutları karıştırmayın.


- Haşmet Bey'le görüşüyor musunuz?
- İnşallah ömrümüzün sonuna kadar birbirimizin hayatında kalırız. O iyi ki var. O benim hayattaki en iyi dostum.
MELİS D. ÇALAPKULU / www.sabah.com.tr

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin