AHMET HAKAN / HÜRRİYET
SON tartışmalarda...
“Cemaatçi” olmak ile “hükümetçi” olmak arasında gidip
geldim.
Bazen “Cemaatçi” oldum, bazen “hükümetçi”.
Bir karara varamadım.
* * *
Bazen “Cemaatçi” oldum.
Çünkü:
“Cemaat” daha tutarlı, daha istikamet sahibiydi.
Adamlar başından beri...
Polis operasyonlarıyla demokrasi getirilebileceğini...
Uzun tutuklamaların Türkiye’yi bir demokrasi cennetine
dönüştürebileceğini...
Her canlının bir gün bir iddianame konusu yapılabileceğini...
İçeridekilerin dışarının rüyasını bile görmemesi gerektiğini...
Savunup durdular.
Son “MİT kavgası”nda da bu duruşlarını hiç bozmadılar.
Hükümetçiler gibi çıkıp da “generale dokunulabilir, gazeteciye
dokunulabilir, bilim insanına dokunulabilir ama MİT’çiye
dokunulamaz” demediler.
Kırmızı çizgi çekmediler, “Herkese dokunuluyorsa MİT’e de
dokunulsun” dediler.
* * *
Bazen de “hükümetçi” oldum.
Çünkü...
“Cemaat”in hükümete rağmen işler çevirmeye başlaması
durumunda...
Hükümetin iktidarını görünmez bir yapıyla paylaşmak zorunda
kalacağını...
Kendisini sürekli bir tehdit altında hissetmek zorunda
kalacağını...
Sorumsuzların tasallutu altına girmek durumunda kalacağını...
Sorumluluğu başkalarının üzerine atma imkânı elde
edebileceğini...
Fark ettim.
Bunu da sadece hükümet için değil, bütün bir toplum için
“tehlikeli” buldum.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19987508.asp