OLAY YERİ RAPORU
ERTUĞRUL ÖZKÖK - 19 MAYIS 2004
GEÇEN pazar günü Yönetim Kurulu Başkanımız Aydın Doğan aradı.
‘Senden Medya Grubu Başkan Yardımcısı olarak bir inceleme
yaptırmanı istiyorum’ dedi.
İncelememizi istediği olay, Gaziantep Öğretmenevi’nde, içeri
alınmayan öğretmen kızıyla ilgili haberdi.
BİRİNİ GÖNDERDİK
Ertesi gün, Hürriyet’ten çok güvendiğim bir arkadaşımı Gaziantep’e
gönderdim.
Önemli bir ayrıntıyı da dikkatinize sunayım.
Gönderdiğim arkadaş, kıdemli bir gazetecidir ve bugün yazı
işlerinde aktif bir görevi yoktur. Bazen çoğumuzun asabını bozacak
kadar titizdir. Spotlardaki ve haberdeki yanlışlıkları hep o fark
eder.
Aynı zamanda aşırı şüphecidir.
Verdiğim görev şuydu:
‘Öğretmenevi olayını bütün ayrıntılarıyla incele. İlgili herkesle
konuş ve bana tarafsız bir rapor hazırla.’
Arkadaşım Gaziantep’e gidip görüşmelere başladı.
Ondan haber beklerken, Ankara büromuzdan bir haber geldi.
Meclis Büromuzun Şefi Nuray Babacan, öğretmenevinden çıkarken
fotoğrafçıların görüntülediği kişiyi bulmuştu.
Nasıl bulduğunu da bize anlattı.
Bazı gazeteler, bu çarşaflı kişinin kadın değil, erkek olduğunu
iddia ediyordu.
BATIKENT İZİ
Tabii bu çok ağır bir iddiaydı.
Nuray Babacan, çarşaflı kadınla telefonda konuşmuş ve hikáyesini
dinlemişti.
Ankara’da Batıkent’te oturuyordu.
Adı H.B’ydi.
Kızı Gaziantep’te çalışıyordu. Orada bir gençle nişanlanacaktı.
H.B., kızının nişanı için Gaziantep’e gitmişti. Orada nişan
alışverişine çıkmışlar ve öğretmenevinin önündeki yoldan
geçmişlerdi.
Yani öğretmenevine girmemişlerdi.
Nuray Babacan çok güvendiğimiz bir arkadaştır.
Ancak kendisinden gidip H.B. ile yüz yüze görüşmesini istedik.
H.B.’yi zor ikna edebildi. Sonunda gidip karşı karşıya konuştu.
Hikáyesini ağzından dinledi. Teybe aldı.
Gençliğinde başı açıkmış. Sonra yakınlarının etkisiyle
örtünmüş.
Çarşaf giyecek kadar aşırı bir taassup içinde olduğu için fotoğraf
çekilmesine izin vermemiş.
Arkadaşımızın bütün ısrarına rağmen bunu kabul etmemiş.
KROKİ İSTEDİM
H.B.’nin bu sözlerini dinledikten sonra Gaziantep’e gönderdiğim
arkadaşımı aradım.
Ona, H.B.’nin öğretmenevinin sadece bahçe yolundan geçtiğini
anlattım ve gidip aynı yeri bir de kendisinin görmesini istedim.
Bununla da yetinmeyip oranın bir krokisini çizmesini söyledim.
Biraz sonra kroki önüme geldi.
Gerçekten de öğretmenevinin bulunduğu yerin iki kapısı vardı ve
aradaki yol, kestirme geçiş için kullanılıyordu.
Bu da öğretmenevinden gelen çarşaflı kadının orayı kestirme yol
olarak kullandığı yolundaki açıklamaları destekliyordu.
Yani kroki, çarşaflı kadının sözlerini doğruluyordu.
Ancak olayın ikinci bir cephesi daha vardı.
İçeriden çıkan çarşaflı kişi, bazı gazetelerin belirttiği gibi
erkek değil, kadındı.
Ayrıca bu kestirme yolun iki tarafında da güvenlik kulübeleri vardı
ve yolun girişi üzerine tak gibi geçirilen tabelada ‘Öğretmenevi’
yazıyordu.
Yani o bölgeyi öğretmenevi sahiplenmişti.
SORULMAYAN SORU
Ancak bu görüntü, öğretmenevine çarşaflı bir kadının girdiği
anlamına da gelmiyordu.
Muhabir arkadaşımızın eleştirilecek yanı, belki içeriden çıkan
kadına ‘Nereden geliyorsunuz’ diye sormamasıydı.
Olayın bir de, bir öğretmen kızının kıyafeti nedeniyle
öğretmenevine alınmaması tarafı vardı.
Yani orada yöneticilerin de yönetim zaafı olduğu açıktı.
Nedeni ne olursa olsun, iyi bir yönetici, olayı bu hale getirmeden
çözebilirdi.
Ama bütün bunlar halledildikten sonra geriye çok önemli bir soru
kalıyor.
Bu kadar basit bir olayda, çarşaflı bir insanın kimliğini
belirlemekte bu kadar zorluk çekiyorsak, cinayet vs. gibi ağır
kriminal olaylarda ne yapacağız?
Hálá çarşafla kimlik belirtmeye çalışanlar için ne diyeceğiz?
Olayın bir de bu yanına bakmalıyız değil mi?
AYDIN DOĞAN İSTEDİ, ERTUĞRUL ÖZKÖK, 'ÇARŞAFLI KADIN' OLAYININ AYRINTILARINI ARAŞTIRTTI
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, "Olay Yeri Raporu" başlıklı yazısında, "Çarşaflı kadın" haberini nasıl takip ettiklerini ve hangi sonuca vardıklarını yazdı. Özkök, bu isteğin, Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan'dan geldiğini de açıkladı.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin