AYKUT IŞIKLAR'IN İLAHİ ACUN KARDEŞİM BAŞLIKLI YAZISINA AYŞE ÖZYILMAZEL'DEN SERT TEPKİ: DANSÖZLERİN KRALISIN BE ABİ

Acun Ilıcalı'nın 5 milyonluk tazminat davası açtığı Aykut Işıklar'ın dün yazdığı "İlahi Acun kardeşim" başlıklı yazıya Ayşe Özyılmazel'den çok sert bir tepki geldi: "Ne olduysa bu 5 milyondan sonra oldu tabii... Ey şu paranın gözünü seveyim. Konuşmayanları bülbül, yalancıları doğrucu, iftiracıları dansöz yapıveriyor işte."

Google Haberlere Abone ol
AYKUT IŞIKLAR'IN İLAHİ ACUN KARDEŞİM BAŞLIKLI YAZISINA AYŞE ÖZYILMAZEL'DEN SERT TEPKİ: DANSÖZLERİN KRALISIN BE ABİ

AYŞE ÖZYILMAZEL


 


Dansözlerin kralısın be abi


Yuh! İşte bu; 'çevir kazı yanmasın'da son nokta!
Bu adam dansözlüğün zirvesidir, utanmazlığın kirvesidir, gazeteciliğin güvesidir.
Ayıp be!
Pazar pazar bir yazı okurken üstüne kusmak isteyeceğim hiç aklıma gelmezdi.
Bilirsiniz köşemde takma isimler ya da baş harfler kullanmam.
Neyse o! Adını yazamayacaksam yazısını da yazmam.
Ama bugün başka. O çiğ adamın frekansından gideceğim.
Bakalım dalga geçmek nasıl oluyormuş.
Bu adam 9 gün önce, tavanından su alan, rutubetten kokuşmuş, farelerin cirit attığı köşesinde bir yazı kaleme aldı.


BEŞ MİLYONU DUYUNCA...
Sözüm ona gelen bir okur emailiyle, yılın magazin bombasına imza atıyordu...
Beş yaşındaki çocuk olsa yazıda kimlerden bahsedildiğini anlardı. Televizyoncu Acun Ilıcalı, Acun'un yanında 5 yıldır çalışan güzel kız Tanem Sivar ve Tanem'le güzel bir ilişkiye başlayan canımız Beyazıt Öztürk. Öyle bir iftira atılıyordu ki bu üçlüye; yenilecek yutulacak cinsten değildi.
Sonra ne oldu? Aklı başında insanlar kesinlikle bu yalan yazıya inanmadı, köşe yazarları A.I. isimli adama karşı çıktılar, ayıpladılar ve Acun Ilıcalı 5 milyon'luk tazminat davası açtı.
Ne olduysa bu 5 milyondan sonra oldu tabii...
Ey şu paranın gözünü seveyim.
Konuşmayanları bülbül, yalancıları doğrucu, iftiracıları dansöz yapıveriyor işte.
Dün sabah, A.I. öyle bir yazı döşenmiş ki güler misiniz ağlar mısınız sayın seyirciler. "İlahi Acun kardeşim..." diye başlayan yazıda, Acun'a özetle; "Beni bir arayıp sorsaydın, dünyada tek A.I. sen misin?
Ortalığı niye karıştırıyosun, alemsin valla" çekmiş...
Hani hiç utanmadan, hiç sıkılmadan.
Sonra daha da büyük bomba yapmış, yine utanmadan, sıkılmadan; "O, A.I. bendim! Yıllar önce yaşadığım bir olayı yazdım."
Gerçekten kusup bezelyelerle 'A.I.' yazmak istiyorum.
Sen kiminle dalga geçiyorsun be hocam?
Hadi bana şunu da açıkla heykelini dikeyim... Türkiye'de 400 bin dolarlık arabaya binen, evli, çocuklu, yurtdışında programlar çeken, yanında çalışan sunucu kızın adı T. ile başlayan, adı A.I. olan başarılı televizyoncu Acun Ilıcalı'dan başka kim var?
Sen misin o?
Yapma ya, essah mı diyon?
Ne zaman başarılı televizyoncu oldun sen? Ne zaman yurtdışında program çektin?
Ne zaman 400 bin dolarlık arabaya bindin?
Bak seeen, biz neler kaçırmışız yahu.
Bırak Allah aşkına!
Böyle bir kıvırma, böyle adice bir dansözlük, böyle ikiyüzlülük, böyle üçkağıtçılık, böyle arsızlık olabilir mi?
Bu ne rezilllik, off be!
Sen topumuzu salak mı zannediyorsun?
Ne oldu? 5 milyonu gördün zalimliğinin bağları mı çözüldü?
Peki günlerdir gözyaşlarına boğduğun Tanem'in çektiği acılar ne olacak?
Tanem'in üzüntüden perişan olan ailesine "İşte bu adamlar böyle şerefsizdir"i kim anlatacak?
Kızlarına durduk yere nasıl iftira atılabildiğini anlayamayan annesine, babasına hesabı kim verecek?


AYŞE IZYILMAZEL!
Beyaz'la Tanem'in en güneşli geçecek günlerine yağmurlar yağdırmaya kalktın da eline ne geçti? "A.I. bendim, Acun değildi" deyip bu işten sıyrılmak o kadar kolay mı?
Neymiş; Acun seni arayıp da "Bu yazıdaki ben miyim abi?" diye sormamışmış...
Yahu neyi soracak, herşey gün gibi ortada.
Madem yazıdakiler Tanem, Acun ve Beyaz değildi, dokuz gündür aklın neredeydi?
Ortalık birbirine girmişken, iyi insanlar iftiraya boğulmuşken, neden çıkıp "Ey kardeşler, yanlış anlama var"demedin.
Sen resmen bizimle kafa buluyorsun, bunun başka açıklaması yok! Olamaz!
Bırak Allah aşkına!
Binlerce dansöz var, kralları sensin.
Binlerce zalim var, padişahları sensin.
Sizin gibiler acilen bu alemden temizlensin.
Peki deminden beri çiziktirdiğim bu köşe yazarı A.I. kim? Aykut Işıklar mı? Aşkolsun, tabii ki de değil. Türkiye'de adı 'A.I.' olan tek magazin yazarı Aykut Işıklar mı var? Lütfen!
O benim, ben!
Ayşe Izyılmazel.


*******


AYKUT IŞIKLAR'IN BUGÜN'DE YAYINLANAN YAZISI


İlahi Acun kardeşim...
Bunlara ne gerek vardı.
Hukuk büroları, arkadaşlar ve danışmanlar ile toplantılar, noterler, açıkça kellemi isteyen hakaret dolu şikayet mektupları... Özetle yaz sıcağında bu kadar uğraşmak zaman ve para kaybı.
Bana bir telefon edip, 'Aykut Ağabey bu yazında kimden söz ediyorsun? Kim bu A.I. ismindeki adam' diye sorsaydın ya... İsim yok, adres yok, bilgi yok. Neden üzerine böyle atladın? İnternet sitelerindeki düşmanlarının eline koz verdin? Bu dünyada ismi A.I. olan sadece sen mi varsın? Neden gocundun böyle? Benim bildiğim asistanı ile yasak aşk yaşayan pek çok yapımcı var. 'Yalan' diyenler çıksın ortaya...
Şimdi sıkı dur. Tarihi gerçeği itiraf ediyorum, o yazıda anlatılan A.I. bizzat benim. Kendi başımdan geçenleri anlattım. O asistan kız da benim sevgilim. Evli olduğum için hafif şaşırtarak yazdım. Lütfen bunlar aramızda kalsın, kimseye söyleme. Yuvam yıkılırsa senden bilirim.
Nasıl rahatladın mı şimdi?
Seni neden üzeyim, zor duruma düşüreyim. Alıp veremediğimiz ne olabilir? Yemin ederim, dediklerini aynen yazardım. Hatta ihbarcılara, senin namına küfürler bile ederdim.
Ama beni bir kez olsun aramadın. Tam tersi ne kadar gizli düşmanın varsa onlara gidip dert yandın. Şuna emin ol, seni sevmeyen-kıskanan, yerinde gözü olan pek çok meslektaşın ve yalancı arkadaşın var. O dünyanın bir ucuna götürüp, yedirip içirdiğin kişilere de sakın güvenme. Onlar top-aç gibi. Devamlı dönerler. Yarın müdürü kulağını çekince bak neler yazarlar. Daha önce dediğim gibi beni kullanıp seni yıkmaya çalışıyor bu sevgili (!) arkadaşların. İstediklerini de yaptılar. Binlerce internet sitesinde gençlerin hakkındaki yorumunu okuyorsun herhalde...
Seninle alıp veremediğim en küçük bir şey yok. Olamaz da. Belki de babanın yaşındayım. Sen doğmadan çok önce gazeteci idim. Sen benim gözümde hâlâ iyi bir Televole muhabirisin. Senin gazetecilikteki hocan Şansal Büyüka'dan bile kıdemli... Ben Şansal ile Kalamış'ta dolaşırken bilmiyorum sen ne yapıyordun?
Sadece görevimi yapıyorum. Sen nasıl TV programında güzel kızları yakın plan ekrana getirerek, halka para dağıtarak, ağlatarak, bağırtarak 'heyecan yapıyorsan' ben de yazılarımda topluma faydalı mesajlar vererek bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Bu ülkede senin yaptığın daha geçerli olduğu için, Coca Cola reklamında bile oynuyorsun. Ne kazandığın parada, ne şöhretinde gözüm yok. Sana karşı kişisel bir derdim de asla yok. Olsa böyle abidik gubidik ihbarı değil, başka şeyler yazardım. 'Var mısın Yok musun' hakkında gelen ihbarları ciddiye alıp araştırdım. Parasını alamayan yarışmacılar ortalarda dolaşıyor. Oyuncu ajansından seçilen yarışmacılar da!.. Onlarla yapılan özel iş anlaşmaları da anlatılıyor.
Yıllar önce Tanju Çolak-Hülya Avşar arkadaşlığını da ilk ben yazmıştım. Herkes o zaman da 'sen yeni mi duydun' diye dalga geçmişti. Ama Hülya da Tanju da ne inkâr etmiş ne de beni suçlamıştı. Delikanlı gibi aşklarının arkasında durmuşlardı.
Çevrendekilere benzemediğim kesin. Biraz araştırsaydın daha iyi tanırdın çünkü ortak pek çok dostumuz var. TV'ciden tut, casino sahiplerine dek. Sadece halka doğruları yazmak için çırpınan, halkı kullanıp köşeyi dönen uyanıklar ile savaşan bir salak gazeteci olduğumu anlardın. O zaman eminim... Böyle tekzipler göndermek yerine telefonla ricada bulunurdun. Bir formülünü mutlaka bulurduk. Yaşım olmuş 61... Seni üzerek ne daha büyük gazeteci olurum ne de daha kötü gazeteci...
Unutma sadece Allah'ıma can borcum var.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin